Top
Pelin Batu

Pelin Batu

pelin.batu@milliyet.com.tr

19/01/2014

Büyük Ev Ablukada

“Sevgili günlük,
Bugün erken kalktım. Dişlerimi fırçalarken bir baktım, sabahın ilk ışıklarında emniyetten 600 kişi görevden alınmış. Gazetelerimi aldım, kahvaltımı hazırladım. Çayımı yudumlarken bir de ne göreyim? Bu sefer 20 tane savcı yerinden olmuş. Bacanağın savcısı Karşıyaka’ya, Bilal Erdoğan ve El Kadı’nın savcısı Tekirdağ’a postalanmış. Yayın yasağı gelmiş. (Bu defteri bulurlarsa başıma bir şey gelir mi acaba?) El Kaide’ye yönelik operasyonlarda görev yapan savcıların korumalarının da yeri değiştirilmiş. Yeni atanan korumaların yaş ortalaması 52’nin üstünde olması manidarmış. Kafam çok karıştı ey günlük, bu ne anlama geliyor? Öğlen biraz siesta yapayım diyorum. Kalktığımda olan meyve ve sebzelere olmuş. Kaos lobisi iş başında: Bu sefer de mutfağa dadanmış namussuzlar. Ne istersiniz patatesten, fasulyeden? Neyse ki Tarım Bakanımız yüreğime su serpiyor. Fasulyemiz yetersiz değil, Osmancık pirincimiz kaliteli diyor. Maşallah. Bu kötü lobilerden kurtulduk mu kral olacağız inşallah.”
Sirk dedim. Tımarhane dedim.
Muz cumhuriyetlerine haksızlık etmeyin dedim.
Bizans’ın son günleriyle kıyaslarken, bir de baktım Mein Kampf’ın tavsiyelerine harfiyen uyuluyor.
Bir taraftan sonsuz komplo ile bezenmiş fırça. Bir taraftan her gün tekrarlanan Haşhaşin vaatleri: Zengin olacaksınız, atalarınızın şanını göğsünüzde taşıyacaksınız, iç ve dış düşmanlarımıza karşı değerli yalnızlığın tadına varacaksınız. Avrupa Birliği de neymiş, biz kendimize yeteriz edebiyatı...
Lira tepetaklak/döviz tavan, işsizlik, şiddet, insan hakları endeksleri utanç verici boyutlarda.
Yolsuzluk derseniz, Wikipedia’da başlık bile olmuşuz. “Türkiye’de yolsuzluk” maddesi günbegün zenginleşiyor. Belki yarın oraya da giremeyeceğiz.
“İnternet sitelerini kapatmıyoruz, erişimi engelliyoruz” dediniz.
Bravo, aklımıza yine hakaret ettiniz.
12 Eylül’ün eksik bıraktıklarını 28 Şubat bitirmişti. Bugün, işler daha da ivedilikle “bitiriliyor.” Askeri vesayet kurumsallaştırılırken 5 generalin anayasasına dokunulmadı.
İşin sosyolojik boyutu da var. Adalete karşı inanç üç yıl evvel %3’tü, bugün sıfırdır diye tahmin ediyorum. Bu kadar istikrarsız ve tekinsiz bir ülkeye ne kadar hikaye anlatırsanız anlatın, ne kadar patates dağıtırsanız dağıtın bir yerde patlar. Zaten patlıyor.
Paranoyak, kindar, korkak, cahil, putperest bir toplum yaratılsın diye her şey yapıldı.
Herkes herkesi dinlemiş, dinliyor.
Milletin komşusunu ispiyonlaması teşvik ediliyor.
Birisi pamuğuyla mitinglere teşrif etmiş; aptal aptal sırıtıyor. Diğeri ayakkabı kutusu salladı diye sorgulanıyor.
Kadın ve Sosyal Politikalar Bakanımız, çocuk nikahlarının çoğu masumane demiş, ben ne diyeceğim bilemiyorum. Söz kifayetsiz kalıyor.
Soruşturmaların orta yerinde, savcıların elinden dosyaları alınıyor, suçun niteliği değiştiriliyor.
Bir de bakmışız Başbakanımız Allah mertebesine yükseltiliyor.
Bu kadar zırvalık çok fazla.
19 Ocak’ta çok fazla. Betonlar içine gömülenlerin haddi hesabı yokken çok fazla.
Evet, bu ülkede hiçbir zaman adalet yoktu; Kürt için yoktu, fakir için yoktu, solcusu için yoktu, kadın için yoktu. Ama şu anda dalgalar aşılıp halı altına tıkıldıkça bizimle dalga geçilmiş olunuyor. Ar yok, arsız çok, büyük ev ablukada.  
“Sevgili günlük, bugün sörf yapmak isterdim; dalga yok.
Ananas yemek isterdim; karnım tok.
Sanıyorum hayal kurmaktan başka şey kalmadı; ekmek vardı, tereyağı vardı utanılacak bir şey yoktu...”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları