Top
Pelin Batu

Pelin Batu

pelin.batu@milliyet.com.tr

23/01/2014

Gözsüzdüm, elsizdim, sözsüz kaldım

Son bir senedir beni çok zorlayan, kalbimi bin bir parçaya ayıran pek çok insanla tanışma şansına eriştim. Şehit anneleriyle konuştum, gerilla babalarıyla konuştum, Reyhanlı’da ölen ailelerle dertleşip sizi hiç unutmayacağım dedim. Bosna’da savaş zamanı tecavüz edilen kadınlardan Suriye’den kaçıp “mülteci” bile sayılmayan şahısların dramlarını dinledim. Milyonlarca ağaç rant uğruna kesilirken, milyonlarca hayvan işkence görürken onların dilleri olmadığı için konuşamamalarına içerledim. Her birinde insanlık adına utandım, uzun süre kendime gelemedim. Ama geçtiğimiz gün öyle bir röportaj yaptım ki, boğazımın düğümü hala çözülmedi, ruhumun kesikleri hala dikilmedi. Faillerin fink attığı bir ülkede meçhul olmanın katlanılmaz ağırlığını Maside Ocak’la tanıştıktan sonra ilk defa idrak ettim. Evet, hapishanelerde yapılan işkenceleri, kaybolan insanları, Cumartesi Anneleri’nin yakında 500. kez buluşacaklarını biliyordum. Ama mezarsız olmanın acısını, yas tutamamanın ağrısını ilk defa hissettim.
Maside’nin abisi Hasan Ocak 1965 yılında doğdu. Öğretmendi. 12 Mart 1995’te gözaltına alındı. Gözaltı diyorum ama devlet bunu kabul etmedi; 55 gün boyunca içerideki görgü tanıklarına rağmen “bizde yok” dedi. Ailesi çalmadık kapı bırakmayıp, oğullarını aradı. Annesi, oğlunu sordukça dövüldü, kamuyu rahatsız ettiği için hapse bile atıldı. Anlaşılan bir annenin feryadı birilerine fena dokunmuştu. Hasan’ın cansız bedeni 26 Mart’ta Beykoz ormanlarında bulunup kimsesizler mezarlığına gömüldü. Ama aile bunu ancak kimliği belirsiz bir telefonla 1998 yılında öğrendi. Hasan telle boğulmuştu. Yüzü tanınmaması için parçalanmış, vücudu işkence izleriyle kaplanmıştı. Hasan Ocak sayısız faili meçhulümüzden biri. Hasan’ın mezarı var.
Maside ile konuşurken bana en çok bu dokunuyor; onun abisinin mezarı var. Benim yakınlarımın mezarları var. Ama binlerce insanın ziyaret edecekleri bir mezarları bile yok. Binlerce insan çocukları bulunmadıkça her gün ölüyor. Bu ülkenin eli, kaç tane faili meçhulle kanlı? Bilinmiyor. Bilinen şu: Adalet yerini bulmadıkça adaletsizlik tekrarlanıyor. Yeni failler yeni cinayetler işliyor; kimisi alkışlanıyor, kimisi saman altı ediliyor, kimisi kahraman fotoğrafları çektirip içeride gürbüzleşiyor. Vakti zamanında işkence yapmış ve yaptırmış kimi siyasi, bugün dokunulmaz. Belediye başkanı olarak “mutlu aile pozu” çektiriyor, hiç utanmadan insan haklarından bahsedebiliyor.
Peki ya biz? Kaçımız cumartesi günü Galatasaray Lisesi’nin önünden geçerken bu aileleri gördük? Onlarla empati kurup yanlarına sokulduk? Maside’ye soruyorum. O hiç şikayet etmiyor. Nasıl bir sabır, bir olgunluktur bilinmez, “galiba insanlar kendi başlarına gelmeden anlamıyor” diyerek konuyu kapatıyor. Medya zaman zaman Cumartesi Anneleri’ne yer veriyor, kimi anneleri sembolleştiriyor. Berfo annemizi biliyoruz, peki ya diğer anneleri, babaları, amcaları, kardeşleri? Bugün faili meçhul başlık olmuyor, pek çok kişi cumartesi annelerinin hala toplandığını dahi bilmiyor. Oysa, çocuklarımız hala dövülerek öldürülüyor (sağ olsunlar, bazen bunu kabul ediyorlar), işkence görüyor, yok oluyor. Kimi tutuklu hastaya ilacın bile çok görüldüğü bir yerde buna da şaşırılmıyor.
Oysa Arjantin’de öyle mi? Şili’de öyle mi? Plazo del Mayo anneleri Buenos Aires sokaklarında yürüyünce onlara yüz binlerce insan eşlik ediyor. Biz ise burada 100, 200 kişi toplayınca seviniyoruz. Şili’de kemikleri çöllerde, kuyularda bulunmuş insanların aileleri cuntayı yargılattı. Bugün Evren Paşa resim yapmaya, şanlı polisimiz destan yazmaya, katiller siyaset yapmaya devam ediyor. Maside Ocak, Hayrettin Eren’in ardından, “tutunduğum mezar taşı, ağaç hiçbiri tutamıyor beni... Gözsüzdüm, elsizdim, sözsüz kaldım” demişti. Ben, bu kadar insanın gözsüz kaldığı bir yerde daha çok göreceğiz diyorum. Bu kadar çok insanın sözsüz kaldığı bir yerde daha çok bağıracağız diyorum. Bu kadar çok insanın elsiz kaldığı bir yerde birbirimize tutunalım diyorum. Yeter ki unutmayalım. Yeter ki bırakmayalım günahların peşini.
Bu cumartesi, aileler 461. sefer buluşacak. Ya siz?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları