Yıllarca Trump’ın sarı saçlarına maruz kaldık. Yandan aktarma tabir edilen modelin ileri kuaförlük teknikleriyle kişiselleştirilmiş haliydi. Dünyanın herhalde her ülkesinin komedyenleri bu saçlarla ilgili espri yaptı. Trump’ın markaları hangisidir diye düşünsek bir tanesi de bu saç olabilir kesinlikle. Özenle boyanmış, alına düşme açısı ayarlı, her yanıyla dikkat çekici, beğenin beğenmeyin kayıtsız kalamayacağınız bir saç. Kendi içinde çeşitli gerilim dinamikleri barındıran bir saç (eyvah şimdi rüzgâr esecek ve saç havaya kalkacak gerilimi mesela). Şaka bir yana o saç bir sonraki Amerikan seçimlerinde yeniden Beyaz Saray’a girebilir diyor uzmanlar. İşte size güzel

bir devam filmi önerisi: “Saçın İntikamı”.

Herhalde 15 yıldır falan hayatımızda bir Geert Wilders var. İslamofobyanın gelişmesinde büyük emekleri olan, göçmenleri sevmediğini açık açık, kaba saba şekilde ifade eden, bu özellikleriyle de hayli oy toplayan, giderek taraftar sayısını artıran ve Hollanda’da 2023 seçimlerini kazanan Wilders. Saçlarına bakıyoruz, 70’lerden fırlamış bir bilimkurgu filmi kahramanı adeta. Ama ana kahraman değil daha çok “villain” denen şeytani karakterlerden biri. Belki de Alien filmindeki kötü android. İtinayla arkaya taranmış, bol briyantinli, oksijenle suyla rengi açılmış saçları olan bir android...

Devam edelim başka bir sağ kanat liderine. Boris Johnson. Brexit’i gerçekleştiren adam olarak tarihe geçmek istedi ama dağınık saçlarıyla belki daha fazla konuşuldu. Neden bu adamın saçları böyle garip bir şekilde yarısı uzun yarısı kısa acaba diye düşünmekten, konuşmalar yaparken rüzgârda bir o yana bir bu yana dağılmasından galiba kimse ne dediğine dikkat etmedi. Bugün geçmişe yönelik dosyalar İngiliz basınında bir bir açıldığında ortaya çıkıyor neler yaptığı. Mesela halkı evlere kapanmış, hayatından mahrum olmuşken başbakanlık binasında verilen partilerin görüntüleri sızıyor. Yetmiyor, Kovid’i ne kadar kötü yönettikleri ortaya çıkıyor. O dönem söylediği pek çok skandal cümle arasında şu sıra yeni bir tanesi popüler. İddiaya göre Johnson ikinci bir kapanmadansa cesetlerin üst üste yığılmasını tercih ederim demiş. Ama tabii halk o sırada rüzgârda bir o yana bir bu yana uçuşan zayıf sarı saçlara bakıyordu. Bir keresinde Johnson saç stilinin taklit edilmesinin imkânsız olduğunu söylemiş, tarzını “birbiriyle tesadüfi şekilde mücadele halinde olan doğal güçlerin bir sonucu” olarak tarif etmişti.

Brezilya’nın meşhur aşırı sağcısı Bolsonaro’nun üzerinde fazla durmayacağım. Klasik yandan aktarma gibi duran saç modeli, rüzgârın çeşitli kuvvetlerine göre her an üzerine tünediği kafadan sıkılarak uçup gidecek yayvan bir kuş gibiydi. Kontrol ettim, Bolsonaro başkanlıktan olunca saçları kısaltmış. Yenildiği seçimin sabahı ilk uçakla gittiği ABD’den memleketi Brezilya’ya dönecek ve ülkeyi dolaşarak muhafazakarlığı anlatacakmış.

Elbette en şu ara gündemde olan yeni aşırı sağcı saç vakasına değinmeden bitirmeyeceğim bu yazıyı. Uzun yıllar dünyanın en kötü ekonomisi unvanını kimselere bırakmayan, ekonomik durumu bizden bile kötü Arjantin’in, halk tarafından seçilen aşırı sağcı yeni başkanı Javier Milei. Milei’nin saçlarını uzun uzun inceleme fırsatı buldum, tabii ki Google’layarak. 80’li yılların glam rock dönemi saç modellerine benziyor. Bon Jovi, Marc Bolan arası bir yerlerde. Bir dönem Yngwie Malmsteen’in de böyle bir modeli vardı. Bowie’nin bazı dönemlerine de benziyor. Ama tabii Bowie makyaj yapardı, Milei ne kadar bu işlere açık bilemiyorum. Milei sanırım ruh haline göre saç boyasının rengini ve saçlarının uzunluğunu değiştiriyor. Daha ciddiyken kısa ve açık renk. Çılgın, haylaz, haşarı bir çocuk gibi hissettiği günlerde daha koyu renk, daha uzun ve kabarık saçlar. Bazen röflesi de var.

Milei seçilince kendisini ilk kutlayan Trump olmuştu. Trump’ın herhangi bir resmi unvanı yok ama belki de Aşırı Sağcı Çılgın Saç örgütünün gizli lideri olarak kutlamıştır Milei’yi.

İşte size dünyamızın neo-faşist siyasetin yükseliş dönemine denk gelen yeni gizli örgütü: ASÇS, ya da kısaca “Kılluminati”.