Top
Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

08/11/2009

El Beşir eksikti!

Sudan Devlet Başkanı El Beşir’de bizimkileri çeken bir cazibe var... Uluslararası Ceza Mahkemesi adamın soykırım suçundan tutuklanmasını istiyor. Bizimkiler tutuklamak ne kelime, adamı el üstünde taşıyor. ABD ve AB’nin Türkiye’ye kabul etmeyin çağrısına karşı Cumhurbaşkanı Gül adeta rest çekiyor:
- Onlar ne karışır ki...
Sanki ABD ve AB bize ilk kez karışmış... Üstelik insan hakları konusunda artık bütün ülkeler birbirine karışabiliyor. Gül Bey bunları bilmez mi? Bilir elbette... Ancak anlaşılan son zamanlarda Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e ve Batı’ya karşı efelenmelerle topladığı puanları kıskandı... Muhtemelen bir efelik de ben yapayım diye düşündü...
Ankara kendini: “El Beşir bizim davetlimiz olarak gelmiyor, İslam ülkeleri toplantısına geliyor” diye savunuyor. İyi de El Beşir New York’a Birleşmiş Milletler toplantısına gidebiliyor mu? Sıkıysa gitsin...
Cumhurbaşkanı Gül geçen yıl da El Beşir’i Çankaya’da devlet töreniyle ağırlamıştı.
Bu arada ABD yönetimine yakın gazetelerden Wall Street Journal’de yayımlanan yazıya dikkat... David Schenker’in “Türkiye’siz bir NATO” başlıklı yazısında Türkiye’nin artık NATO’nun güvenilmez ortağı olma yoluna girdiği belirtiliyor...
Yaşanan eksen kayması netleşiyor. Batı kaşlarını çatıyor.
Son 10 yılda zerkedilen “ılımlı İslam” aşısında doz kaçtı anlaşılan!
Bizimkiler gerçek dostlarını “şeriatçı eksen”de buldu...
Artık mutluluğu Katar - İran- Suriye - Hamas - Sudan çizgisinde arıyoruz...
Batı şaşkın... Kıbrıs, Ege, Ermenistan, Kürt açılımı beklentileri yüzünden susuyor ama... Kaygılı da... Bakalım gidiş nereye...

 

Abdullah Gül Alevi açılımı için Tunceli’ye gitmiş.
 Bir zahmet Diyanet İşleri Başkanlığı’na gidip  “Cemevleri ibadethane değildir” diyenlerin kapalı ufkunu açsa, daha gerçekçi olurdu.
Haldun Ertem

 

Uzaklar...
“Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir.
Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz.
Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz, zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz.
Böylece her an için birlikte olacağımızı düşünmedin mi?”
Martı’dan...

 

Para ve fazilet
Atinalı ünlü devlet adamı Solon (MÖ 638 - 558) şiir de yazar.
Bir şiirinde der ki:
“Devlet, büyükler yüzünden mahvolur gider
Halk bilgisizlikten müstebitin kölesi olur
Gemi azıya almış olanı sonradan dizgine vurmak
Kolay iş değildir
O yüzden önceden düşünmek gerekir her şeyi...
* * *
Solon bir başka şiirinde şöyle diyor:
“Pek çok kötüler bolluk içinde yüzüyor
İyiler ise fakirlikle pençeleşmekte
Ama biz faziletimizi onların servetine değişmeyiz
Zira fazilet değişmez, ebediyyen bakidir
Fakat para, insanlardan
Bugün birinin, yarın öbürünün eline geçer...

 

Avrupa halleri...
Turgut Özakman’ın “Cumhuriyet” adlı son kitabı satış rekorları kırıyor...
Kitaptan küçük bir bölümü aktaralım...
Meclis 3 Kasım 1922’de Lozan’da izlenecek politakayı görüşmek üzere toplanmıştır.
Dersim Milletvekili Diyap Ağa milletvekilliği yaşamında ikinci kez söz alarak Türk - Kürt konusu hakkında kısaca şöyle dedi:
“Hepimiz biliyor ve söylüyoruz ki dinimiz, aslımız, neslimiz birdir. Bizim içimizde ayrılık gayrılık yoktur. Ne Türklük, ne Kürtlük davası vardır. Hep biriz, kardeşiz. Düşmanlar bizi birbirimize düşürmek için tuzaklar kuruyorlar. Hile yapıyorlar. Biz birbirimizle iftihar ederiz. İşte bu kadar.”
Meclis Diyap Ağa’nın konuşmasını alkışlar, bravo sesleri ile karşıladı. Diyap Ağa bin yıllık toprak, tarih ve yazgı kardeşliğini özetlemişti.
Bitlis Milletvekili Yusuf Ziya Bey de dedi ki:
“Avrupalılar aldatıcı sözlerle bizi birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. Ben Kürdoğlukürdüm. Bir Kürt milletvekili olarak sizi temin ederim ki Kürtler, yalnız büyük ağabeyleri Türklerin saadet ve selametini istiyorlar. Biz Kürtler Avrupa’nın Sevr parçası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımızın altında çiğnedik ve bütün manasıyla bize hak tanımak isteyenlere geri verdik. Türklerle birlikte kanımızı döktük ve ayrılmak istemedik, istemeyiz. Delege kurulumuz Lozan’da azınlıklar söz konusu edildiği zaman Kürtlerin hiçbir isteği olmadığını söylesin. Kerkük’ü, Süleymaniye’yi  Musul’u da unutmasın!”
* * *
Abdullah Öcalan İmralı’daki ilk ifadesinde ne demişti:
“Avrupa beni Türkiye’ye karşı kullanırken Türkiye’yle beni karşı karşıya getirirken Türkiye’nin de önünü kesmeyi hedeflemişti. İnsan haklarından çok bahseden Avrupa, beni kullanarak çok kan dökülmesine sebep olmuş ve sonuçta insan haklarını işletmeyerek ikiyüzlü olduğunu göstermiştir.”

 

KKTC’lilerin yüzde 78’i bağımsız devlet istiyormuş.
Anlaşıldı. Bu KKTC’liler Mehmet Ali Talat’ı kahrından öldürecek!
* * *
Berat Özipek adlı doçent: “Özal yaşasaydı Genelkurmay Başkanı’nı görevden alırdı” demiş.
Eski zamanlarda ünlü olmak için zemzem kuyusuna işerlermiş. Ünlü olmanın şimdi böyle yeni yolları var.
Fahrettin Fidan

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları