Top
Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

19/10/2013

Merkez bankacılığı zor zanaat

Merkez bankala-rının işi tüm dünyada zor. Çünkü para politikası adına atılan her adım artıları ve eksileri ile birlikte geliyor. İş böyle olunca da merkez bankalarını eleştirenlerin sayısı hiç azalmıyor. Faizler yüksekse azaltılsın, düşükse yükseltilsin demek ve bu alternatif görüşlerin makul gerekçelerini sıralamak çok zor değil çünkü.  Dünyanın her yerinde bu böyle.  Ancak merkez bankacılığı bu artıları ve eksileri tartıp artıları ağır basan adımları seçmekten geçiyor. Yoksa atılan her adımın bir takım olumsuz taraflarının olacağının merkez bankacılar da farkında.

İçeride durum
Ağustos ayından bu yana Fed’in çıkış söylentileri ile birlikte artan dolar kuru Merkez’i eleştirilerin odak noktasına getirdi. Eleştirenler Merkez’in faizleri arttırması gerektiğini söylüyorlar.  Faizler artarsa TL  yabancı sermaye için daha cazip hale geleceği için içerideki Dolar arzı artacak ve kur düşecek. Bunun olumlu etkileri şöyle sıralanabilir:
1) Piyasalar sakinleşir ve finansman ihtiyacı azalır.
2) İthal malların fiyatı düşerek kurdan enflasyona geçen yukarı yönlü baskı düşer.
3) Yüksek faiz krediler üzerinde daraltıcı etki yaparak talep yönünden de enflasyonu kontrol altına alır.
4) Artan faiz tasarrufları arttırarak cari açığı azaltır.
Bunların hepsi geçerliliği olan argümanlar. Ancak unutmayalım ki iktisat “iki elli” bir disiplin ve bir taraftan artılara işaret ederken öbür taraftan da eksileri göstermek gerekiyor. Nedir bu eksiler:
1) Fed’in tahvil alımlarını azaltması ile başlayacak normalleşme sürecinde yabancı sermayenin içeride tutulması faizleri yükselterek garanti edilemez. Çünkü yatırımcılar riskten arındırılmış net getiri ile daha çok ilgilenecektir.
2) Sermaye akışı geçici olarak artsa bile bu sefer cari açık beslenecektir.  
3) TL’nin değer kaybetmesi dış piyasalarda rekabet gücümüzü arttırarak ihracatı arttırır bu da cari açığı azaltır.
4) Kronik enflasyonla yaşamış bir ülkede faiz artsa da tasarruf artmayabilir.
5) Faizdeki artış, zaten normalin altında kalan büyüme rakamlarını daha da aşağı çekerek işsizliği arttırır.

Dışarıda durum
Yukarıda verdiğim örnek merkez bankacılığının ne kadar hassas ve eleştiriye açık bir iş oluğunu gözler önüne seriyor. O nedenle para politikası adına bir adım atmadan önce para politikası kurulu üyeleri arasında da uzun tartışmalar oluyor. Bunun güncel bir örneğini de ABD merkez bankası Fed içinde görüyoruz.
Geçtiğimiz hafta Fed’in Eylül toplantısına ait Fed tutanaklar yayınlandı. Bu tutanaklardan “çıkışın ertelenmesi” kararı alınırken FOMC içinde hararetli tartışmalar olduğu anlaşılıyor. Bazı FOMC üyeleri çıkış adımının atılması gerektiğini savunmuşlar ve eğer gecikme kararı verilirse bunu piyasalara açıklamanın zorluklarına değinmişler.  Bu yerinde bir argüman.
Öte yandan Başkan Bernanke’nin başını çektiği diğer üyeler ise ekonominin henüz yeterli olgunluğa erişmediğini ve salt piyasaları memnun etmek için bir adım atmanın sakıncalarını dile getirmişler. Şüphesiz bu da en az diğeri kadar geçerli bir argüman. Hep diyorum ya merkez bankacılığı zor zanaat.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp