Top
Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

27/06/2008

Hem Türk, hem Alman

EURO 2008 yarı finalinde Türkiye-Almanya karşılaşması gecesi, Berlin’i Soğuk Savaş yıllarında ikiye bölen Brandenburg Kapısı’nın etrafındaki meydan, bir birliktelik tablosu yansıtıyordu.
Meydanı dolduran on binlerce Türk ve Alman, ellerinde Türk ve Alman bayraklarıyla, heyecanlı maçı dev ekranlardan yan yana izliyor, her atakta, her şutta ve her golde, ya sevinçten havalara uçuyor, ya da üzüntüden taş gibi kesiliyordu.
Tabii, maçın sonunda coşanlar Almanlar, üzülenler de Türkler oldu. Ama o heyecan dolu saatler, olaysız, bir dostluk havası içinde noktalandı...
Türklerin yoğun bulunduğu Almanya’nın çeşitli yerlerinde manzara aynıydı.
Tabii ki bu ülkede yaşayan 2.7 milyon Türkün kalbi Türk millileri için atacaktı. Elbet onlar, kökenleri ve kimlikleri nedeniyle, öncelikle Türk takımının kazanmasını isteyeceklerdi. Bu, ikinci vatanları olan Almanya’ya bağlılıklarına karşı bir davranış sayılamazdı...
Nitekim Almanya’nın bu maçı kazanıp finale yükselmesinden sonra, Türkler adeta tek ağızdan “Pazar günü Almanya’nın kazanmasını istiyoruz” demeyi de ihmal etmediler...
Sağduyu sahibi tüm Almanların Türklerin bu şekilde “karma duygular” içinde olmasını anlayışla karşılaması da sevindirici bir olay.

Çifte kimlik
Yalnız Almanya’da değil, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan farklı ırk ve dinlere mensup insanlar (o ülkelerin vatandaşları da olsalar) “çifte aidiyet” duygusuna sahip olabiliyorlar.
Almanya’ya göç eden Türklerin duygularını da bu çerçevede değerlendirmek gerek. Almanya’da yaşıyorlar, geniş toplumla entegre olmaya çalışıyorlar, yeni vatanlarına çeşitli alanlarda katkıda bulunuyorlar; yani böylece Alman kimliğini paylaşıyorlar... Ama öte yandan, atalarının vatanına sevgi ve bağlılık duygularını da gönüllerinde canlı tutuyorlar; yani Türk kimliğini de koruyorlar.
Bir futbol karşılaşmasında Türklerin bu ikinci kimliğinin öne çıkması yadırganmamalıdır. Örneğin, eğer maç Almanya ile Hırvatistan arasında olsaydı, Hırvat kökenli Alman vatandaşları, Hırvatistan takımını desteklemeyecek miydi?
Belki bazı aşırı milliyetçi veya ırkçı Almanlar bunu bir türlü hazmetmiyor. Ama sanıyoruz Almanya’da artık çoğunluk, bazı hallerde (bir spor karşılaşması gibi) ortaya çıkan “çifte kimlik” olayını kabulleniyor. Nitekim “Financial Times” gazetesinde çıkan bir yazıda şu tespit yapılıyor: “Almanya’nın göçmenlerin bu ülkeye uzun bir dönem için yerleşecekleri fikrine alışmaları yıllar aldı. Bu, Türklere hem Türk hem Alman pasaportuna sahip olma hakkını veren vatandaşlık yasaları sayesinde mümkün oldu... Böylece halen 900 bin Türk kökenli insan, Alman vatandaşı sayılıyor. Almanya’daki uzmanlar, Türk göçmenlerinin, sanıldığından daha fazla entegre olduklarını ve hem Almanya, hem Türkiye için gösterilen desteğin bunun bir ifadesi olduğunu söylüyorlar”...

Entegrasyon sınavı
Son maç, Almanya’da yaşayan Türklerin geniş toplumla bütünleşmesi, veya diğer bir deyişle, Türklerle Almanların birlikteliği bağlamında, anlamlı bir test oldu. Bu sınavın başarılı geçtiğini ve ilerisi için de umut verdiğini söyleyebiliriz...
Kuşkusuz, Almanya’daki Türklerin entegrasyonu yolunda atılması gereken (ki bunu her iki taraf yapmak durumundadır) daha çok adım var. Bu, zaman ve sabır ister.
Geçen akşamki maç, “çifte kimlik” duygularına rağmen, bu birliktelik ruhunun gelişmekte olduğunu gösterdi.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp