Top
Hakan Çelik

Hakan Çelik

hakan.celik@posta.com.tr

29/10/2011

Kesik kolonlar kayıp adresler

Van’da yaşanan felaketten sonra gözler olası İstanbul depremine çevrildi. 1999’daki dramın üzerinden geçen 12 yılın heba edildiği konusunda neredeyse herkes hemfikir. Bunu fark etmiş olmak da önemli bir şey! Hükümet ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, radikal kararların ivedilikle uygulanacağını ısrarla vurguluyor. İlk yapılan açıklamalardan kaçak binaların boşaltılacağı ve buralardaki kentsel dönüşümün hızlandırılacağı anlaşılıyor.



İstanbul’da yaklaşık 2 milyon konutun bu kapsamda yer aldığı düşünülecek olursa, şimdi yola çıksak herhalde en az 10 yıllık bir çalışmadan bahsediyoruz. İstanbul’un sorunları yıllarca çok biriktiği için sözü edilenleri yapmak dünyanın en zor ve pahalı operasyonlarını gerektiriyor. Yüzlerce konunun tek tek ele alınması, uygulanması ve denetlenmesine ihtiyaç var.

Van’daki binaların alt katlarındaki kolonların galeri ve işyeri yapımı için kesilmiş olması, felaketin boyutlarını artırdı. İstanbul’da bu durumda binlerce bina olduğunu herhalde tahmin edersiniz. Bağcılar, Ümraniye gibi şehircilik açısından sorunlu semtlerden tutun, Osmanbey ve Kadıköy gibi nispeten iyi durumdaki yerlere kadar her yer bu tipte yapılarla dolu.

İstanbul’da imar karmaşasına iki örnek


Apartmanların çoğunda iki, hatta üç kapı numarası var. Sokak isimleri de birbirini tutmuyor.

Apartman numaraları


İstanbul’da neredeyse her şey plansız olduğu için sokak ve adresleme modelinde de ciddi sorunlar var. Şehirdeki sokak isimleri ve apartman numaralarının büyük bölümü, zaman içinde -hem de birkaç kez- değiştirilmiş durumda. Adresler aşırı uzun ve karmaşık. Standart bir mektup adresiyle bir koli ya da mektubun yerini bulması çok zor. Adresin yanına mutlaka “caminin yanı, marketin arkası, ayakkabıcının üstü...” gibi ek bilgilere ihtiyaç var ki bu durum İstanbul gibi 6 bin yıllık tarihi olan bir şehir için üzücü. Bu karmaşa hangi sokakta hangi nitelikte apartmanların olduğu ve orada kimlerin yaşadığı konusunda da ciddi kafa karışıklığına yol açacak. İstanbul’un zaman içinde yönetilemez hale gelmesi, belli bir oranda göçle ilgili. Diğer nedenler de kötü yönetim, vurdumduymazlık ve rant baskısı. Şehirdeki bütün boş arazilerin yeni konut projeleriyle dolması, en sıkışık arazilere bile AVM’lerin inşa edilmesi İstanbul’un üzerinde aşırı baskıya eden oldu.

NÜFUSU KÜÇÜLTMEK ŞART

İstanbul’da bugün 16 milyon olduğu söylenen nüfus hızla 20 milyona tırmanıyor. Avrupa’da 3-4 ülkenin toplamından bile fazla sayıda insan, sıkışık bir ortamda yaşamaya çalışıyor. Türkiye’nin endüstrisi, medyası, kültür- sanat ve turizm merkezlerinin çoğu İstanbul’da. Borsa, bankalar ve diğer finans kuruluşları burada. Son dönemde Ankara’daki belli başlı kurumları İstanbul’a taşıma eğilimi, endişemi bir kat daha artırıyor. Bütün şirketlerin bir araya toplandığı İstanbul ağır darbe alırsa yaraları saramayız. İstanbul’da bulunan dev kuruluşların çoğunun, Anadolu’da bir yerde muhafaza edilmesi gereken bilgisayar yedekleri bile hazır değil. O nedenle İstanbul için sözü edilen radikal kararlara şehrin nüfusundan başlasak, diyorum. Hükümet ve belediyeyi, şehirde nüfus artışına yol açacak bütün projeleri askıya almaya ya da iptale davet ediyorum. Sonrasında, İstanbul’dan tersine göçü başlatmanın yollarını arayalım.




 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp