Top
Meral Tamer

Meral Tamer

mtamer@milliyet.com.tr

10/04/2008

1213 CHP delegesinin yalnızlığı

Türk Mühendisler Birliği Derneği Başkanı Bülent Gürsoy, gönderdiği e-postada kendisini “Sırasıyla SODEP, SHP ve CHP’nin gençlik kollarından itibaren çalışan, kimsenin esareti altına girmediği için de parti içi görevlerde yeri olmayan, üretken ve emektar binlerce CHP’liden biriyim,” diye tanıttıktan sonra bizlere sitem ediyor:
“Basında ağırlığı olan yazarların hemfikir olduğu nokta, CHP’nin seçenek olamadığı ve Deniz Baykal’ın yönetim anlayışının bu sonucu doğurduğudur. Hal böyle iken ve Baykal hiçbir şekilde savunulamıyorken, ‘Zaten işini halletmiştir, Baykal’dan yönetimi almak mümkün değildir’ gibi bir düşünsel teslimiyetçilikle ve ‘Yahu yerine gelecek adam da yok’ gibi kaçak güreşmeye dönük bir tavırla, CHP Kurultayı öncesinde ortaya çıkan muhalif hareketleri ciddiyetle değerlendirmemek de, biraz eksiklik gibi görünüyor.”
Buraya kadar okurumla hemfikirim; ancak mektubun gerisine itirazım var. Zira Gürsoy, Kurultay’da aday olabilmek için gerekli 253 oyu alabilecek tek aday Haluk Koç olduğu halde, bizlerin diğer adayları da gündeme getirerek bilgi kirliliği yarattığımızı düşünüyor: “Kısa süre önce partiye üye olan Umut Oran’ın CHP’’nin mevcut mekanizması içerisinde hiçbir şansının olmadığını, çok iyi biliyor olmanız gerekir!”

Bir umut esintisi
Ben tam tersini düşünüyorum. Koç, Baykal’ın yanında yıpranmış bir sima; bana hiç heyecan vermiyor. Oran ise, sol siyasete ölü toprağının serpildiği şu ortamda, bir umut esintisi. Çünkü bu imkânsız tabloya rağmen, kurultaya 1 ay kala “Ben de varım” diyebiliyor.
Dün de yazdım. Tekstil sektöründe Anadolu’daki yatırımlarıyla ve çok sayıda sivil toplum örgütündeki kayda değer çalışmalarıyla tanıdığım Oran, çok mücadelecidir, uzun mesafe koşucusudur. Hiç pes etmez.
Ve bana göre CHP, bugünün koşullarında ancak Oran gibi STK’lardan ve ekonominin içinden gelen, maymun iştahlı olmayan yeni isimlerle, halka rağmen siyaset yapmaya kalkışan bir parti olmaktan çıkıp halkın gündemini tutan, iktidar olmayı isteyen bir parti haline gelebilir. O zaman da yalnız CHP’nin değil, Türkiye’nin de önü açılır. Bu kurultayda olmazsa, 3 yıl sonraki kurultayda olur.
(Sakın yanlış anlaşılmasın, ben o CHP’ye de oy vermeyebilirim. Ama Umut Oran gibilerine köşem açık, onları hep destekleyeceğim.)

Delegelerin sorumluluğu
Oran hatırlattı: “CHP’de parti programı en son 1992’de yazılmış. İnternet sitesine bakın; inanması zor ama en son ekonomik bülten mayıs 2007 tarihli! En son ekonomik rapor ise ocak 2006’da hazırlanmış. Zeytin ve zeytinyağı üreticisinin sorunları başlığını taşıyor. Partide tüm mesai, delegelerin kontrolüne ve markajına harcanıyor. Oyuncular belli, oyunun kuralları belli, oyunu yönetenler belli, oyunun sonucu belli kapalı bir sistem.”
Eh, sonuç da alınıyor. Baykal ebedi başkan!
Ama Oran’ın dediği gibi “Anadolu’da yerelden, gençlerden, kadınlardan kopuk bir parti yönetimi, sonuç itibarıyla delegeleri de büyük bir yalnızlığa itiyor. CHP 34 yıldır iktidar olamıyor. Türkiye elden gidiyor. Bunda bu 1213 delegenin de sorumluluğu var.”

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp