Top
Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

28/06/2013

Fed sonrası Türkiye: İç talebe dikkat...

Finansal krizin kıvılcımının parladığı Ağustos 2007’den bu yana Fed piyasaya para pompalıyor. ABD gibi dev bir ithalatçının yaşadığı durgunluktan dünyanın geri kalanı da nasibini aldı. Ancak gelişmekte olan ülkeler için bir teselli Fed’in piyasaya sürdüğü paranın daha yüksek getirisi olan bu bölgelere akması oldu. Geçen hafta  Fed Başkanı Bernanke para musluklarının yıl sonuna doğru kısılabileceğine dair ilk sinyali verdi. İşte sırf bu sinyal bile piyasaları panikletti.

Yeni dengeye doğru
Piyasalardaki huzursuzluk aslında Fed toplantısı öncesinde başlamıştı. Kısmen Gezi olaylarının da etkisi ile zaten tedirgin olan yurtiçi piyasalar çarşamba gününden sonra daha da karıştı. ABD’de faizlerin yükseleceği beklentisi yabancı oyuncuların yatırımlarını dolara çevirip Türkiye’den çıkış yapmalarına sebep olunca dolar zirve yaparken faizler fırladı. Borsa ise inişe geçti. Gerek içerde gerekse ABD’de bono faizlerinin yükselmesi taleple ilişkili. Bono talebindeki azalma fiyatları düşürürken faizi yükseltiyor. 
Tüm bunlara karşılık piyasalar yakından yeni bir ekonomik denge bulunacaktır. Piyasalardaki düzeltme hareketinin çok uzun süreceğini sanmıyorum çünkü Bernanke’den gelen açıklama büyük bir sürpriz içermiyor. Bernanke sadece aylık alım miktarındaki azalmaların sene sonunda ‘başlayabileceğini’ söylerken gerektiğinde tekrar artırıma gideceklerinin de altını çizerek dönüş yolunu açık tuttu. Ayrıca şunu da unutmamak gerek ki varlık alımları bittikten sonra bile Fed politika faizindeki artışlar 2015’e kadar beklenmiyor. Dolayısı ile ABD faizlerinde yükseliş beklentisi ile gelişmekte olan ülkelerden panik havasında çıkan paranın bir kısmı bu süre zarfında geri de gelebilir.
Merkez başından beri Fed politikalarının olası etkilerini hesaplayarak para politikasını kurguluyor. Fed’in gevşek para politikası uyguladığı dönemde sıcak para girişlerinin ekonomik dengelerimizde yaratabileceği oynaklıkları önlemek amacı ile bir dizi araç geliştiren Merkez, çıkış beklentilerinin başladığı şu günlerde de tepkisiz kalmayacaktır. Merkez şu aşamada geçici tedbirlerle suların durulmasını bekliyor ve bu sürede de döviz satış ihaleleri ile kuru kontrol altında tutuyor. Keza ROM sistemi de bankaların daha önce döviz cinsiden tuttukları zorunlu karşılıklarını kullanma fırsatı sunarak dolar ihtiyacını azaltıyor. Ancak zorunlu karşılıklar günlük bazda değişmediğinden kurdaki geçici çalkantılar için alternatif müdahaleler gerekiyor.

Peki ne yapılmalı?
Merkez ekonomik gidişata göre önümüzdeki toplantılarda faiz silahını kullanabilir. Fakat bu kolay karar değil. Kurdaki baskılara kredilerdeki referans değerlerin üzerindeki büyüme eklenirse enflasyondaki olası artışa karşı Merkez’in faizleri yükseltmesi beklenebilir. Bu tür bir hareket zayıflayan sermaye akımlarına da destek olacak ve kuru kontrol altına alacaktır. Bir elimizle artılarını gösterdiğimiz bu politikanın ikinci elimizle de eksilerini göstermemiz lazım. Faizlerde olası bir yükseliş ekonomik büyümeye sekte vuracak ve ikinci çeyrekte nihayet toparlanma sinyalleri veren iç talebi tekrar yavaşlatacaktır. Bu nedenle Merkez politika faizini sabit tutup koridorda yapacağı düzenlemelerle de sermaye çıkışlarını kontrol altına almak isteyebilir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp