Top
Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

11/10/2013

Düşük tempoda koşmaya devam

Bu hafta açıklanan Orta Vadeli Plan (OVP) makroekonomik göstergelerle ilgili olarak ileriye dönük hedefleri belirledi. 2014 yılına ait büyüme hedefi yüzde 4 olarak eski hedefe göre bir puan aşağı çekilirken cari açık hedefi de yarım puan aşağı çekilerek yüzde 6.4’e oturtuldu.
30 Ağustos tarihli yazımda ekonomiyi bir maraton koşucusuna benzetmiş ve bu koşucunun ortalama koşma hızını “sürdürülebilir büyüme” olarak göstermiştim. Türkiye için bu rakamın senelik yüzde 5’lik bir büyüme hız olduğu düşünülüyor. Bu hafta yayınlanan OVP ile antrenör, yani hükümet, önümüzdeki yıl da koşucunun biraz yavaş koşmasını istiyor. Aksi takdirde koşucunun kapasitesini zorlaması sonucu ekonomide “aşırı ısınma” olacağı ve bunun da enflasyona neden olacağı öngörülüyor. Peki neden? Çünkü 2014 yılında da 2013’te olduğu gibi koşucu rüzgâra karşı koşacak.

2014 fırtınalara gebe
2014 yılında beklenen en kritik makroekonomik gelişme ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 5 yıldır piyasaya sürdüğü likiditeyi göreceli olarak yavaşlatması olacak. Sıcak para akışındaki bu azalma bizim gibi cari açık sorunu olan ülkeler başta olmak üzere global piyasalarda sancılı bir süreç başlatacak.
İşte bu öngörü ile son açıklanan OVP’de temel vurgu cari açığın küçültülmesi olarak belirlenmiş. Cari açık, döviz girdimizin ihtiyacımızın altında olması demek ve temel sebebi de ithalatın ihracattan fazla olması. Bu nedenle cari açığı küçültme amaçlı tedbirler ihracatın artmasını destekleyecek yapısal reformları içeriyor. İç talebi kısarak tasarrufları artırıcı tedbirlere örnek olarak kredi kartı borçlarına getirilen kısıtlamalar ya da bireysel emeklilik sistemine getirilen kolaylıklar gibi önlemleri sıralayabiliriz. Bu tedbirler içeride daha az tüketerek daha çok ihraç etmeyi amaçlıyor.
Ancak unutmamak gerekir ki iç talebin önemli bir ayağını özel sektör kredileri oluşturuyor. OVP’de özel sektörün tasarrufuna dair net bir ifade yer almamakla birlikte sanıyorum azalan global likiditenin kurda yaratacağı artışın özel sektör borçlarını da azaltması bekleniyor.

 

IMF raporu ile karşılaştırma
OVP’de hedeflenen “iç talebi kısma yolu ile cari açığın küçültülmesi” hedefi geçtiğimiz günlerde yayınlanan IMF raporunda da yer aldı. Yani temel problemin ne olduğu konusunda bir görüş ayrılığı yok. Ancak IMF’nin önerdiği ilaç “antibiyotik”. Yani faizleri artırarak talebi azaltmayı ve tasarrufları arttırmayı öneriyor.
Faiz artırımının Fed’in çıkış politikalarının başlaması ile gerekli olabileceğine ben de inanıyorum. Ancak kronik enflasyon sorunu olan bir ülkede faiz artırımının iç tasarrufları artırma konusunda ne kadar etkili olabileceğinden emin değilim. Enflasyonla ilgili yaşanan belirsizlikler doğal olarak gelir sahiplerini rahatsız ediyor ve paralarının reel değerini koruması için harcama yapmayı tercih ediyorlar. Dolayısı ile salt tasarrufu artırmak için yapılacak bir faiz artışı tasarrufları artırmada etkili olmayabileceği gibi sıcak parayı yurda çekerek cari açığı tetikleyip ters bir etki de yapabilir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları