Top
Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

05/04/2008

Erol Sabancı en doğrusunu yaptı

Erol Sabancı, Akbank’ın bayrağını kızı Suzan Sabancı’ya devretti. Bu davranış biçimi ve zamanlaması, işadamlarımız için incelenmesi gereken bir örnek oluşturuyor:
 Erol Bey, kafaca genç, yaratıcı ve hâlâ günün uzun süresinde çalışabilen birisi olmasına rağmen bu kararı aldı.
 Suzan Hanım’ı 20 yılı aşan bir sürede, bankanın her seviyesinde çalıştırdı. Yurtdışında, konusunda eğitimlere gönderdi. Suzan Hanım, bu dönemde hem banka çalışanlarını hem de tüm bankacılık camiasını tanıdı. Çok üst seviyedeki yabancı duayen bankacılarla ilişkiler kurdu ve devam ettirdi.
 Halen, Suzan Hanım’ın bankanın tüm yöneticileriyle çok iyi ilişkileri var. Bilgi birikimi ve tecrübesi nedeniyle, bu atamaya hiç kimsenin itirazı olmadı; desteği oldu.
 Yani, Erol Bey, yerini kızına değil, “hak eden” birine bırakmış oldu.
 Üstelik, Erol Bey, bankadan elini ayağını da çekmiyor. Her gün, bankaya gelecek. Suzan Hanım’ın en büyük danışmanı ve yardımcısı olacak.
 Yani, Akbank bir süre Suzan Sabancı tarafından, ama Erol Bey’in tam desteğiyle yönetilecek. Erol Bey, hâlâ kredi komitesinin başında. Hâlâ, yönetim kurulu üyesi.
Değişiklikten ilk haberi olan ve onları kutlayan ilk isimlerden birisiyim. Suzan Hanım’ı kutlayan bazı önde gelen işadamlarımızın çocuklarının, “Keşke, bizim babalarımız da Erol Bey gibi davranmış olsaydı” dediklerini biliyorum. Bu zamanlama sayesinde, ailede ve bu nadide kurumda belirsizlik ve çekişme de yaşanmadı.

İyi yönlendirmek
Sabancılar, birçok şeyi kendileri hayatta iken bitirmeyi seviyorlar. Hatırlanacağı üzere, Sakıp Bey de hayatta iken kendi yaşadığı güzelim evini, müzeye çevirip halkın hizmetine açmıştı.
Geçen haftaki bir yazımda, ülkemizin en önemli sorunlarından birisinin, işadamlarımızın kendinden sonraki nesli iyi yönlendirememeleri, olduğunu anlatmıştım. Çoğu kez, babadan oğula kalan mal, ya miras kavgaları ya da yanlış yönetimler sonucu yok olup gidiyor. Bu durum, sadece o ailenin mal varlığının erimesi sonucunu vermiyor; aynı zamanda, ülkenin sermaye birikimi de erimiş oluyor. İkinci neslin, ayakları üzerinde durabilen, yeterince tecrübe edinmiş ve şirketi bulunduğu yerden alıp büyüterek devam ettirecek kabiliyette kişiler olması mutlak önem taşıyor.
Erol Bey, kızına güvendi. Ona, işi, kazanmayı, başarı karşısında heyecanlanabilmeyi ve insan yönetimini öğretti. Akbank’taki “iyi” gelişmeleri daha küçükken, onunla paylaşmaya başladı. Ona geleceğin hayalini kurma imkânını verdi.
Suzan Hanım, kendine güvenen, yaşamının her dakikasını programlayabilen, içten davranan, enerjisini iyi kullanabilen, başkalarından farklı olmayı başarabilen, sözüne güvenilen ve lider olma isteği olan birisi.
İş âleminin bu tecrübeden öğreneceği çok şey var.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları