Bir önceki yazıya “istihbarat servisleri devletlerin bağışıklık sistemleridir” diye başlamıştım. Bir ilave yapayım:
“İstihbarat servisleri diğer devletlerle kesintisiz diplomasi kanalıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan MİT’in 97. kuruluş yıldönümünde bu misyonu şöyle vurgulamıştı.
“İstihbarat örgütleri, ‘liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız’ havasında olamaz. Türk istihbarat teşkilatı, görevi gereği ‘hısımla’ olduğu gibi ‘hasımla’ da istihbarattaki temas-mesafe ilkelerini gözeterek görüşmeye devam edecektir.”
Bu bağlamda iki örnek…
MİT’in Mısır istihbaratıyla dirsek teması diplomatik ilişkilerin kopuk olduğu yıllarda da sürmüştür. Bugünkü Başkanlar düzeyindeki diyaloğun oluşmasında önemli rolü vardır.
MİT’in Suriye istihbarat servisiyle de diyaloğu “bilinen sırdır.”
ÜÇ HARFLİLER
MİT’in (Milli İstihbarat Teşkilatı) atası MEH’tir. “Milli Emniyet Hizmetleri”nin
(MEH) 6 Ocak 1926’da Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi
Çakmak tarafından kurulmuştu.
“MEH” kurumunun gizli tutulması için “MAH” adı kullanılırdı.
Burada bir parantez açayım, ilginçtir ki İstihbarat servislerinin çoğu “üç harflidir.”
Örneğin… İngiltere’nin MI6’sı, Amerika’nın CİA’sı, Sovyetler Birliği’nin KGB’si, Rusya Federasyonu’nun FSB ve SVR’si, bizim MİT…
“MAH” aldatmacası “Milli Amele Hizmeti”, “Millî Asayiş Hizmeti” gibi açılımlarla tanımlanmıştı. MEH üzerindeki gizlilik kuruluşundan 17 yıl sonra 1943’te kaldırılmıştır. Doğrudan Başbakanlığa bağlanmıştır. 1965’te “MEH”in adı “MİT” olarak değiştirilmiştir.