Top
Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

17/11/2010

Çok Yaşa Kıbrıs

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 27. yaşını kutluyor...
Yıllarca Rum çoğunluğun baskısı altında ezilen, kanlı saldırılara hedef olan bir halkın 27 yıldır bağımsız ve özgür yaşıyor olması büyük bir başarı ve gurur kaynağıdır... Volkan gazetesi başyazarı Sabahattin İsmail anımsatıyor:
- 1974 öncesi adam başı yıllık 548 dolar gelirden bugün adam başı 12 bin dolara ulaşmış bulunuyoruz. Her evin kapısında iki otomobil...
Ne var ki sıkıntılar da eksik olmuyor...
Şu sıralarda Ankara’nın uygulanmasını istediği ekonomik program çalkantı yaratıyor. Bu yüzden Devlet Bakanı Cemil Çiçek Kıbrıs’ta hafif de olsa protesto görüyor. Anavatan’ın talebi doğrultusunda yapılan emekli maaşı kısıntılarına Rauf Renktaş dahi tepki gösteriyor. Anavatan bir yandan özelleştirme öneriyor... Ama işsiz kalacak olanlara yol göstermiyor. Örneğin Kıbrıs Havayolları’nın özelleşmesi sonucu işsiz kalanlar hâlâ işsiz. Oysa yeni açılan Cratos, Mercure gibi dev otellere Türkiye’den personel getirecek yerde özelleştirmelerin işsiz bıraktığı kişiler yerleştirilebilir. Benzer önlemler düşünülebilir.
Barış görüşmeleri sürüyor.. Ancak diyalog Talat ile Hristofyas’ın bıraktığı yerden başladığından pek umutlu bir gelecek vaat etmiyor. Görüşmelerde ele alınan tek egemenliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu Birleşik Kıbrıs modeli KKTC’yi yutacak, bütün kazanımları geri verecek bir yapı arz ediyor. KKTC’nin yaşaması için tek şart; iki devlet, iki halk esasına dayalı çözüm... Ankara’nın şaşkınlığı bir yana bırakıp bu çizgi üzerinde direnmesi gerekiyor...

Mutlu Bayramlar...
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “Çok şükür bugünü de gördük” diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
...Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
“İyi ki yanımdasın” bayram, “Her şeyi sana borçluyum” bayram... “Hiç pişman değilim” bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun..!
Can Yücel

İngiliz
İngiliz demokrasisinde tuhaf bir kural var; başbakanlar her çarşamba günü parlamentoda milletvekillerinin karşısına çıkıp hükümetin icraatını sıralıyor, ne yaptı ne yapacak, kimlerle görüştü kimlerle görüşecek, hepsini detaylarıyla açıklıyor...
Bunun yanı sıra, örneğin G-20 gibi önemli toplantılara katılan başbakan yurda döner dönmez ayağının tozuyla parlamentoya gidip toplantının içeriğini anlatıyor, iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerinin sorularını yanıtlıyor...
Diyeceğimiz... Geri demokrasilerde başbakanlık zor iş vesselam...

İzmarit 

Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği ÇETKODER şimdilik dört ili kapsayan yeni bir uygulama başlattı... Slogan: “Sigara içme, içiyorsan da bari izmaritini yere atma...”
“500 izmarit getir 5 lira götür...”
Genel merkezi Mersin’de bulunan örgütün ilk olarak Mersin, Adana, Hatay, Osmaniye illerini kapsayan kampanyasının bildirisinde deniyor ki:
- Unutulmasın ki bir izmarit doğada 2 yılda zor kaybolmaktadır. Gençlere ve içenlere sesleniyoruz. Yere atmasın biriktirsinler, 500 adet izmariti bize getirsinler 5 lirayı bizden alıp gitsinler.”
İzmaritleri yok edelim.

Diyanet’te boş olan kadrolara 10 bin 122 personel alınacakmış.
Mevcut personel başka kurumlara yatay geçiş yapınca ikide bir boşluk oluşuyor tabii...
Haldun Ertem

Başbakan söyledi, Mimar Sinan’ın 3 yılda yaptığı cami 11 yılda onarılmış.
Bu bir özeleştiri mi? Yoksa Osmanlı Cumhuriyet’ten daha başarılıydı, muhabbeti mi?
Arif olan anlar...
İmza: Arif

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları