Top
Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

17/07/2012

Osmanlı’da kürtaj

Osmanlı’da hukuk “kürtajı” ya da o dönemlerin ifadesiyle “ıskat-ı cenin (cenini kovmak)” durumunu bakın nasıl düzenlemiş.
2012 Türkiye’sinde hala tartışılan “kadının kendi bedeni üzerinde karar hakkı sınırları” Osmanlı köklerine kadar iniyor.
Anlatayım:
Annemin ve babamın nüfus kâğıtlarında “dini İslam” ve “mezhebi Hanefi” yazardı.
Sonraları nüfus kâğıtlarında bu bölümler kaldırıldı.
Aradan çok yıllar geçti.
Geçenlerde “Hanefiliğin” İslamiyet’in “göreceli (nispeten)” liberal hukuk okullarından olduğunu okudum. Hanefi hukuku Osmanlı hukuk sisteminin de temeliymiş. (*)
Hanefi hukukuna göre kürtaj iki şartla mümkünmüş.
1- Gebe annenin hayatının tehlikede olması.
2- İlk 120 günde aldırılması ya da düşürülmesi.
......................
Ancak...
Gebe annenin hayati tehlikesi nedir, nasıl tanımlanıyor?
Hanefilik oldukça “esnek” yorumlar yapıyor.
Örneğin...
Doğum yapması halinde bebeği emzirmesine engel olacak bir rahatsızlığı varsa...
Burada “bilimsel” ölçüt öne alınmış ama “sosyal ve ekonomik” ölçüte de yer vermiş.
Bebeği emziremeyecek rahatsızlığı olan gebe kadın, eğer eşi bir “süt anne” tutacak gelire de sahip değilse “kürtaj” ya da “düşük” yolu açılıyor.
120 günün ne zaman başladığı da tartışmalı...
Farklı fıkıh okulları bu konuda tam anlaşamamışlar ama zaten ikinci koşul oluşmuşsa 120 gün “takribi” hesaplanabiliyor anlaşılan...
.......................
Hıristiyanlık’tan farklı olarak, İslam’ın Hanefi hukuk okulu “doğacak çocuğu” annenin hayatını esas alıyor.
Bu görüş “yaşamın anneden devam edeceği”  varsayımına dayanmakta.


Çocuklara, “onu leyleğin getirdiği” anlatıla gelmiştir.
19. yy giysileri içindeki kadın, leyleğin taşıdığı bebeği
şemsiyesini savurarak reddediyor. Kürtajın/düşüğün
çizgiyle güzel bir anlatımı TARİH Dergisi’nin kapağında.

 BÜYÜK NÜFUS= BÜYÜK DEVLET
Devam edelim.
1938’den sonra Osmanlı Devleti, “kürtaj” olayını “büyük nüfus = büyük devlet” ilkesinden bakarak yasalarla düzenlemiş.
Yerleşim birimlerinde sık sık “İslam nüfusun, Hıristiyan nüfusun altında kaldığı” gözlemlenmiş.
“Çocuk doğurmak, neredeyse milli bir görev olarak” görülmeye başlanmış.
Burada, “kürtaj/düşük” için “ya sefahatten, ya sefaletten” ikilemi oluşmuş.
“Kürtaj/düşük” olayında bazı kadınların “kutsal görevi yeterince ciddiye almadıkları, çocuk düşürme cinayetini işledikleri”, kısacası “sefahatten vazgeçemedikleri” suçlamasına hedef oluyormuş.
Bunlara “tenperver” deniyormuş.
Suçları annelik sorumluluğundan kaçmak, eğlenceden, sefahatten geri kalmamak için çocuk doğurmamakmış.
“Sefaletten” ölçütündense kadından aileye kayış var.
Ekonomik yardımlar öngörülüyormuş.
Örneğin...
Yedi çocuklu aileye devletten yardım... Sonraları bu limit dört çocuğa indirilmiş.
.......................
Ayrıca “ebe, eczacı ve tabipler, İstanbul kadısı ya da bağlı bulundukları inanca göre Hahambaşı, Patrik huzurunda kadınlara çocuk düşürücü ilaçlar sağlamayacaklarına dair yemin ederlermiş.”
Dikkat ediniz cezalar kadınlara değil, kürtajı ve düşüğü yaptıranlara...

HAPİS CEZASI
Osmanlı daha sonraki yıllarda bu kez caydırıcı ve cezai düzenlemeler yapmış.
Şöyle ki:
1858 tarihli ceza yasasında, “rızasıyla dahi olsa” bir hamile kadına düşük yapması için ilaç içiren ya da başka vasıtalarla yardım eden (kürtaj) kimsenin, altı aydan iki seneye kadar hapis cezası alacağı hükmü var.
Eğer bunu yapan kişi doktor, operatör veya eczacı ise ona kürek cezası veriliyormuş.
Fazla çocuğu olanlara maaş, kadınların aydınlatılması da uygulamaya konmuş.
Örneğin...
Abdülhamit, “kürtajı” önlemek için “Kuran’dan ayetler de barındıran, Türkçe ve Arapça risaleler” bastırıp dağıttırmış.
Müslüman kadınları çocuk düşürmekten caydırmak için, “ölüm sebebinin ıskat-ı cenin (düşük/kürtaj) olup olmadığı araştırılmadan cenazesinin kaldırılmaması.”
Cenazesinin kaldırılmayacağı korkusu elbette kadınlar için hayli etkin bir caydırıcılık psikolojisini üretmiş olmalı.
.................

(*) Bu satırları yazarken, Işık Üniversite’si İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü öğretim görevlisi Gülhan Balsoy’un makalesinden yararlandım.
POLİTİK BİR ALAN OLARAK KADIN BEDENİ OSMANLI TOPLUMUNDA KÜRTAJIN YASAKLANMASI- TOPLUMSAL TARİH Temmuz 2012. Syf. 38 ve devamı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp