Top
Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

08/07/2012

ÇIPLAK GERÇEK; HAZAL ASLINDA HiÇ YOK

Star yapım şirketini kurdu ve ilk işini bu akşam görücüye çıkarıyor; ‘Çıplak Gerçek’. İlk bölümü izledim. Dizinin 16 bölüm yani tamamında, kaybolan Hazal’ın (Beste Kökdemir) aslında hiç olmaması en vurucu olay.  Sanırım diziyi gizemli kılan bu. Peki Hazal’ı nerede bulabiliyoruz? Başından ayrılmadığı ve kendi iç dünyasını paylaştığı bilgisayarda. Bir mekanda geçiyor dizi. Anlatacak derdi olmasa belki, diyaloglar sıkabilir. Öyle pıt, pıt hızlı hızlı ilerlemeyi sevmiyor. Hazal’ın anne ve babası boşanmış daha sonra, her ikisi yine ayrı ayrı evlilikler yapmışlar. Dizi, bir de onların derdine düşürüyor. İlk bölümde ‘sıkılmaca yok ona göre’ mesajını samimi veriyor, sizde kabul ediyorsunuz. Polise işin düşerse başınız aslında kendi olayınızla belaya girmiyor, tüm ‘kirli çamaşırlar’ da icabında ortaya çıkıyor. Dizinin bence altını çizdiği bir başka olay. Hazal’ın babası Korhan (Cem Bender), üvey babası Harun (Mustafa Uğurlu) ve Mine (Derya Alabora) arasında daha birinci bölümde sorgu odasındaki konuşmalar, buna bir işareti oldu. Bilgisayarların varlığıyla kendi özel hayatımız, bir çırpıda kendini ele veriyor. Belkide kayıp Hazal’ın hikayesinin bir ucunda da bu gerçek var.‘Çıplak Gerçek’ ismi üzerinde aslında her yere dokunuyor. Hiçbir karakter oturduğu sandalyenin ya da bulunduğu yerin sınırları içinde olmayacak mesajını veriyor. Komiser Galip (Yetkin Dikinciler) bize dizinin başında psikolojik saplantılı eşi ve çocuklarıyla başlı başına bir sorunlar yumağı içinde olduğunu gösteriyor. İzlerken “Oğlum sen önce git kendi sorunlarını sorgula” demek geliyor insanın içinden.

Oyunculuk nasıl?
Ekip özenle seçilmiş. Bir de ‘benim rolüm daha önemli’ olayı yok. Derya Alabora, kaybolan kızının peşindeyken zaten, hayatla telaşlı bir ilişki içinde olan anneyi çok güzel canlandırıyor. Mustafa Uğurlu, Yetkin Dikinciler ve Cem Bender ‘biz işimizi biliriz’ durumunda. Ben Erdem Akakçe’nin hastasıyım bu arada belirteyim.

45 dakika hikayesi
Bu akşam iki bölüm arka arkaya geliyor. Yani yaklaşık 90 dakika. Star, sanırım “45 dakikaya milleti şöyle eski usül alıştırayım” diye düşünmüş olacak. Aslında 45 dakika yetiyor. Yani doyuyorsun, öyle bir yapısı var dizinin. Sanki bir bölüm yeter diye düşündüm. Siz bilirsiniz.

Rüyalarına girmiştir
Beste Kökdemir “Hani öyle dursun yeter  abi” diyerek, gençlerin şimdiden rüyalarına  girmiştir bile. Ve üzerine bol bol internet ortamında yazacaklardır, tweet atacaklardır. Ve o artık ünlüdür. Bunun altını çizeyim.

Müzikler Redd imzalı
Redd grubunun solisti ve bas gitarcısı Doğan Duru, müzikleri yapmış. Jenerik müziğini Beste Kökdemir seslendirmiş. Sesi nasıl diyeyim tam bizim gençlerin seveceği kıvamda. Parça da giderek kitlesini oluşturur. Bir albüm ardından gelir. Jenerikte sözler pek anlaşılmıyor. Sanırım ‘gençlerin tarzı’ böyle! Dizi içinde müzikler ‘ben işimi yaparım, diziye tadımı veririm’ kıvamında. Az ve öz. Cayır cayır ‘yalancı keman’ dinlemiyorsunuz (lafım birilerine gitmiştir icabında!).
 REHBERiMARŞİVİMDE BULUNSUN FİLMİ Sinemayı seven ve arşiv yapmak isteyenler için “Aha işte size bir film” diyeceğim örnek; ‘Les Diaboliques/Şeytan Ruhlu İnsanlar’. Fransız sinemasının en iyi 100 filmi arasında yer alan bir korku klasiği... Michel Delassalle (Paul Meurisse) yatılı bir okulun müdürüdür. Okulun mülkiyeti karısı Christina’ya (Vera Clouzot) aittir. Michel’in okuldaki öğretmenlerden Nicole’le de (Simone Signoret) ilişkisi vardır. Christina ve Nicole, kendilerine acı çektiren bu adamdan intikam almak için bir plan yapar; onu öldürüp okul bahçesindeki havuza atar. Ancak havuzdaki su boşaltıldığında ceset orada yoktur! SİNEMA TV HD / 22.00BÖYLE TESADÜFLER NE GÜZELDİR‘Before Sunset’ tesadüflerin nasıl tadına doyum olmaz gerçekler olduğunu anlatıyor aslında. Amerikalı yazar Jesse’yle Fransız Celine, Budapeşte’den Viyana’ya giden bir trende tanışırlar. Birbirlerinden hoşlansalar da, her şey orada kalır. Dokuz yıl sonra yeni kitabının tanıtımı için Fransa’ya giden Jesse, uçağının kalkmasına çok az kala Paris’te Celine’le buluşur. Onlara ayrılmış bu birkaç saati, Paris manzarası eşliğinde dolaşarak ve hiç fırsatını bulamadıkları şeylerden konuşup yakınlaşarak geçireceklerdir. Richard Link-later’ın uluslararası festivallerde epey ilgi gören filmi, her zaman olduğu gibi yazar/yönetmenin insan ilişkilerinin doğasına yapmayı çok sevdiği yolculuklardan biri. Zeka dolu diyaloglarıyla izleyeni hipnotize ediyor. (Kaynak: beyaz-perde.com) MOVİEMAX STARS / 23.40NOT DEFTERiMDENUĞUR DÜNDAR’LA BAŞBAKAN MUHABBETİ HANGİ YILLARA DAYANIR?

19/01/1997 tarihli yazımda Refah Partisi’nin hatiplerinin ekranı parsellediğini ve polemik uzmanı olduklarını yazmışım. Şevki Yılmaz, Melih Gökçek, Recep Tayyip Erdoğan, Hasan Hüseyin Ceylan diye sıralamışım. Sayın Erdoğan, ‘Arena Özel’de Defne Samyeli’nin karşısına çıkmış. Uğur Dündar devreye girince hayli heyecanlı ve karşılıklı iki ‘uzman hatibin’ düellosu şeklinde geçmiş program. HAYAL EDİLEMeYECEK BULUŞMALAR

Tartışma program-larında bir daha müm-kün olmayan karşılaş-malara şahit olduğumuzu gördüm. 1997 yılında Türkan Saylan’la Şevki Yılmaz Star’da karşı karşıya gelmişler. Kadir Çelik’in ‘Objektif’ programında Sultanbeyli’nin meşhur belediye başkanı Nabi Koçak’la Bedri Baykam buluşmuşlar! 90’lı yıllar daha mı sağlıklıydı? Uçlar şimdi daha farklı kartvizitler taşıyor. Ama şimdiki tartışmalarda biraraya gelmeleri, konuşmaları mümkün değil.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp