Top
Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

19/03/2008

İddia nağmeleri

Tamamen sudan sebeplerle bir kapatma davası... Gazete haberlerinden oluşan bir iddianame... vs...vs...
AKP ve kimi gazeteciler bu görüşleri seslendirirken...
Eski İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan:
- İddianameyi eleştirenlerin çoğunun iddianameyi okumadığı kanısındayım, diyor...
- Neden?
- Çünkü ilk bakışta bile omurgası Avrupa insan hakları sözleşmesi ve içtihatları üzerine kurulmuş çok sağlam bir iddianamenin hazırlandığını görüyorsunuz... İddianamenin omurgasını, cumhuriyetin temel ilkesi olan laikliğin korunmasına ilişkin somut veriler ile birlikte, insan hakları hukukunun temel ilkeleri oluşturuyor. Metinde özellikle Refah Partisi’nin kapatılmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının çok ciddi biçimde incelendiği ve bu davaya emsal teşkil ettiği görülüyor. AİHM’deki dava dosyaları da siyasi partilerin kapatılma koşulları açısından çok iyi analiz edilmiş...
- RP ile nasıl bir bağlantı kuruluyor?
- AİHM, yüzde oranı düşük olan bir parti rejime tehlike teşkil etmeyebileceği ama RP yüzde 25 civarında oy sahibi olduğu için rejime ciddi tehdit oluşturduğu kanısına varmıştı. Bu durum hatırlatılarak AKP’nin yüzde 47 oy aldığı ve çok daha yakın ve açık tehlike teşkil ettiği kaydediliyor... Din referanslı milli eğitim politikası, türban operasyonu ve benzeri gelişmeler de inandırıcı  biçimde izah edilmiş...
- Gazete haberleri kanıt olmaz mı?
- Neden olmasın? Bu haberlerin çoğu kanıtlı ve kayıtlı değil mi? Tekzip edilmemiş haberlerin pekâlâ kanıt değeri vardır...

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na çok sayıda tehdit telefonu geliyormuş.
AKP sayesinde çarkını döndürenler arıyordur...

Haldun Ertem

* AKP ve yandaşları, parti kapatma davası açan
Başsavcı’nın halkın iradesine karşı çıktığını iddia ediyor. Peki, Başsavcı’nın dayandığı 1982 Anayasası, halkın yüzde 92 oyuyla kabul edilmedi mi?
Anayasa halk iradesi değil de 22 Temmuz seçimleri mi halk iradesi?

Özgür Gürel

Atış serbest mi?
Başbakan kapatma davası hakkında: “Ergenekon’u çökerttik diye rahatsız olan mı var?” gibisinden yorumlar yapıyor. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Başsavcı’nın Ergenekon örgütüyle işbirliği yaptığını söyleyecek kadar ileri gidiyor... Bunlar hem kapatma davasını hem Ergenekon davasını etkilemeye yönelik, suç teşkil eden beyanlar. Henüz iddianamesi bile hazırlanmamış olan Ergenekon davası kapsamındaki isimler suçlulukları kesinleşmiş gibi yansıtılıyor kamuoyuna... Acaba kendisi de hukukçu olan Ertuğrul Günay hangi kanıtlara dayanarak Başsavcı ile Ergenekon  arasında ilişki kuruyor? Elinde kanıt varsa neden açıklamıyor? TCK’nın 288. maddesi, bir soruşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla beyanda bulunmanın suç olduğunu yazıyor. Dokunulmazlık kalkanı ardına saklanarak yargıyı etkilemeye çalışanlar hakkında savcılar neden inceleme başlatmıyor?

Demokrasi hortladı
Demokrasilerde parti kapatılmaz, derken demokrasiyi de anımsamış oluyoruz...
Demokrasinin zaman zaman akla gelmesi iyi bir şey...
Örneğin Başbakan eline kâğıdı kalemi alıp Meclis’e girecek milletvekillerinin listesini tek başına yaparken demokrasi akla gelmez...
Kendi adamı seçilmediği için kongreyi iptal edince demokrasi hatırlanmaz...
Başbakan tek başına cumhurbaşkanı seçerken bunun demokrasiye uymadığı pek konuşulmaz.
İktidarın devlette dolu dizgin kadrolaşması demokratlığına halel getirmez...
İktidar partisinin kömür ve nohutla oy toplaması demokrasiyle çelişmez..
Milletin parasını kullanan TMSF’nin gazetelerinin iktidar organı haline gelmesi demokratları hiç rahatsız etmez. Özerk TRT’nin iktidar borazanlığı yapması demokratları ilgilendirmez.
AB memurlarının veya ABD büyükelçisinin genel vali gibi konuşmalarından bizim demokratlar yüksünmez.
Ekonomiyi halkın değil, IMF’nin yönetmesi demokrasiyle ilgili sayılmaz...
Unutulan demokrasi ne zaman hatırlanır peki?
Başsavcı AKP’ye kapatma davası açtığı zaman...
Sanki siyasi partilerin yasalara uyma yükümlüğü yok... Sanki Başsavcı keyif için dava açmış... Sanki Başsavcı’nın dava açması partinin hemen kapanması anlamına geliyor. Sanki AKP’nin savunması alınmayacak. Sanki Anayasa Mahkemesi yasalara aykırı bir kapatma kararı vermiş...
Dava daha başlamadan nedir bu telaş?
Yoksa Oktay Ekşi’nin dün değindiği gibi: Suçluların telaşı mı?
Neden hiç kimse AKP’nin Anayasa Mahkemesi önünde laik demokrasiye saygısızlık etmediğini kanıtlarıyla ortaya koyup aklanacağını düşünmek istemiyor... Neden köşe taşı yazarlar AKP’nin laikliğe aykırı davranmadığını kanıtlarıyla ortaya koymak yerine Başsavcı’ya saldırıyor. Yoksa savunamıyorlar mı AKP’yi?
Nedir bu panik?

* Çanakkale’de yenildiler, tası tarağı toplayıp
 gittiler... Yıllar sonra bond çantalarıyla Ankara’ya indiler, işgali başardılar...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları