Top
Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

20/09/2013

4 kuralı çözen FED’i iyi anlar

Para politikaları açısından oldukça kritik bir haftayı daha geride bıraktık. Bu hafta salı günü Merkez, çarşamba günü ise ABD merkez bankası FED’in politika kararları açıklandı. Gelişmekte olan ekonomilerin politikalarının ağırlıklı olarak FED’e endekslendiği şu dönemde Merkez’in FED toplantısı öncesi beklemeyi tercih etmesi mantıklı bir adımdı.
Çarşamba günkü toplantıda varlık alımlarında sembolik de olsa bir indirime gitmesine hemen hemen kesin gözüyle bakılan Fed, herhangi bir azaltıma gitmeyerek piyasaları şaşırttı. Karşımızda ekonomik gidişatla ilgili daha derin endişeleri olan ve ayağını sağlam basmak isteyen bir Bernanke vardı. Bernanke kanımca başkanlık sürecinin sonlarına yaklaştığı son dönemde akademisyen ruhuna geri dönerek piyasalara merkez bankacılığının nasıl yapılması gerektiğini öğretiyor. Çarşamba günü buna bir kez daha şahit olduk. Nedir Profesör Bernanke’den öğrendiğimiz altın kurallar:

Kural 1) Para politikası gelen verilerle şekillenir. Politika yapıcılar ellerindeki veriler ışığında geleceğe yönelik tahminlerde bulunurlar ve bu tahminler ışığında adım atarlar. Verilerden bağımsız bir politika takvimi açıklanamaz.
Örnek: Bernanke’ye ısrarla çıkışın ne zaman başlayacağı sorulduğu halde net bir tarih vermekten kaçınıyor ve tahminlerin değişebileceğini vurguluyor. Nitekim çarşamba günkü toplantıda da çıkışın aralık ayına kalıp kalmadığı sorulduğunda Bernanke aynı cevabı yineledi. Aralığın mümkün olduğunu ancak eğer gelen veriler tatmin edici toparlanma sinyalleri vermezse çıkışın daha sonraya da kalabileceğini belirtti.

Kural 2) Eğer veri akışı değişirse politika duruşu da değişebilir. Ancak politika duruşundaki ani değişiklikler piyasalarda yaratacağı tedirginliğin ötesinde merkez bankasının inandırıcılığını da tehdit eder. Bu nedenle merkez bankaları temkinli davranır ve önlerini net olarak göremedikçe belli bir yönde adım atmak istemezler.
Örnek: Gelen verilerde ekonomik toparlanmaya dair sinyaller olsa da yükselen uzun vadeli tahvil faizleri ve mali politikaya dair belirsizlikler ekonomik gidişata dair net bir görünüm oluşmasını engelliyor. Bu şartlar altında “kolay” adım hazır piyasalar da kendilerini hazırlamışken çıkışı eylülde başlatmak olduğu halde FED zor olanı seçti ve ekonomik gidişat netleşmeden çıkış adımını atmadı. Öyle anlaşılıyor ki FED bir kere çıkış kapısını araladıktan sonra hata yaptığını anlayıp geri adım atmak istemiyor.

Kural 3) Merkez bankacılığı mekanik bir iş değildir. Bazı referans değerlerin belirlenip bunlar belli bir seviyeye geldiğinde otomatik olarak politik duruşun değiştirilmesi kadar basite indirgenemez. Gelen veriyi okumak, ne anlama geldiğini yorumlamak tecrübe ve ustalık gerektiren bir sanattır.
Örnek: Haziran toplantısında Bernanke tahvil alımlarının bittiği noktada işsizlik oranının yüzde 7 civarında olmasının beklendiğini ve bunun da yaklaşık 2014 ortalarında beklendiğini dile getirmişti. Dünkü toplantıda ise mevcut şartlarda işsizlik rakamına çok güvenmediklerini çünkü işsizlik oranında gözlenen oranın istihdam artışı ile desteklenmediğini vurguladı.

Kural 4) Para politikası piyasa beklentileri ile hareket etmez. Mevcut veriler ışığında her türlü baskıdan bağımsız olarak ekonomi için en iyi olduğuna inandığı kararı verir.
Örnek: Çarşamba günkü toplantı öncesi piyasalar FED’in tahvil alımlarında 10 milyar dolarlık bir azaltmaya gideceği konusunda hemfikirdi. Ancak FED piyasaların kendi kararlarını yönlendirmesine izin vermedi.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp