Top
Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

19/11/2013

Ah bu içsel yolculuklar!

İnsanda bir tür medya nostaljisi hissi yaratarak adeta 90’lara ışınlanmamızı sağlayan Ertuğrul Özkök’ün Butan tefrikasının iyi yanları da var.
Özkök’ün yazdıklarına ve görüntüsüne bakan biri bundan sonra kimsenin Nepal, Hindistan, Butan’a gidip parmak arası terlik giyerek huzur bulamayacağını anlamış olmalı en azından.
Çünkü Özkök’ün yüzünde huzur değil ciddi bir huzursuzluk görülüyor. Ya yediklerini beğenmemiş, ya üşüyor. Ya da her ikisi.
Umarım hevesli dostlar ve okurlar bu defteri sonsuza kadar kapatmıştır. Hindistan’a, Butan’a, Nepal’e gidip içsel yolculuklara çıkmak, huzur bulmak çok demode, çok “passe”, çok 70’ler...
Peki ne yapacağız dostlar? Nasıl huzur bulacağız? Bakın çaresiz kalan insanımız çıplak ayakla Butan’da dolaşıyor... Ey yetkililer bu mesajı alınız, bu huzur çığlığını duyunuz.
Güney’e gidip bir balıkçı köyüne yerleşmek artık imkansız. Oraları otel oldu. Bodrum deseniz hep İngiliz, Rus, “ünlü”, Cihangirli... Kalan yerlere ev, villa, AVM yaptılar.
Ayvalık’ta, Kuzey Ege’de her yer kapıldı, zeytinlerden süzülen gözyaşlarına köy ekmekleri banıldı, şarap kadehleri Dionysos’a kalktı. Ayrıca oralar komple site oldu.
Eski taş evler, ahırlar hep kafe restoran butik. Bütün koylara kulüpler yapıldı. Salaş meyhaneler betonarme oldu, beyaza boyandı. Bahçelere naylondan tavan yapıldı, içlerine dev ısıtıcılar kondu. Önlerinde bekleşen cip sürülerinin sahipleri içeride fosur fosur sigara, puro içiyor şimdi. Deniz çupraları çiftlikten geliyor, rakı pahalı. Hayallerinizin hepsi ama hepsi ıskartaya çıktı.
Huzur bulma endüstrisine yeni yerler lazım. Ne bileyim bir Alaska, İzlanda, Norveç’in sessiz fiyortları, Sibirya, falan neden olmasın? Ayrıca Schengen’i olana şahane kelepir Yunan adaları var.
Her hafta Türk sosyetesinin gitmediği bir ada ve o adanın ıssız koyları illa bulunur. Parmak arası terliği orada giyin giyebildiğiniz kadar. Hatta yalınayak dolaşın ki elektrik toprağa...
Yok yok, böyle olmayacak. Devlet yeni yerler göstermeli. Yaşı gelen Türk insanı müşkülde.
***
Ne Özkök’ü tanırım, ne Butan’a, Hindistan’a gittim. Ama Mazhar Alanson’la bir iki kere röportaj yapmışlığım vardır.
Birinde Hindistan’dan yeni dönmüş, neden gittiğini neler yaptığını anlatıyor:
“20 yaşında bütün arkadaşların hippicilik oynadığı dönemde ben onu yapamadım, şimdi bu yaşta first class gittim. Ne yapayım? Çok da iyi ettim. Onların hepsi sarılık oldu, hastaneye yattı. Ben geldim, güzel şarkımı yazdım.”
“O kadar mı, mistik bir anlamı yok mu?” diye soruyorum.
“Hiçbir anlamı yok. 32 bin tane tanrıya tapan bir ülkede ne yapabilirim? Tanrıları da kukladan. Yani fiberglastan tanrılarını yapıyorlar, tanrının üzerinde Philips’in sponsorluğu var.”
En azından açık sözlü olmak iyi bir şey.
Cumartesi günkü Hürriyet gazetesinde birinci sayfada Özkök ile üst üste denk gelmişler. Alanson elinde gitarı neşeyle reklamında yer aldığı bir konut projesini övüyor, altında Özkök yüzünde gergin bir ifadeyle Budizmin huzurlu dünyasına girdiğini müjdeliyor.
Şaka maka bir kuşak huzur bulacağım diye bitap düştü.

İtiraf ediyorum

* “Doğaya kaçışta yeni trend” olmasın, doğaya normal bir şekilde, ne bileyim şortla, eşofmanla falan kaçalım ve hiç “trendy” olmadan mangal yapıp, tek kale maç edebilelim istiyorum.
* “Marmaray açıldı kiralar uçtu” deniyor, hiç şaşırmadım. Maksat arsalar pahalılansın, ulaşım başka ne işe yarar?
* Karaköy’de arka arkaya demirleyen dev gibi yolcu gemilerinden fena halde korkuyorum. Psikolojide gemi korkusu diye bir korku var mı bilemiyorum.

Bu nasıl ALES sorusu?

İki evli çift, iki bekar ve hepsi arkadaş. Bir koltukta nasıl otururlar ona bile karışmayın yahu, size ne. Dedim ve beni bir merak sardı. Acaba bekarlar kadın mı erkek mi? Kaç yaşlarındalar. Evli çiftler o bekarların arasını yapmaya çalışıyor mu? Belki o “oturum”dan hayırlı bir iş çıkacak. Neden bekarlar yan yana oturmuyor? Altı kişi bir koltuğa neden otursun, evde başka koltuk mu yok? Orası ev değil mi yoksa. Hastalık işte...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp