Top
Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

27/09/2013

Bernanke’nin çektiği dil belası

Uyguladığı gevşek para politikalarına devam kararı alan ve beklentilerin aksine eylül toplantısında gazdan ayağını çekmeyen ABD merkez bankası (Fed) daha çok eleştirileceğe benzer. Fed’in eleştirilmesinin temel nedeni 22 Mayıs’taki konuşmasında başkan Bernanke’nin ağzından çıkan “tahvil alımları sene sonuna doğru azaltılabilir” söyleminin eylül toplantısında teyit edilmemesi. Yani piyasalar Bernanke’nin verdiği sözü tutmadığını düşünüyorlar. Yoksa tahvil alımlarından kimsenin bir şikâyeti yok.
Bülbül’ün çektiği dil belası misali Bernanke’nin de aldığı eleştiriler izlediği şeffaflık prensibinin bir sonucu olarak piyasalara yaptığı açıklamalardan kaynaklanıyor. Çok değil bundan 20 yıl önce Fed dahil pek çok merkez bankası bırakın ileriye dönük yönlendirme yapmayı faiz değişikliği kararlarını bile kamuya ilan etmezdi.

Gizlilik politikası
Piyasalar merkez bankalarının yeni bir faiz oranı benimsediğini bile yapılan açık piyasa işlemlerinden tahmin etmeye çalışırlardı.
Merkez bankacılığındaki bu gizlilik prensibinin temel nedenleri piyasalarla iletişimin zorluğu, verilen bir mesajın yanlış anlaşılabilme potansiyeli, ileriye yönelik verilmiş bir mesajın makroekonomik görünüm değiştiği zaman geri çekilmesinin yaratacağı kafa karışıklığı ve güven kaybı sayılabilir.
Gizlilik prensibinin uygulamadaki kolaylıklarına rağmen en büyük eksikliği piyasaların merkez bankasının politik duruşunu tam olarak anlayamaması nedeni ile para politikasının istediği yönde hareket etmekte zorlanması oldu. Zaman içinde gizlilik politikasının iletişim açısından sağladığı kolaylıklar terazinin bir kefesine, öngörülebilirlik açısından yarattığı zorluklar ise öbür kefesine koyulup tartıldı ve zararlarının faydalarından ağır bastığına karar verildi.

Yüzde 7’nin önemi
İşte bu nedenle 1990’lı yıllarla birlikte gizlilik prensibi terk edilerek yerini açıklık politikalarına bıraktı. O zamandan bugüne para politikaları şeffaflık konusunda çok büyük yol aldı. Bugün artık faiz kararının ötesinde yakın gelecekte merkez bankasının nasıl bir duruş sergileyeceğine dair piyasalar bilgilendirilerek öngörülebilirlik arttırılmaya çalışıyor. Fakat bu politikalar da zaman zaman daha çok kafa karıştırmıyor değil.  
Bernanke bu yaz öngörüyü arttırmak için aylık alımların biteceği noktada işsizlik oranının yüzde 7 olmasının beklendiğini ve bunun da tahmini olarak 2014 ortasını bulacağını söylemişti. Bu ifade piyasaların çıkış yönünde ilk adımı eylül olarak fiyatlamasına neden oldu. Ancak geçen sürede veri akışının değişmesi Fed’in işsizlik rakamının güvenilirliğini sorgulamasına, yüzde 7 rakamının rafa kaldırılmasına ve çıkışın ertelenmesine neden oldu.
Bu durum elbette kafaları karıştırdı ve Fed karşıtı eleştirileri arttırdı. Eğer eski usul “gizlilik” politikalarının uygulandığı bir dönemde yaşıyor olsaydık Fed’in haziran toplantısında faizleri değiştirmediğinden başka bir ipucu elde edilemez ve çıkışın ne zaman olacağı kişisel tahminlere kalırdı. Peki öyle daha mı iyi olurdu? Şüphesiz o zaman kimse Fed’i tutarsızlıkla suçlayamazdı.
Ancak bir de çıkış takvimine ait yazılabilecek sınırsız senaryoların oluşturacağı kaosu o zaman düşünün.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp