Yaklaşık iki ay önce, İstanbul’un önemli bir sorununu gündeme getirmiş; artık 30 katlı plazaların bile kaçak yapılmaya başlandığını anlatmıştım. Maslak’ta en ön sıradaki bir gökdelenin, neredeyse yarım milyar dolarlık bir arsaya “tamamı kaçak” bir plaza yapılmaya başlandığını ve inşaatın 4. kata geldiğini yazmıştım.
O günden beri, inşaat 7. katı geçti. Bu plazada, ruhsat yok; izin yok. Plaza inşaatında çalışanlar, ruhsat yok ama Belediye ile anlaştık diyorlar. Nasıl anlaştılarsa! İnşaatta ruhsat tabelası yok ama elektrik, telefon var.
Nasıl oluyor da kaç kata varacağı bile bilinmeyen, deprem yönetmeliğini bile hiçe sayan plaza inşaatları yapabiliyor? Elektrik İdaresi ve Telefon İdaresi nasıl bağlantı yapmış? Belli değil. Değişen Türk Ceza Yasası’nın 184. maddesi, bu işleri kapsam dışı mı tutuyor?

CHP olaya el atıyor
AKP’li belediyeler, sorunla hiç ilgilenmediler.
Onların işi, yapılan işin yasalara uygun olup olmadığına bakmadan, birilerinden para sızdırıp, seçmenlere yemek çıkını dağıtmak, sonra da bunun adını demokrasi koymak olduğu için, bu davranışlarını hiç yadırgamadım. Duymazlıktan gelmeleri normaldi.
Ama, çok ilginç bir gelişme oldu. CHP Şişli İlçe Başkanı, konuyla ilgilendiğini ve benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben de kendisine randevu verdim. Geldi, benimle görüştü. Kaçak plazanın yerini gördü.
“Böyle, bir yolsuzluk olamaz; işe hemen el atmalıyız” dedi. Sonra, bu bölgenin Sarıyer Belediyesi’ne mi, yoksa Şişli Belediyesi’ne mi ait olduğunu sordu. Ben, “Bildiğim kadarıyla, Sarıyer Belediyesi’ne ait” dedim. Sarıyer Belediyesi’nin AKP’li, Şişli Belediyesi’nin ise CHP’li başkanla yönetildiğini bildiğim için, sevineceğini ve işin üzerine daha ciddi gideceğini zannettim. Tersi oldu.
CHP İlçe Başkanı, “Biz kendi Başkanımızın açıklarını toplamak için buradayız. Sarıgül’ün bir açığını yakaladık düşüncesiyle, buraya geldim.
AKP’lilerin yaptığı yolsuzluklar bizi pek ilgilendirmiyor” dedi. Benim, Sarıgül’ü tanıyıp tanımadığımı sordu.
“Adını biliyorum; ama, kendisiyle tanışmadım” dedim. Oturdu; bana Sarıgül’ün yaptığı yolsuzlukları anlattı. Sarıgül’ün AKP’li Büyükşehir Belediyesi ile gelir paylaşımı yaptığından söz etti. Genel Merkez kendisini, Sarıgül hakkında bilgi ve delil toplamakla görevlendirmiş. 

‘İşimiz AKP değil’
Ben rakiplerinin AKP olduğunu söyleyip; rakibi bırakıp, kendi arkadaşlarıyla neden uğraştıklarını sorunca, “Bizim işimiz Sarıgül’ün açıklarını ortaya çıkarmak. AKP’nin yolsuzluklarını değil. Ama, bu olayla da ilgileniriz” diye ekledi. Aradan geçen, iki ay içinde, ne arayan ne soran, ne de ilgilenen var.
* * *
İşte, CHP bu yüzden adam olamıyor. Bu yüzden, muhalefet yapamıyor. Bu yüzden, AKP’yi iktidara getiren, bir bakıma bizzat CHP’nin kendisi.
İnsanlara güven veremiyor. CHP’liler birbirleriyle uğraşmaktan, rakipleriyle uğraşamıyorlar. Türkiye’nin sorunlarıyla uğraşacak vakitleri de yok.
Zavallı Türkiyem.