Top
Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

18/04/2009

Tonguç dersi...

Köy Enstitüleri Kanunu bundan 69 yıl önce 17 Nisan 1940’ta TBMM’de kabul edildi. Ancak enstitüler, aydınlanmadan korkan güç sahiplerinin açtığı savaş sonucu 6 - 7 yıl içinde özünden saptırıldı. 1954 yılında tamamen kapatıldı. Zamanın İlk Öğretim Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Köy Enstitüleri’nin babası diye anılır. Tonguç’un eğitime katkısı saymakla bitmez. Ancak sanırız ülkemizdeki geçerli demokrasinin ilk ve net fotoğrafını da o çekmiştir. Bakınız ne demiştir:
“Demokrasinin iki çeşiti vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı...
Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir. İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha...”
Köy enstitülerini kapattıran güçler, Türkiye’nin gerçek demokrasiye geçişini de engellemeyi başarmışlardır.

 

Kaliforniya Valisi Schwarzenegger 19-26 Nisan tarihlerini “Ermeni soykırımını anma günleri” ilan etmiş.
Vali olduktan sonra artistliği bıraktı sanmıştık...
Haldun Ertem

 

Ünlü ekonomist Paul Kruger, Türkiye’yi iflas edebilecek ülkeler listesinde göstermiş.
Olamaz... Çünkü hükümetin satışları gayet iyi...
Ahmet Nedim

 

Onurlu anlaşma...
Eşinin görevi dolayısıyla Ermenistan’la ilişkileri yakından izleme olanağına sahip gazeteci Amberin Zaman, dün Taraf’ta son durumu özetliyordu:
“Türkiye ile Ermenistan, koşulsuz olarak sınırı açma ve diplomatik ilişki kurma konusunda anlaştılar. Ancak Azerbaycan’ın ‘Siz Karabağ sorunu çözülmeden sınırı açarsanız petrol ve doğal gazı Rusya’ya doğru akıtırız’ tehdidi üzerine Türkiye duraladı. Jest olarak Ermenistan’dan Karabağ dışında bir - iki köyü boşaltmasını istedi. Ancak Ermenistan için bu da mümkün değildir...”
Bizimkiler hayli “onurlu” bir anlaşmanın eşiğinde görünüyor!

 

ÇYDD’ye katkı
Mehmet Ali Birand’ın Kanal D’deki ÇYDD için acilen 70 bin burs toplamayı hedefleyen kampanyası  anlamlıydı. Umarız bu para bulunacaktır. Bağışları sürdürmek isteyenler için hesap numaraları aşağıda:
Bir defaya mahsus bağışta bulunmak isteyenler; Yapı Kredi Bankası Etiler Özel Bankacılık Merkezi. Hesap no: 01002861.
“Baba Beni Okula Gönder” projesi için: İş Bankası Kuledibi Şubesi. Hesap no: 250469
Üniversite Bursları Hesabı: YKB Etiler Özel Bankacılık Merkezi. Hesap no: 01002408.

 

D-inleme!
Adalet Bakanlığı müfettişlerinin kimi yargıçlardan karar çıkarıp diğer yargıçları dinledikleri yolunda vahim bir iddia var. Bu iddianın sahibi YARSAV Başkanı  Ömer Faruk Eminağaoğlu dünkü basın toplantısında dedi ki:
“Adalet Bakanlığı müfettişlerinin talebi üzerine yargının verdiği kararlar sonucu çok sayıda yargıç ve savcının telefonları dinleniyor. Elimdeki belge bu dinleme kararlarından bazılarını gösteriyor. Bir dinleme kararında dinlenmek istenen kişinin kimlik hanesi boş. Yani yargıç dinleme kararı vermiş ama kimin için verdiğini bilmiyor. Bir başka dinleme kararı... Bunda dinleme kararı verilen kişinin adı var ama suçun niteliği belirtilmemiş. Kimi dinleme kararlarında da kararın altı daha sonra başka şeyler ilave edilmesine olanak verecek şekilde boş bırakılmış.”
Adalet Bakanlığı müfettişlerinin hukuk dışı uygulaması bir yana... Acaba yargıçlar böyle ucu açık dinleme kararlarını nasıl verebiliyor?
Eminağaoğlu’nun yanıtı:
“Bu tip kararlar yargının çok açık, net ve ağır biçimde yürütmenin baskısı altında olduğunu, bağımsız olmadığını gösterir.”
Bu arada Avukat Turgut Kazan dün yaptığı açıklamada Adalet Bakanı’nın, YARSAV Başkanı için ihraç istemiyle soruşturma izni vermiş olmasını eleştiriyor, bunun da savcı ve yargıçları hizaya sokmak amaçlı bir başka vahim baskı olduğunu kaydediyordu.

 

Okullar tuzak
Yerbilim uzmanı Oğuz Gündoğdu dün yine çarpıcı açıklamalar yaptı:
”17 Ağustos 1999 depreminin ardından neredeyse 10 yıl geçmesine karşın maalesef mühendislik anlamında pek yol kat edemedik. Şöyle ki; İstanbul’daki yaklaşık 3 bin okulun sadece 511’i güçlendirildi ya da yeniden yapıldı...” 
Yerel seçim kampanyası sırasında onca nutuk dinledik... Eser üzerine eser yaptık, dediler. Gelin görün ki, İstanbul’da hâlâ 2500 okul yıkılmaya hazır bekliyormuş. Kadir Topbaş Bey, nedir bu durum?

 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları