Top
Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

06/04/2008

Başımıza gelecekleri açıkça yazmış

Yeni Şafak’ta Taha Kıvanç, benim yazılarımı “laik kesim”in görüşüymüş gibi sunan yazılarına devam ediyor. Şimdiye kadar yazdığı birkaç yazıya cevap vermedim. Çünkü, yazılarda hiç kişisel saldırıda bulunmadı; sadece yazılarımdan alıntılar yaptı. Çarşamba günkü yazısında da, benim 9 Temmuz 2007 tarihli yazımdan alıntılar yaparak, “Başımıza gelecekleri açıkça yazmış” diyor. Ben yazdıklarımın arkasındayım. Taha Bey de çok iyi bilir ki, köşe yazıları, o günün şartları altında yapılan değerlendirmelerdir.
Zaten, benim geçen yıl yaptığım bir ekonomik tahminin, bugünün şartlarında da doğru olması beklenemez. Öte yandan, köşe yazarlarının görüşlerinden yola çıkarak, genelleme yapmak, daha da ileri giderek patronları suçlamak, saçmalamaktır.
Ben, yazılarımı kimsenin etkisinde kalarak yazmam. Hiçbir kesim, zümre, parti ve kurumla da ilişkim yoktur; bunların hiçbirinden bilgi de almam. Sadece düşüncelerimi yazarım. Şimdiye kadar, AKP’yi tutan birçok yazı da yazdım.
Aslında, Taha Bey, “Başımıza gelecekleri açıkça yazmış” demekle, kendisinin  “laik kesim”in karşı tarafı olduğunu da açıkça kabul etmiş oluyor. (“Biz ve onlar” ayrımı işte böyle başlıyor.) Bu nedenle de Taha Bey’in yazdığı her şey “kendi taraftarlarına hedef gösterme” anlamında alınmalıdır.

Ortak özellikler

30 Mart 2008 tarihli yazısında, Taha Bey, Fehmi Koru adıyla yazdığı yazısında, Cumhuriyet gazetesini hedef gösterdi. Tabii, gazeteye yapılan molotoflu saldırı, bu nedenle olmamıştır.
Fehmi Bey, 8 ay önceki değil, birkaç gün önceki yazısında aynen şunları söylüyordu: “Türkiye 1990 Ocak ayından itibaren sürekli bir ‘türbülans’ halinde. Prof. Muammer Aksoy’dan (Ocak 1990) Necip Hablemitoğlu’na (Aralık 2000) uzanan siyasi cinayetler zincirinde çok sayıda aydınımız hayatını kaybetti. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı, adlarını mutlaka anmamız gereken kayıplar... Bu kişilerin ortak bir özelliği var: Hepsi de Cumhuriyet gazetesi yazarıydılar...  
Hani şu Danıştay’a düzenlenen saldırıdan önce bahçesine üç gün üst üste bomba atılan Cumhuriyet gazetesinin... 83 yaşındaki başyazarının kendisini gözaltına alan Cumhuriyet Başsavcısı’na, ‘Düşünen adam heykeli gibi ol, bu işten vazgeç’ uyarısında bulunduğu Cumhuriyet gazetesinin...

Unutulmaması gerekenler

Vefatları bir başka ortak özellik daha kazandı bu kayıpların: Toplumun belli bir kesimi sevdikleri bir yazarın hunharca öldürülmesinden duydukları tepkiyle sokaklara taşarak ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’ sloganları attılar ve başörtüsü/türban konusunda yapılmak istenen özgürlükçü düzenlemelere geçit vermeyeceklerini haykırdılar. Atılmak üzere kaldırılmış adımlardan vazgeçilmek zorunda kalındı her bir suikast sonrasında; Anayasa Mahkemesi kararları da bu durumdan etkilendi.
Geçmişte suikastlar sonrasında adımlar kendiliğinden geri atılıyordu; şimdi ise bunun için toplumsal kurumların ‘Herkes bir adım geri atsın’ çağrısında bulunması gerekiyor. ...geçmişte, siyasi cinayetler tartışma ortamını zehirliyor, yargının kararları bile ülkeye çöken zehirli havadan etkilenebiliyordu.
Hiç unutmamamız gereken gerçeği bir kez daha hatırlatayım: Başörtüsü/türban konusunda atılmak istenen her özgürlükçü adımı mutlaka bir siyasi cinayet izlemiştir...”
Değerlendirmesini siz yapın!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları