Top
Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

12/07/2013

‘Merkez’ iş başında...

Geçtiğimiz hafta ECB başkanı Mario Draghi’nin “gevşek para politikasına devam” mesajı ile sevinen piyasalar cuma günü tahminlerden güçlü gelen ABD istihdam rakamları ile tekrar karamsarlığa kapıldı. Gelinen ilginç noktada ABD’de işlerin iyiye gitmesi dünyanın geri kalanı tarafından “kötü haber” olarak algılanıyor. Çünkü ABD’nin krizden çıkması her ne kadar uzun vadede ihracat kapısını açacak olsa da kısa vadede tahvil alım programının daha erken son bulması ve bol sıcak para döneminin kapanması anlamına geliyor.



Kur ve faiz oranları
ABD’den gelen haberlerle birlikte dolar iç piyasalarda tarihi zirveyi gördü (kırmızı çizgi). Pazartesi günü 1.97 seviyelerine çıkan kur Merkez’i harekete  geçirdi. Kurdaki hareket iki para birimine olan göreceli taleple ilgili. Doların değer kazanması dolara olan talebin TL’den daha fazla olduğu anlamına geliyor. Talep arttığında fiyat da arttığı için dolar tırmanışa geçiyor. Bu durumu önlemek için Merkez şimdilik piyasaya ihale yöntemiyle dolar satıp karşılığında TL çekiyor. Bu şekilde artan dolar arzı ile kurdaki yükseliş kontrol altına alınmaya çalışılıyor. TL arzının azalması ise paranın fiyatı olarak tanımlayabileceğimiz faizleri yükseltiyor (mavi çizgi). Faizlerdeki artış sayesinde kredi büyümesi de bir nebze azaltılıp enflasyon hedefi ile tutarlı seviyelere çekilmeye çalışılıyor. Merkez hem kuru düşürerek maliyet kanalından hem de faizi yükselterek talep kanalından enflasyonu kontrol etmeyi hedefliyor.
Beklentilerin altında, yüzde 1 seviyesinde gelen mayıs sanayi üretimi rakamı ekonomik büyüme kulvarında işlerin yavaş ilerlediğine işaret ediyor. Bu şartlar altında kredilerdeki mayıs sonrası büyümeyi açıklayabilmek çok kolay değil.  Kredilerin artmasının bir sebebi Fed’in çıkış planını devreye sokması ile birlikte faizlerde daha fazla bir yükseliş beklemeyen yatırımcıların kredi taleplerini daha öne almış olmaları olabilir.

Taşıma suyla değirmen dönmez
Bu gelişmeler ışığında gözler yeniden 23 Temmuz’da toplanacak olan Merkez’e çevrildi. Ekonomik büyümenin zayıf olduğu bir ortamda kurdaki oynaklığı kontrol altında tutabilmek çok kolay değil. Çünkü bu iki hedef için kullanılan araçlar ekonomiyi farklı yönlere çekebilir. Finansal istikrar ağırlıklı bir politika yüksek faiz gerektirirken ekonomik büyüme düşük faiz istiyor. İhale yöntemi ile kuru dengelemesi uzun vadeli kullanılabilecek bir araç değil. Merkez’in net döviz rezervlerinin 40 milyar dolar civarında olduğunu düşünürsek dolar arzını etkilemek sureti ile kuru aşağıda tutmayı taşıma suyla değirmen döndürmeye benzetebiliriz. Bu gerçeğin elbette Merkez de farkında. Ancak daha güçlü araçları kullanmadan önce suların biraz durulması önemli. Şu sıra piyasalar ABD’den gelen sinyallerle çalkalanıyor. Fed Başkanı Bernanke’nin konuşmaları ile sakinleşen kur dün sabah 1.93 seviyesine kadar geriledi. Merkez’in yakın zamanda faizleri arttırıp artırmayacağını önümüzdeki haftalarda piyasalardaki gelişmeler belirleyecek.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp