Top
Hakan Çelik

Hakan Çelik

hakan.celik@posta.com.tr

12/11/2011

Metsamor'daki risk korkunç boyutta

Strateji uzmanı ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Iğdır milletvekili Sinan Oğan, Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali’nin yarattığı tehlikeler konusunda yıllardır kamuoyunu uyarmaya çalışıyor. Fakat bu kritik konuya Türkiye’de ne basında ne de sivil toplumda yeterince ilgi gösterildiği söylenebilir. Türkiye sınırından sadece 16 kilometre uzaklıktaki Metsamor, 1970’lerin Sovyet teknolojisiyle inşa edilen bir santral ve her şeyden önce çok ciddi teknolojik riskler içeriyor.



Bunun da ötesinde Metsamor, dünyanın depremler açısından en aktif faylarının üzerinde. Metsamor’un zarar görmesi halinde yaşanabilecek felaketin boyutlarını tahmin etmek imkânsız. Şundan eminim: Böyle bir kaza Türkiye açısından Çernobil’den -kesinlikle- daha korkunç sonuçlar doğuracak. Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki milyonlarca kişinin hayatı tehlikeye girecek. 30 kilometrelik bir alanda 2.1 milyon kişi yaşıyor. Türkiye’nin sınır bölgesini de katınca bu sayı 10 milyona çıkıyor. Afetlere en hazırlıklı ülkelerden Japonya’daki nükleer santralin deprem ve tsunamiyle ne hale geldiği düşünülünce, Metsamor gibi ilkel bir yer gerçek anlamda kâbus olarak karşımızda duruyor.

Baskı kurmak şart

Ermenistan, 1988 yılındaki depremde Metsamor’u geçici bir süreyle kapattı; ancak acil enerji ihtiyacını gerekçe gösterip 1993’te yeniden devreye aldı. Avrupa Birliği’nin “en tehlikeli” nükleer santral tipi olarak gösterip “hemen kapatılması çağrısı” yapmasına karşın, Ermenistan yönetimi Metsamor’dan 2017 yılına kadar elektrik üretmeyi hedefliyor. Türkiye ile Ermenistan’ın diplomatik ilişkilerinin yerlerde süründüğü bir dönemde Ankara’nın Erivan üzerinde etkili bir baskısı olamaz ancak bu konuyu uluslararası kamuoyunun gündeminde tutmak gerekiyor.

Nitekim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Metsamor’un “yaş haddinden” kapatılması için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na başvurmuştu. Fakat kurumun, santral hakkında, özetle “bir süre daha idare eder” gibi garip bir raporu vardı. Ermenistan’a o santrali kapattırabilecek en etkili ülke, bence Amerika Birleşik Devletleri. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu konuyu dünya güvenliği açısından Hillary Clinton’la -ivedilikle- görüşmesinde yarar var.

Trafik hayvanları aramızda


Bayramda meydana gelen trafik kazalarında şu ana kadar 70 kişi öldü, 3 bin 173 kişi yaralandı. Yaralılar arasında kalıcı şekilde sakat kalanlar var. Türkiye’de trafik kazalarında yılda 10 bin kişi ölüyor, binlerce kişi yaralanıyor ve sakat kalıyor. Yani tek başına trafik kazası, deprem ve terörün toplamından daha çok can alıyor. Elektronik mühendisi işadamı Erdal Büyük önceki gün Osmanbey’de yeşil ışıkta yaya geçidinden geçmeye çalışırken kırmızı ışık ihlali yapan bir sürücü tarafından öldürüldü.

Erdal Büyük “Jobula” isimli şirketin sahibi ve Capital Dergisi Yayın Yönetmeni Sedef Seçkin’in eşiydi. Kaza haberinin ardından işadamının Twitter hesabına (@erdalbuyuk) girip baktım. Türkiye’de son birkaç ay içinde yaşananlar hakkında mesajlar paylaşmış. Kariyeri ve ailesine dair bütün hayalleri ve umutlarıyla yaşayan parlak bir insanımız daha şuursuz bir “trafik hayvanı” nedeniyle yok oldu. Bunun sorumlusu cinayetlere kapı aralayan Türkiye’nin denetimsiz, kuralsız ve hukuksuz trafik düzenidir. Bu arada yeni yılla birlikte yüzde 10 zamlanacak olan kırmızıda geçmenin bedeli 154 TL olacak! Güler misin ağlar mısın?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp