Top
Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

21/03/2008

Formül çok da...

Ankara demokrasi adına yüz kızartıcı bir arayışa sahne oluyor...
AKP yönetimi harıl harıl Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmamak için formül arıyor... Bulunan formüller şimdilik şunlar; Brüksel Modeli, Japon Modeli, Venedik Modeli, Yetkisiz Başsavcı modeli vs...
Bu arayış neyin ispatıdır?
Başsavcı tarafından ortaya atılan suçlamaların doğru olduğunun...
AKP’nin iddiaların Anayasa ve yasalara uygun olduğunu kabul ettiğinin...
Şimdi var güçleriyle işledikleri suçu suç olmaktan çıkarma çabası içindeler...
Brüksel modeli, Venedik modeli, Japon modeli...
AKP’nin telaşla sarılıdığı bu parlak modellere bakıyoruz...
Tümünde parti kapatmak daha da zor hale getiriyor.
Ancak hiç birinde kapatmayı tamamen yasaklama yok.
Bir yandan basındaki AKP yanaşmalarıyla birlikte “demokrasilerde parti kapatılmaz”, nutukları atıyorlar. Diğer taraftan buldukları formüllerin tümünde (zorlaştırılmış da olsa), sonuçta parti kapatma var. Evet, demokrasilerde parti kapatılabilir, diyorlar.
Aslında utanmasalar şunu söyleyecekler:
“Laikliği ortadan kaldırmak ve din devleti kurmak suç olmaktan çıkarılsın...”
Biz hukuka uyamıyoruz hukuksuzluk bize uydurulsun...
Pişkinlik, çifte standart, rabbena hep bana, ilkeleri yine yürürlükte...

 

Futbolda “şike çetesi” ortaya çıkarılmış.
Yargıtay Başsavcısı’nı bu çeteyle nasıl ilişkilendirecekler  bakalım...
Haldun Ertem

 

* Soru: AKP neden Anayasa’yı değiştirmeye çalışıyor?
Yanıt: Çünkü Erdoğan değişmiyor...

 

Hukuk dekanları
Üniversiteler AKP’nin hukuk tanımaz icraatına karşı  bizim medyaya oranla çok daha onurlu bir sınav veriyorlar... Dün de 26 hukuk fakültesi dekanı bir bildiri kaleme alarak medya ve AKP’ye şu dersi verdiler:
-  Yargı organları, yasama organı gibi, millet adına egemenlik yetkisi kullanır.
-  Cumhuriyet savcıları görevleri gereği dava açar. Açtıkları davalarda kişisel olarak taraf değillerdir.
-  Açılmış bir dava nedeniyle hakim ve savcılara yönelik tacizlerde bulunulması, yargı organlarının sorgulanması hukuk devletini yıpratır.
-  Basın ve yayın organlarının yayınladıkları haberlerde ve yorumlarda, hakim ve savcıları baskı altına alacak yaklaşımlardan özenle kaçınmalıdırlar.
Bizim medya kendini bu hukuk çerçevesiyle bağlı hissetmiyor. O yüzden iyi bir fotoğraf vermiyor. Hıncal Uluç üç gün önce yazdı:
“Cumhuriyet Başsavcısı’nın açtığı dava bu ülkede son yıllarda sayıları hızla artan sahte, üç kâğıtçı, çifte standartlı, dönek, yalaka, yağcı sözde demokrat entellerin ve Atatürk’e kin, öfke, nefret ve düşmanlıklarını kusmak için fırsat kollayan imparatorluk ve hilafet özlemcilerinin bir kez daha ve şaşmaz şekilde teşhirine sebep olmuştur.”

 

Haydi Kâbil’e...
ABD’nin Irak’ı işgalinin 5’inci yılındayız... Demokrasi ve özgürlük götürme vaadiyle bir ülkenin nasıl işgal edildiğine, nasıl yakılıp yıkıldığına, haritadan nasıl silindiğine tanıklık ettik bu 5 yılda. Aynı sürede ABD 4 bine yakın asker kaybetti. 60 bin dolayında askeri Irak’ta yaralandı... Ekonomisi çatırdıyor.
Irak savaşı birinci ve ikinci dünya savaşlarından daha uzun sürdü. Ve sürüyor...
İşgal biliyorsunuz, Saddam’ın kitle imha silahları var, ABD’yi onlarla tehdit ediyor, ayrıca El Kaide’ye yardım ediyor gibi iddialarla başlatıldı. Hepsi yalan çıktı.
İkiz Kuleler’e karşı saldırıyı  El Kaide’nin değil, Amerikan gizli servislerinin planladığına ilişkin kanı nerdeyse kesinleşti...
Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle ABD düşmansız kalmıştı. Yeni bir düşman yaratması lazımdı. Bu düşman da özünde Hıristiyan emperyalizmine karşı olan Müslüman dünya olabilirdi.
Petrol çıkarları ve İsrail’in stratejik ihtiyaçları da aynı istikameti gösteriyordu.
ABD beş yılın sonunda batağa saplandığı gibi biryandan da bölgeyi kendi çıkarlarına göre biçimlemeyi sürdürüyor. Bir çabası da Türkiye’yi PKK ile masaya oturtup Güneydoğu Anadolu’nun koparılma sürecini başlatmak yönünde... Bu arada Afganistan’a da asker istiyorlar...
PKK’ya karşı bir süre yanımızda görünüp hem kendilerinin hem AKP’nin imajını düzelttiler. Şimdi AKP’ye “Sayemizde seçmen gözünde imaj düzelttiniz hadi bakalım ödeyin faturayı” mesajını yolluyorlar... Ankara bu isteği kabullenmiş görünüyor.
Tayip Erdoğan’ın Bush’la 5 Kasım görüşmesinin ertesinde, bu sütun dahil, basın pek çok ağızdan:
“Sınır ötesi operasyon karşılığında ABD’ye ne verildi” diye sormuş, Başbakan Erdoğan şöyle öfkelenmişti:
“Bu değerlendirmeler hiç şık değil, çok çirkin, çok alçakça. Türkiye Başbakanı böyle bir işbirliğine gidecek kadar şerefsiz değildir...”
Türkiye’nin Afganistan’a asker göndermesi kesinleşirse Başbakan’a bu sözleri önümüzdeki günlerde sık sık anımsatılacak...
Acaba kendileri ne cevap verecek?..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları