Top
Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

31/05/2013

Merkez’e ilk dönem karnesi: Pekiyi...

Geçen hafta New York Fed Başkanı William Dudley, beklenti yönetimi ve iletişim politikalarının öneminin altını ısrarla bir kez daha çizdi.
Özellikle kısa vadeli faizlerde ulaşılan ‘sıfır alt sınırı’ ortamında iletişimin ayrı bir önem kazandığını vurgulayan Dudley, iletişimin net ve tutarlı olmadığı zamanlarda beklentilerin merkez bankası uzun vadeli hedeflerinden ayrışabileceğini vurguladı.
Dudley ayrıca kriz dönemi boyunca Fed iletişim politikasının büyük aşama kaydettiğini ve bugün gelinen noktada tarihte ilk kez Fed’in karar mekanizmasında ölçüt teşkil eden enflasyon ve işsizlik hedeflerinin kamu ile paylaşıldığını belirtti.

İlk şart bağımsızlık
2001 sonrası dönemde iletişim alanında giderek daha şeffaf bir anlayış benimseyen Merkez Bankası, ilk olarak PPK toplantıları sonrası faiz kararını yazılı bir metinle açıklamaya başladı. Sonrasında karar metninde giderek daha açık bir şekilde ileriye yönelik mesajlar yer aldı. Piyasalarda uzun vadeli beklentilerin oluşmasında bu tür mesajlar çok önemli.
Bankadan iki iktisatçı arkadaşım ile yazmış olduğumuz bir makalede Merkez’in açık enflasyon hedeflemesine geçişle birlikte büyük ilerleme kaydettiği iletişim politikalarının piyasa beklentileri ve faizler üzerindeki etkilerini inceledik. Elde ettiğimiz bulgular, iletişim politikaları sonucunda Merkez’in bir sonraki faiz kararının giderek daha tahmin edilebilir bir halde geldiğini gösteriyor. Bunun sonucunda ise piyasa faizleri giderek daha önceden  Merkez’in rehberlik ettiği doğrultuda hareket ediyor ve parasal aktarım mekanizması hız kazanıyor.
Araştırma sonuçlarımız Merkez’in iletişim alanındaki ilk dönem notunun ‘pekiyi’ olduğunu gösteriyor ama bunun bir rehavet yaratmaması gerek. İletişim politikalarının etkili bir şekilde kullanılabilmesinin ön şartı merkez bankası bağımsızlığının iyi oturmuş bir kavram olması. Çünkü ancak bağımsız bir merkez bankası kredibilite sahibi olup beklentileri etkileyebiliyor.
Aksine eğer piyasalar merkez bankasının politik baskılardan etkilendiğini düşünürlerse  beklentiler merkez bankası söylemlerinden ziyade politik demeçlerden etkileniyor ve merkez bankasının iletişim politikası devre dışı kalıyor.

Avrupa cephesi: İyi
Dünyanın her yerinde politikacılar merkez bankası politikalarını eleştirirler. Tipik olarak politikacılar merkez bankalarını daha gevşek para politikası uygulamamakla suçlarlar. Çünkü politikacılar işsizliğin azalması, tüketimin artması gibi daha kısa vadeli hedeflere odaklanırken merkez bankacılar sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarı gibi uzun vadeli hedeflere odaklanırlar.

Politik baskı düzeni
Özellikle kriz döneminde politik baskılarda önemli bir artış görüldü. Halen sürdürmekte olduğumuz bir çalışmada bu politik baskıların ABD ve Avrupa’da merkez bankası davranışlarında ve piyasa beklentilerindeki etkilerine baktık. Elde ettiğimiz sonuçlara göre ABD’de piyasalar politik demeçleri tamamen gözardı ediyor ve Fed’in bu yorumlardan etkilenmeyeceğine inanıyor. Yani Fed’in bağımsızlığına olan inanç tamamen yerleşmiş.
Avrupa’da ise özellikle kriz öncesi dönemde piyasalar ECB’nin gevşek para politikası çağırılarına olumlu cevap vereceğini beklemişler ve ECB’nin faiz kararlarında da bu yönde bir etki görülüyor. Ancak kriz döneminde Avrupa’da da politik demeçler etkisini yitirmiş.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp