Top
11/02/2024

Bir labirent olarak kitap

Yazar ve akademisyen Umberto Eco’nun “Gülün Adı” (1980) isimli ünlü romanında, Fransisken soruşturmacı William ve çırağı Adso katili ararken mutfaktaki gizli geçitten manastır kütüphanesine girerler. William ve Adso, şaşkınlık içinde karmaşık bir sisteme sahip bu dini kütüphanede Aristo’nun gülmeyi öven kitabının da bulunduğu bir dolu yasaklı kitabı da keşfeder.  

Kahramanlarımız birbirine merdivenlerle bağlanan birçok odanın bulunduğu labirent şeklinde tasarlanmış bu kütüphanede eğer dikkat etmezlerse rahatlıkla kaybolacaklarını anlayıp dehşete düşerler.  

Eco, kitaptaki labirent bölümü için epeyce uğraşmış: “Bir başka ilginç olay da labirent olayı oldu. Bildiğim bütün labirentler –elimde Santarcangeli’nin güzel araştırması da vardı- açık labirentlerdi. Bunlar oldukça karmaşık ve dolantılarla doluydu. Ama bana kapalı bir labirent gerekliydi (Siz hiç açık bir kitaplık gördünüz mü?) Labirent birçok koridor ve iç salonlarla gereğinden çok karışık olsaydı, yeterli havası olmazdı. Oysa yangını beslemek için iyi bir havalandırma gerekliydi (çünkü, sonunda Aedifıcium’un yanması gerektiği benim için çok açıktı, ama kozmolojik-tarihsel nedenlerle şu da açıktı: Ortaçağ’da manastırlar kibrit gibi yanarlardı; yangınsız bir Ortaçağ öyküsü tasarlamak, alevler içinde düşen bir av uçağı olmaksızın Pasifik’te geçen bir savaş filmi tasarlamak gibidir). Böylece, uygun bir labirent kurabilmek için iki üç ay çalıştım; sonunda duvarlardaki yarıkları eklemek zorunda kaldım, yoksa içeride hep gereğinden az hava olurdu.“ 

Bir labirent olarak kitap

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp