Top
Hakan Çelik

Hakan Çelik

hakan.celik@posta.com.tr

26/11/2011

Kıbrıs'ta son uyarı

Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs konusunda 2012 ortasına kadar somut bir adım atılmaması halinde iki devletli yapının tanınmasının kaçınılmaz olacağını açıkladı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Londra-Ankara uçak yolculuğunda sohbet ettik. Hem 4 günlük İngiltere temaslarının sonuçlarını ele aldık hem de diğer önemli konulardaki görüşlerini dinledik. Gül’ün Kıbrıs konusunda verdiği mesajların çok ses getireceğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı, Rumların çözüme ikna edilmemesi halinde neler olacağını çok kararlı bir dille sıraladı. İşte Gül’ün sorulara verdiği cevaplar:

Yoğun ama verimli bir gezi oldu. Sizin izlenimleriniz nasıl?

Gerçekten tarihi bir geziydi. Olağanüstü bir önem verildiğine siz de şahit oldunuz. Diğer konuşmalar, ekonomiyle ilgili toplantılar dolu dolu oldu. Tabii heybe dolu olunca bu tip geziler iyi olur. Tarihinde imparatorluk geçmişi olan, köklü devlet geleneğine sahip iki devletiz. Bugün ise Türkiye’nin profili çok yüksek. Olağanüstü ilgi gösterdiler. Mesela Kraliçe, yabancı devlet adamlarıyla yemeklerde hiç bu kadar kalmazmış.

Kaldığınız Buckingham Sarayı’nda sizi en çok etkileyen ne oldu?

Türkiye’ye saygılarını samimi ve açık bir şekilde belli ediyorlar. Doğrusu çok duygulandıran bir tarafı var. Tabii ki devletler arasında nezaket icabı herkes ev sahipliği yapar, küçük-büyük ayrımı olmaz. Çok açık ki özel bir ihtimam vardı. Sarayın önündeki bayrakların bir hafta boyunca orada dalgalanıyor olması... İngiltere Başbakanı David Cameron’un Türkiye’yi bu kadar tanıdığını bilmiyordum. Bir sürü isim ve il saydı; üniversite öğrencisiyken sırtında çanta, Trabzon’u, Konya’yı, Van’ı, bir sürü yeri gezmiş

‘GERİYE DÖNÜLEMEZ...’


  İngiltere’de temsili monarşi var. Cumhuriyetle mukayese ettiğinizde teamüller, semboller ve devlet işleyişi açısından nasıl farklar gördünüz?

Şunda tereddüt yok. Söyleyeceklerimi kimsenin de o yöne çekeceğini tahmin etmem. Cumhuriyet’le yeni düzen oturmuştur. Belki nostaljik olarak bazı sanatkârlar ve entelektüeller bazı şeyler düşünebilirler ama Türkiye’de ‘geriye dönüş talebi’ söz konusu değil. Hatta Türkiye’deki hanedan mensuplarının böyle bir isteği söz konusu değil. Şu önemli: Devletlerin -yeri geldiğinde- semboller üzerinden büyüklüğü ortaya çıkıyor. Şimdi sefahat, lüks ve lüzumsuz harcamaları kastetmiyorum tabii, devletlerin, geçmişlerinin bütün itibarını da yansıtacak şeyleri olmalı. Protokolde olsun, şekilde olsun, bir odanın düzeninde olsun... Bütün bunlar ülkenin büyüklüğü ve asaletiyle ilgili, doğrusu bunları kaybetmiş vaziyetteyiz. Bazen geçmişi olmayan, tarihe damgasını vurmamış, yeni ortaya çıkmış bir devlet gibi davranışımız oluyor. Oysa bakın, Türk Silahlı Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Danıştay gibi onlarca kurumumuzun ne kadar köklü tarihi var. Bunlarda en çok duyduğum laflardan birisi “legacy”, her yerde böyle ifade ediliyor. Bizde çok unutulmuş. Bu bizde bir kısırlaşmaya neden oluyor. Sanatta, kültürde ortaya büyük insanlar çıkartamıyorsak bunun büyük etkisi var. Bunları keşfetmemiz, kazandırmamız, yeri geldiğinde bunları stilize edip modern dünyaya en iyi şekilde sunabilmemiz lazım. Her şeyi vasatta ayarlıyoruz. Bu kadar olmaz. Ümit ederim bundan kurtuluruz.

Türkiye’nin ‘vasatı aşması için’ geçmişle yüzleşmesi gibi bir durum var. Siz de “Arşivler açılmalı” dediniz. Erdoğan, Dersim için özür diledi... Bu yaklaşımı geçmişimizdeki diğer o zorlu konulara nasıl taşıyabiliriz?

Tabulara gerek yok artık. O dönemler geçti. O olgunluğa da erişti Türkiye. Yeter ki bunlar üzerinden başka şeyler amaçlanmasın. Alev alacak şeylere dikkatli şekilde gitmek gerekir. Tabii ki arşivleri açmak gerekir. Biz tüm dünyaya Ermeni meselesi ile ilgili çağrı yaptık, bir sayfa ilan verdik. Dışişleri olarak ‘biz çağrıda bulunuyoruz, ortak komisyon kuralım, eğer üçüncü bir ülke varsa o da gelsin, bütün arşivlerimizi açıyoruz’ dedik. Bu, belki de uzun yıllar içinde Ermeni meselesinde ilk meydan okuma dünyaya karşı. Biz bu konuda cesaretle arşivlerimizi açtıktan sonra diğer konularda niye açmayalım?

. Kıbrıs’la ilgili kritik bir sürece gireceğimiz konuşuldu mu?

İngilizlere, Rumların dönem başkanlığı meselesini de söyledim. Ada’da barış görüşmeleri devam ediyor. Bu göstermelik değil ki. Ümit ediyoruz ki bir mesafe alınır. Ben şunu söylüyorum: Eğer bu konuda samimiyseniz tam zamanı. 2012’nin altıncı ayına kadar ne yaparsanız yapın. Şimdi Rumlar bu halleriyle bir de başkanlık yaparsa nasıl uzlaşayım, niye uzlaşayım? Sonra bize bir şey demeyin. Ondan sonra iki ayrı devlete gider, (KKTC’yi kastederek) bizim tanıdığımızı siz de tanımak zorunda kalırsınız. Genel sekreterin başkanlığında liderler görüşüyor. Bizim arzumuz şu: Bu senenin sonunda anlaşsınlar, yeni plan çıksın ve referanduma tâbi olsun. Hatta boşluk kalırsa aynı Kofi Annan’a yaptığımız gibi genel sekretere yetki verelim, o referanduma konsun. Bir şey söylersek tutarlı, mantıklı, argümanınız sağlam olacak. Bundan daha sağlam bir şey var mı? Biz geçmişte bazen ‘olmayacak işlere şöyle olsun’ diye direttik. Birçok fırsatı en değerli zamanda böyle kaybettik. Bizim ‘Rumlar, Avrupa Birliği’ne başkanlık yapmasın’ diye uğraşmamızın anlamı, karşılığı yok. Ama bunu söylediğimde, karşısında söyleyecek bir şey bulamıyorlar.

İngiliz medyasında eşinizin kıyafeti filan çok konuşuldu?

Hayrünnisa Hanım’a “Benim önüme geçmişsin” dedim.

Yüksek topuklar sürpriz oldu mu?

Niye olsun?.. Hanımlarla ilgili bir konu, ben girmeyeyim.

Nelson’ın göğsündeki Osmanlı madalyası


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyanın en ünlü askerlerinden İngiliz Amiral Horatio Nelson ile ilgili şu ilginç bilgiyi paylaştı: Öğle yemeği yediğimiz gemi (Victory) Trafalgar Savaşı’ndaki gemi. 17. yy’dan kalma. O günden bugüne orijinal haliyle duruyor. Savaştan çıkıp bugün duran tek gemi. Nelson’un odası da var. En çok dikkat çeken üniformalarından birinde büyük bir ay yıldız var (III Selim tarafından 1801’de verilen nişan). O günden bu yana Osmanlı’ya çok saygı duyuyorlar (Nelson, bu gemide göğsünden tek kurşunla vurulmuştu). Bazı tarihçiler uzaktaki keskin nişancının, Osmanlı’nın bu nişanını uzaktan tanıyarak Nelson’u vurduğunu iddia ediyor.
 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp