Sandra Rosell kimdir?

David Gill diye bir isim duydunuz mu hiç?

Florentino Perez ne iş yapar?

Ya da Pinto da Costa?

Uli Hoeness’i tanır mısınız?

*** 

Tanımazsınız.

Oysa Rosel Barcelona’nın, Gill Machester United’ın, Perez Real Madrid’in, Costa Porto’nun, Hoeness de Bayern Münich’in başkanları...

***

Dünyanın en başarılı kulüplerini yöneten bu isimlerin kendi memleketlerinde Türkiye’deki sıradan bir kulübün futbol şubesi sorumlusu kadar tanınmadığını biliyor musunuz?

Peki, bu arkadaşların Şekip Mosturoğlu’ndan, Abdürrahim Albayrak’tan, Mete Düren’den, İlhan Cavcav’dan ne eksiği var?

Daha mı az başarılılar?

Neden Galatasaray futbol şubesi sorumlusu en az Arda Turan kadar şöhrettir?

Neden Beşiktaş’ın asbaşkanı en az teknik direktörü kadar konuşulur?

Ve neden Fenerbahçe’nin çimlerden sorumlu yöneticisinin bile Alex’ten çok röportajı vardır?

*** 

Vazgeçtim iş hayatındaki başarısından, kariyerinden...

Allah aşkınıza söyleyin: Yönetici olmadan önce kaç tane kulüp başkanının adını duymuştunuz?

*** 

Kimse renklere sevdadan bahsetmesin.

Cumhurbaşkanına, başbakana ya da filanca bakana 20 santim mesafede oturmaktır ‘sevda’...

Siz hiç kulüp yöneticisi olduktan sonra işleri kötü giden bir işadamı gördünüz mü?

*** 

Türk futbolunda şike varmış. Futbol literatüründe ‘şerefli ikincilik’ diye bir tabir olan ülkede başka ne olacaktı ki?

Futbolumuzdaki asıl garabet kulüplerin tepesindeki yöneticilerdir! İstisnalar elbette var...

Sözüm asla onlara değil. Ama şikeyi çözmek istiyorsanız önce ‘yapan’ı çözeceksiniz...