Top
Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

23/03/2008

Büyük fotoğraf

Ülkemiz iki tatsız kutuplaşmayı aynı anda yaşıyor.. Güneydoğu’da etnik ayrışma, yurt çapında dinsel kutuplaşma...
Büyük fotoğrafa bakarsak bir başka ve çok temel bölünme görüyoruz:
İşbirlikçi - ulusalcı bölünmesi...
İşbirlikçi yerine daha kibarca “küreselci, neo - liberal, muhafazakâr” gibi deyimler de kullanılıyor...
Siyasetteki geleneksel sağ - sol çekişmesi günümüzde yerini Batı ile işbirliği yapanlar - Batı’ya karşı bağımsız duruşu savunanlar tartışmasına bırakmış durumda. Tabii tartışma lafın gelişi. Çekişme giderek ulusalcıları tepeleme operasyonuna dönüşüyor...
Bu operasyonu tepede  ABD ve AB destekliyor...
Bakınız... Orhan Pamuk veya Elif Şafak hakkında dava açıldığında (sadece dava açıldı) yeri göğü inleten Batı medyası ve AB memurları, İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu’na yapılan muamele karşısında kılını kıpırdatıyor mu? Van Rektörü Yücel Aşkın 3.5 ay hapis yattığında AB’de bir tek Allah’ın kulu oralı oldu mu? Başka misal.. Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt DTP’yi eleştirdiğinde Olli Rehn’den Lagendijk’e AB memurları derhal kınama oklarını fırlatırken... Aynı Büyükanıt CHP’yi eleştirdiğinde birinden olsun ses çıktı mı?
Batı’nın insan hakları, demokrasi, hukuk adına tüm söyledikleri birer çifte standart şaheseridir!
Eğer Batı’ya karşı teslim ve taviz siyaseti izliyorsanız her türlü anti demokrasiye gözler yumulabilir. Ama ülkenizin onuruna ve kaynaklarına sahip çıkıyorsanız size düşman diye bakar, hatta tepeleme operasyonuna destek verir.
O çok demokrat Batı, demokrasi yerine din devleti inşasını bile görmezden gelebilir...
AB raporlarında yıllardır Türkiye’de laikliğin tehlikede olduğuna ilişkin tek satır yer almamıştır...
Bu genel harekâtta kiralık “aydın”lar da türlü ikramlarla işbirlikçiler safına çekilmiştir. Eski solcularla şeriatçılar aynı safta ve yayın organlarında omuz omuza ulusalcılara karşı kılıç sallıyor. Muhbirlik yapıyor...
Halk bu büyük fotoğrafı ya görecek... Ya da geleceğini kaybedecektir...

 

Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır... Ama ne var ki, bazıları iktidara gelince demokrasiden vazgeçmek istiyor...
Haldun Ertem

 

Balyoz
Balyoz, Balina, Buffalo, Beyaz Enerji, Neşter,
Simsar... Polisin yaptığı operasyonlara isim vermesi son yıllarda adeta kural oldu. Son operasyonun ismini biliyorsunuz; Ergenekon...
İsim takılınca operasyon daha
fiyakalı bir hal alıyor. Peki başka? Yargıç ve Savcılar Birliği Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na
kulak veriyoruz:
“Hemen belirteyim ki Avrupa’da polis operasyonlara isim vermez.
Operasyonlara isim verdiğiniz zaman toplumda yarattığınız algı büyük oluyor.
İnsanlar ister istemez daha baştan bu
operasyonun altından büyük şeyler
çıkacak diye düşünmeye başlıyor. Bu
durum yargıyı da
etkiliyor, baskı altına alıyor. İsim verilen operasyonlarda adı geçen kişiler
sonradan aklansalar bile sonuç fazlaca
değişmiyor. Toplum o kişileri hep o
operasyonla anıyor, peşinen mahkûm ediyor. Yargılamadan sonuç
çıkmayınca
toplumda, polis işini yapıyor ama yargı yapmıyor algısı
oluşuyor...”

 

Veciz
Önceki gece Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin internet sayfalarında İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Prof. Kemal Alemdaroğlu’nun gözaltına alınmaları haberine vatandaşlardan gelen tepkileri okuyoruz. İşte onlardan bir bölüm.
-  ABD’nin AKP’sine yakışır.
-  Küreselleşmenin önündeki engeller teker teker kaldırılıyor. Hoş geldin faşizm.
-  Tam da nasyonal sosyalist partinin yükseliş yılları gibi.
-   Ziverbey Köşkü’nde sindiremedikleri İlhan Selçuk’u böyle mi sindireceklerini sanıyorlar.
-  İlhan Selçuk ne suç işlemişse ben de o suça ortağım.
-  Recep Tayyip’e ve AKP’ye karşı olmak Ergenekonculuk ise ben de Ergenekoncuyum.
-  Bu gidişle Türkiye’nin yarısını içeri alacaklar.
-  AKP türbanla örtemedi, bakalım Ergenekon’la örtebilecek mi?
-  Kendimden şüphe etmeye başladım. Yoksa ben de mi Ergenekoncuyum!
-  Tehlikenin farkında mısınız?
-  İşin kolayı bulundu. İşçi ve memurları kışkırtmak için sosyal güvenlik tasarısını da Ergenekon çıkardı!
-  Evimin penceresine Türk bayrağı asmıştım. Beni de alırlar mı?
-  Yakında Cumhuriyet mitinglerine katılanları da almaya başlarlar.
-  Tehlikenin hâlâ farkında değil misiniz?

 

Gözaltı adabı...
Yeni Türk Ceza Yasası’nı hazırlayan uzmanlardan Profesör Adem Sözüer, İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu‘nun gözaltına alınış biçimiyle ilgili olarak diyor ki:
- Bugün hükümette bulunan insanlar dahil birçok kişi 1990’larda gece baskınları sonucu gözaltına alınmışlardı. Ceza yasasında reform yaparken o olayları da göz önünde tuttuk...
Gözaltı uygulamasına nasıl bir şekil mi vermişler:
- Mevcut yasalara göre kişiler ancak suçüstü hallerinde gözaltına alınır. Onun dışında kendilerine bir davet mektubu gönderilir, ifade vermeye davet edilir, bu davette hangi konuda ifade verecekleri belirtilir, davete uymadıkları takdirde zorla getirtilecekleri bildirilir. Bir suçüstü durumu yoksa kişiler gece baskınıyla gözaltına alınamaz...
Ya sanıkların avukatlarıyla görüştürülmemesi? Prof. Sözüer diyor ki:
- Terör örgütü söz konusu olursa böyle bir uygulamaya gidilebilir. Ancak terör örgütünden söz edilebilmesi için ortada silah olması lazım...
Ve noktayı şöyle koyuyor:
- Hukuk bizden olmayanları cezalandırmak için kullanılamaz...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları