Statü, maddi güç ve özgüven göstergesi kabul edilen ilk saat markası olan Rolex’in, 100 mağazasıyla dünyanın en büyük lüks saat perakendecisi Bucherer’i satın almasının arkasında “vefa duygusu” yatıyor!

Dünyanın en bilinen saat markası Rolex, geçtiğimiz perşembe günü meraklıları şaşırtan bir basın açıklaması yaptı ve 100 mağazasıyla (Avrupa/ABD) dünyanın en büyük lüks mücevher ve saat perakendecisi olan Bucherer’i satın aldığını duyurdu. 

Açıklama saatçilik dünyasında bir patlama etkisi yarattı. Bloglar, haber ve inceleme siteleri “son dakika” olarak bu gelişmeyi duyurdu. Bilindiği gibi Rolex kendisine ait butiklere veya bir perakende zincirine sahip değil, böyle bir satın almaya da ihtiyacı yok. Bucherer de aynı şekilde. Bank Vontobel’e göre, yıllık 2 milyar euro civarındaki geliriyle (üçte ikisi Rolex ve Tudor saatlerinin satışından geliyor) küresel bir perakende zinciri . Morgan Stanley’ye göre, yıllık geliri yaklaşık 10 milyar euro olan Rolex, böylece bir anda dünyanın en büyük lüks saat perakendecilerinden birine sahip oldu . Bucherer, Rekabet Komisyonu (Comco) tarafından onaylanması gereken devir sonrasında bağımsız bir işletme olarak kalacak. 

Değerlere saygı 

Bir anda ortalık karıştı ama işin aslı başka, Rolex yönetimi sadece geçmişten gelen bir dosta vefa göstermeyi tercih etmişti. Kapitalizm ile vefa sözcükleri yan yana tuhaf dursa da önce pek bilinmeyen bir vakıftan söz etmem gerek: Rolex bir hayır kurumu olan Hans Wilsdorf Vakfı’na bağlı bir şirkettir, dolayısıyla gelirleri de vakfa aittir. Vakıf, kurucusu Hans Wilsdorf artık hayatta olmasa da onun tercihlerine ve değerler sistemine saygı duyan bir yönetim anlayışını sürdürüyor. 

Satış şartları açıklanmadı ancak Rolex dünya çapındaki mevcut bayilerini etkileyecek bir durumun olmadığını özellikle belirtme gereği duydu. Yine de Londra’daki borsa hareketli saatler yaşadı. Kimileri çok şaşırsa da haberi “mantıklı bir sürpriz” olarak değerlendiren uzmanlara göre, Bucherer zaten Rolex’in en büyük perakende ortağı ve markanın sertifikalı ikinci el satış programına katılan ilk perakendecisi olduğundan yaşananlar doğal. 

Kalıcı söz aradı 

Hans Wilsdorf, 1881’de Bavyera’da (Almanya) doğdu. Çocukken önce annesini, 12 yaşında babasını kaybetti ve iki kardeşiyle yetim kaldı . Zengin amcalarının sahip çıktığı çocuklar iyi eğitim gördü. Saatlere meraklı Hans Wilsdorf, 24 yaşında saat firmasını kurmaya karar verdi ve kayınbiraderi Alfred Davis ile 1905’te Londra’da “Wilsdorf and Davis” firmasını kurdu. Ancak sonra kendine ait bir isim ve marka için değişikliğe gitti. Şirkete bir isim ararken kadrana sığacak kadar kısa ve akılda kalıcı bir sözcük aradı, yüzlerce isim düşünse de hiçbirini beğenmedi. Sonra bir sabah faytonda yolculuk ederken aklına hiçbir anlamı olmayan Rolex sözcüğü geldi. 

Devrim niteliğinde saatler üretti

1908’de Londra’da kurulan Rolex markası 1919’da Cenevre’ye taşındı. O tarihten bu yana yüzlerce patent aldı, devrim niteliğinde saatler üretti. 

1926’da tarihin ilk su geçirmez saati olan Oyster’i (istiridye) ortaya çıktı. 

Rolex 1931’de Oyster Perpetual modelinde 360 derece dönen kurma mekanizmalı ilk otomatik saati piyasaya sürdü. 

Döner bezele sahip ilk dalgıç saati olan Submariner modeli 1953’te piyasaya çıktı ve günümüzde halen tasarımı en çok taklit edilen saatlerden biri oldu. 

Saatçilik endüstrisinde ilk kez kendi adıyla anılan bilezik modelini (Jubilee) yine Rolex yaptı. 

Otomatik olarak değişen ilk gün ve tarih göstergeli Oyster Perpetual Day-Date 1956’da tanıtıldı. 

Rolex, kendisine ait altın dökümhanesi bulunan tek saat firmasıdır. 

Statü, maddi güç ve özgüven göstergesi olarak gösterilen ilk saat markası yine Rolex’tir. 

Hans Wilsdorf, Temmuz 1960’ta, 79 yaşındayken İsviçre’nin Cenevre şehrinde vefat etti. 

Ana yazıda da belirttiğim gibi Hans Wilsdorf Vakfı, Rolex’i yöneten yegane kurumdur ve kurucunun ilkelerine göre hareket eder. 

Vârisi olmadığı için teklifte bulunmuş

Rolex’in kurucusu Hans Wilsdorf’u şahsen tanıyan, onunla çalışan ve aileden halen hayatta olan son kişi Jörg G. Bucherer, şimdi neredeyse 90 yaşında. Üçüncü kuşak olarak işin başına geçtiği 1977’den beri şirketi yöneten Jörg G. Bucherer, anlaşılan o ki bir vârisi olmadığı ve sağlık sorunları yaşadığı için Rolex yönetimine mantıklı gelen bir satın alma teklifinde bulunmuş. Vakıf yönetiminin kabul ettiği bu istek dünyanın en büyük lüks saat markalarından Rolex açısından ister istemez önemli bir yapısal değişiklik demek ve uzun vadede küresel saat endüstrisi için ciddi sonuçlar doğuracak.

1924’te başlayan bir iş anlaşması

Carl-Friedrich ve eşi Luise Bucherer 1888’de ilk mağazayı İsviçre’de açtı. 

Bucherer 1919’da saat üretimine de başladı. 

Oğulları Ernst ve Carl Eduard Bucherer 1920’lerde yönetime geçti. 

Ernst Bucherer 1924’te Rolex’in kurucusu Hans Wilsdorf ile halen devam eden bir anlaşma yaptı. 

Bucherer’in gelişimi, 1930’lardaki ekonomik kriz ve İkinci Dünya Savaşı koşullarına rağmen devam etti. 

Bucherer grubu 1989 ve 2001’deki satın almalarla büyüdü. 

Saat üretimi için ayrı bir firma olan Carl F. Bucherer 2001’de kuruldu. 

2013’te Paris’te dünyanın en büyük saat ve mücevher mağazasını açtı. 

2017’de The Watch Gallery’nin satın alınmasıyla birlikte Londra’da dört mağaza daha şirkete katıldı. 

Bucherer yönetimi 2018’de, ABD genelinde 28 mağazası bulunan lüks saat perakendecisi Tourneau’yu da satın aldı.