Top
Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

21/04/2009

‘Kaçan kurtulsun’

Başbakan Erdoğan Almanya ziyaretinde üzerine basa basa Türk gençlerine “Alman vatandaşlığına geçin” önerisinde bulundu. Neden? Anlaşılamadı.
Bilindiği üzere, Almanya Türklere çifte vatandaşlık yolunu kapatmış bulunuyor.
Almanya’da doğan çocuklar 23 yaşına kadar çifte vatandaş oluyor ama 23’ünde bir karar vererek iki vatandaşlıktan birini seçiyor.
Başbakan gençlere 23 yaşından sonra Alman vatandaşlığını seçmelerini öneriyor.
Bir Başbakan vatandaşlarına bir başka ülkenin vatandaşlığına geçmeyi tavsiye eder mi?
Başbakan’ın yapacağı ne olmalıdır? Almanya ADD Başkanı Dursun Atılgan’a göre:
- İnsanımıza 23 yaşından sonra da çifte vatandaşlık hakkının tanınmasıdır... Başbakan bunun için mücadele etmeliydi...

Noktayı koydu!
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, dört bir yandan seslendirilen “yargı siyasallaştı” tespitini dün birkaç cümlelik yorumuyla bir anda çürütüverdi! İşte Sayın Bakan’ın siyasal tarihe geçecek o sözleri:
“Şu anda Türkiye’de faaliyette bulunan, açık olan 385 ceza infaz kurumunda dünkü tarih itibariyle 40 bin 129 tutuklu var. Bu tutukluların hiçbirinin tutuklanma kararını siyasetçiler vermemiştir. Bunlar tamamen yargı organlarının vermiş olduğu kararlar sonucu tutuklu hale gelmişlerdir. 40 bin 129 kişi şu anda cezaevinde tutuklu ise bunun kararını siyasiler mi verdi? Böyle talihsiz beyan olabilir mi?”

Prof. Ayşe Yüksel...
Gazeteci arkadaşımız Mine Kılıç bir not göndermiş. Okuyalım:
“Ben sanırım 10 yıldır ÇYDD’nin bağışçısıyım.
İstanbul’da burs verdiğim bir öğrenci dişçi olup bana çalıştığı klinikten mail atmıştı. Hayatımın en mutlu günüydü. Bir işe yaradığımı hissettim. Hürriyet İK’da çalışırken Kardelenler Projesi için Turkcell’le Van’a gittim.
Ergenekon’dan tutuklanan Prof. Ayşe Yüksel bize eşlik etmişti. Ondan çok etkilenmiştik. İstanbul ’da nesi varsa bırakıp Van’da Tıp Fakültesi’nde hoca olmuştu. Hem de ÇYDD’nin bölge temsilcisiydi.
Bize Van 100. Yıl Üniversitesi’ndeki öğrencilerin korkunç durumunu göstermişti. Yemekhanede bir tabldotu paylaşanlar, her gün ekmeğin arasına domates koyup yiyen çocuklar vardı.
Çok yoksullardı... Van’dan döner dönmez bu konu hakkında bir yazı yazdım, 30 kadar bağışçı Van’a yardım etmeye başladı.
Ben de bursumu Van’a yönlendirdim.
Her ay maaşımı aldığımda ilk iş olarak burs parasını EFT yapıyorum.
Yaptığım bağışların makbuzlarını eksiksiz yolladılar. Bir kez de burs alan çocukların fotoğrafını...
Ayşe Yüksel onbinlerce çocuğun hayatını kurtarmıştır...”

KKTC...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) önceki gün yapılan seçimler Ulusal Birlik Partisi’nin ezici üstünlüğüyle sonuçlandı. Sonuç KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, AKP, AB ve ABD için hezimet oldu. Eski KKTC Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç seçimin hangi baskılara rağmen kazanıldığını şöyle anlatıyor:
- Bir grup AKP’li milletvekili, ardından Devlet Bakanı Egemen Bağış adaya geldiler. Halka bazen açık açık bazen diplomatik dille ‘CTP’ye oy verin, yoksa sıkıntı çekersiniz’ dediler. ABD, Talat’ı seçimlere bir hafta kala Washington’a davet etti. Oradan CTP lehine çeşitli mesajlar gönderildi. Aynı şeyi AB yetkilileri ve Olli Rehn... Hatta BM Özel Temsilcisi bile yaptı. Mehmet Ali Talat en son cumartesi akşamı canlı yayına çıkarak aynı yönde konuştu. UBP hakkında çıkarılan Ergenekoncu iftirası da cabası oldu. Ama hiçbiri bu müdahalelerin ters tepki yarattığını göremedi.
- Bu sonucu birkaç cümlede nasıl yorumlarsınız?
- KKTC halkı, “Uzlaşmadan yanayım, müzakerelerin devamını istiyorum. Ama, tek halk, tek vatandaşlık, tek kimlik zemininde yürütülen... Benim varlığımı yok sayan, anavatan Türkiye’nin statü ve garantörlüklerini ortadan kaldırmayı öngören uzlaşmaya da müzakereye de kesinlikle hayır diyorum” demiştir.
- İyi de Mehmet Ali Talat bunu kabul eder mi?
- Bizim sistemimiz başkanlık değil, parlamenter sistemdir. Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı’nın yetkileri semboliktir. Müzakereleri KKTC Meclisi’nden aldığı yetki çerçevesinde yürütür. Müzakereler devam edecektir ama içinin doldurulması konusunda halkın bu eğilimini dikkate almak koşuluyla. Talat bunu kabul etmezse istifa etmelidir...

Hukuk devletine en büyük tehdit, bireysel hak ve özgürlüklerin keyfi davranışlar sonucu çiğnenmesi ve buna karşı toplumun tepki göstermemesi.
“Her faninin başına gelir” anlayışının topluma egemen olması. Buna izin vermemeliyiz...
Rıza Türmen

* Halk büyük yalan söylemediği için devletin söylediği büyük yalanları doğru zanneder...
Adolf Hitler

Ankara Belediyesi’nin “Kentte görülmesi gereken tarihi mekânlar” listesinde, Anıtkabir yokmuş.
Atatürk’ün tarihe gömülmeyip hâlâ yaşadığını düşündükleri için öyle yapmış olabilirler...
Haldun Ertem

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları