Top
Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

18/09/2019

Üç idam

Demokrasi tarihinde bir Başbakan ve iki bakanın idamı çok hüzün verici bir sayfadır.

Bu acı sayfanın yıl dönümünde Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ı rahmetle ve iç burukluğuyla anıyorum.

....................

Doğruluğu kanıtlanabilmiş değil.

Ancak...

Gerçek olması da muhtemel anlatımlar daha da vahim.

Şöyle ki...

Ankara’dan “infazların” ya da “Adnan Menderes’in infazının” durdurulması için dönemin Devlet Başkanı ve MBK (27 Mayıs ihtilalini gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi cuntasının kısaltılmışı) tarafından İmralı Adası’na telefon edilir.

Sorumlu komutan “Çok geç... İnfazlar yapıldı” cevabını verir.

Oysa...

Gerçek bu değildir.

İnfazların ya da infazın durdurulmasını önlemek        için bu cevap verilmiştir.    

Merhum Menderes’in idamı radyo haberinde duyurulmuştu.

Öğle yemeğindeydik.

Donduk kaldık.

Bir süre öyle geçti.

Kimse çatalına uzanmadı, bir lokma bile almadı.

Buz gibi bir hava esmişti.

O anı hiç unutmadım.

.....................

27 Mayıs 1960 ihtilali...

Cumhurbaşkanı Bayar’ın, Başbakan Menderes’in, DP’li bakanların, milletvekillerinin, üst düzey bürokratların tutuklanmaları.

Yassıada’da özel mahkemesindeki duruşmalar hâlâ Türkiye toplumundaki “ikiye ayrılmışlık” durumunu sürdürüyordu.

Psikolojik kamplaşma hâlâ katıydı.

Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamları bir akıl tutulmasını noktaladı.

Şok dalgası üretti.

Bazı takıntılılar hâlâ vardı elbette ama 27 Mayıs’ı alkışlayan kitleler de idamları içlerine sindiremedi.

Tepki gösterdi.

27 Mayıs MGK cunta yönetiminden demokrasiye geçiş yolunun açılmasında ve sürecin hızlanmasında bu ortak tepki ortamının katkısı büyük olmuştur.

....................

Adnan Menderes’in eşi Berrin Hanımefendi’nin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’den “kocasının idam edilmesine engel olmak için, Cemal Gürsel Paşa’ya baskı yapmasını” istemesi...

İsmet İnönü’nün, Gürsel’e iki kez “Sakın bunu yapmayın” ikazları da CHP ve DP kanaat önderlerinin tabanlarının yaklaşmasında etkili olmuştur.

Yıllar sonra DP’lilerin “seçme ve seçilme haklarının iade edilmesi” için Celal Bayar’ın “Başbakan İsmet İnönü olsaydı, bunu yapardı” söylemi İnönü’nün “idamları önlemek için gayretlerinden” esinleniyordu.

....................

Bir zamanlar kahvehanelerini hatta camilerini bile ayıracak kadar birbirinden kopmuş iki blok “darbeye karşı olmak ve demokrasiye omuz vermek” ortak paydasında bir araya gelmişti.

İşte o toplumsal psikoloji nedeniyledir ki Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanıyla, Jandarma Komutanı’nın ortak imzalarıyla verilen 12 Mart 1971 muhtırası “hibrit” bir askeri müdahale olarak kaldı.

Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve bakanları istifaya mecbur edildilerse de partiler ve Meclis kapatılmadı.

CHP kökenli -İsmet Paşa’yla arası pek olmayan- Nihat Erim’in başkanlığında kurulan hükümete Demirel’in AP’sinden de bakanlar alındı.

Askerin Cumhurbaşkanı seçilmesi için dayattığı Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler’e Demirel’in AP’si ve İnönü’nün CHP’si birlikte direndi.

Gürler’in seçilmesini amaçlayan muhtıra havada kaldı.

.....................

Ya 12 Eylül 1980?

Onun taban psikolojisi bir diğer yazıya...

Ama...

15 Temmuz FETÖ Darbesi’ne karşı direniş gene her partiden toplumun birlikte direnişidir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp