Top
Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

26/03/2008

Yeşilçam’a altın tozu

Siyaset sahnesindeki oyunlar gerçekten sıktı. Bugün güzelliklere perde açalım...
“Vefa”nın bu ülkede sadece bir semt adı ya da boza markası olmadığı, Yeşilçam Sinema Ödülleri gecesinde bir kez daha kanıtlandı.
“Değişimin köksüz olamayacağının” kanıtıydı o gece...
Bunun aksi “hafızası silinmiş toplum rolü” olurdu.
Beyoğlu Belediyesi ile TÜRSAK Vakfı el ele verdiler, Türk sinemasının Yeşilçam mabedi üzerindeki tozu toprağı temizleyip, günümüze ışıl ışıl sundular.
Üzerine altın tozu yağdı.
Sadece Türk filmleri için düzenlenen bir onur gecesiydi bu.
En iyi  senaryo, en iyi  müzik, en iyi yardımcı kadın ve erkek oyuncu, en iyi görüntü yönetmeni,  en iyi yönetmen, en iyi kadın ve erkek oyuncu, en iyi film, genç yetenek ve ilk film ödülleri...
Her ödül için ayrı ayrı, biri “eski”,  diğeri “yeni kuşaktan” sanatçı birlikte çağrıldılar.
Ne güzeldi...
Töreni, Yeşilçam’ın unutulmaz starı Göksel Arsoy ile sinemanın ve tiyatronun iki kuşak arasındaki ünlüsü Sibel Turnagöl arasında izledim. Sunucu Meltem Cumbul, olanca doğallığıyla gene hoş elektrik dalgaları yaydı.
Bu kez ödüller gerçek adreslerine ulaştı diyebilirim.
Mutluluk ve Beyaz Melek hak ettiğini aldı.
Zülfü Livaneli’yi de, Mahsun Kırmızıgül’ü de kutluyorum.
Ödüller için tahminlerim -Sibel Turnagöl tanığımdır-  biri hariç tümüyle tuttu.
Şener Şen’in ödülünü de yürekten alkışladım.
Yumurta’nın kadın başrol oyuncusu Saadet Işıl Aksoy, genç yetenek ödülünü aldı, doğrusu ve hakkı olanı buydu.
İki ilginç not...
Biri... Yeşilçam ödüllerinde de en iyi yardımcı aktör seçilen Tuncel Kurtiz’in aynı ödülü aldığı Ankara Film Festivali’ndeki söylemi... “Birilerine yardım ediyormuşum ama kimlere bilmiyorum.”
Ve...
En iyi müzik, en iyi görüntü yönetmeni, en iyi kadın oyuncu ve en iyi film ödüllerini alan Mutluluk’un yönetmeni, yani bir bakıma bütün bunları bir araya getiren Abdullah Oğuz’un neden en iyi yönetmen seçilemediği sorusu düşündürücü değil mi?
Yeşilçam ödülleri her yıl sürecek. Sağlam ve sanata duyarlı sponsorları da var.
Ayrıca...
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın Yeşilçam’da her ünlü için tıpkı Hollywood’da olduğu gibi üzerinde isimler yazılı yıldızlar çakmak projesi ilerliyor. Türk sinemasını besleyen güzel girişimler bunlar...

 

FİŞLENMEK PSİKOLOJİSİ 
Yer İstanbul’un “A+” sosyal grubunun yaşadığı Bebek sırtlarında bir villa...
Akademisyen genç bir kadının saat 21:30’da kapısı çalınıyor.
4 erkek ve başı örtülü bir kadın...
“Biz belediyeden geliyoruz. Anket sorularını cevaplandırmanızı rica ediyoruz”  diyorlar.
Akademisyen hanım evde tek başınadır.
“Anketçileri”(!!) içeriye almak istemez.
Bunun üzerine erkekler “Biz dışarıda bekleyelim. Hanım arkadaşımız içeri girsin. Onunla konuşun. 15-20 dakikada biter” önerisinde bulunurlar. Bu öneri de elbette reddedilir. Bahçede ayaküstü sorular birbiri ardına sıralanır.
“Adınız?.. Yaşınız?.. Mesleğiniz?.. Geliriniz?.. Ev size mi ait?.. Kendi başınıza mı yaşıyorsunuz?..”
Genç kadın, “Bu soruların cevaplarını zaten muhtardan da alabilirsiniz” diyerek konuşmayı noktalamak isterken, bir soru daha gelir:
“Hangi sivil toplum örgütlerine üyesiniz?”
İşte bu soru bardağı taşırmıştır.
“Anketçilere”(!!)  bahçe kapısı gösterilir. “Gitmeleri”  istenir.
Bu nasıl iştir?
Ortada huzursuzluk duymak için çok neden var. Semt sakinleri arasında “Fişleniyor muyuz?” kuşkusu kol geziyor.
“Hangi sivil toplum örgütlerine üyesiniz?” sorusu, düpedüz “siyasi eğilim tespiti ve etiketleme” kuşkularını verir.
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bu işgüzarları bulmalı ve hizaya getirmeli.
Bir yandan tansiyonu düşürmek, toplum psikolojisindeki travmalar giderilmek isteniyor... Öte yandan, gecenin uygunsuz bir saatinde kapı çaldırıp abuk sabuk hatta duyarlı ve huzur kaçırıcı sorgulamalar yaptırılıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları