Top
Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

04/02/2009

Ya Türkiye’deki Museviler?

TÜRKİYE’deki Musevi yurttaşların kaygıları konusunda Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya ile konuştum.
Konu güncel olaylarla, söylemlerle yorumlanırsa, küçük bir paranteze sıkıştırılmış, at gözlükleriyle bakılmış olur.
Oysa... Açıyı genişletmek gerek.
Başkan Silvyo Ovadyo’dan aldığım izlenimleri yansıtayım...
“Bilbordlar, pankartlar, Musevilere ait bazı dükkânların vitrinlerine, kapılarına yapıştırılan ‘hedef gösterir nitelikte bildiriler, okullarda öğrencilere saygı duruşu genelgesi’ gibi tansiyonu yükselten ve Yahudi karşıtlığı cereyanlar oluşturabilecek tavırlar elbette kaygı yaratmış.
Ancak... Başbakan Erdoğan’ın İsrail ile ikili ilişkilerde ve özellikle Türkiye’deki Musevi yurttaşların durumunda güvence veren konuşmaları, kuşku psikolojisini inişe geçirmiş. Ateşkesin ilanıyla birlikte bu gerilimdeki düşüş süreci endişeleri dağıtıyormuş.” 

Özel değil, genel
BAŞKAN Ovadya’ya “bu gelgitlerin konjonktürel olduğunu, entelektüel Musevi yurttaşların geçici kaygı ve güvencelerin üstüne çıkarak resmin bütünündeki değişimleri algıladıklarını” söyledim.
Onlara göre asıl görülmesi gereken “büyük resimdir.”
Olayların üzerine çıkarak bakıldığında “Türkiye’de geleneksel Atatürk Cumhuriyeti koordinatlarında kayma olabileceği gibi izlenimler oluştuğunu” düşünüyorlar.
Bugün şöyle olur, yarın böyle... Geçici ve konjonktürel gelgitlere, öfkelere, güvencelere takılıp kalmamak, bunların yaşandığı zeminin kayıp kaymadığına bakmak gerekir.
Türkiye için stratejik değerlendirmeler Davos’la, sonrasıyla bir ölçüde etkilenir ama asıl kalıcı yargılar, koordinatlardaki kaymaya endeksli olur.

 

 

LEYLA ALATON’UN TEPKİSİ
TÜRKİYE’deki Musevilerin psikolojisini hissetmemi sağlayan bir anımı yansıtayım...
Simgesel olarak önemlidir.
Leyla Alaton, Türkiye’nin büyük özel kesim kuruluşlarından Alarko’nun 2 kurucusundan biri olan İshak Alaton’un kızı.



Türkiye’de ve Amerika’da eğitim aldı.
Fransızca, İngilizce ve İsveççe bilir. Türkçeyi de hakkını vererek iyi konuşur.
2 çocuk annesi, bu topraklarda mutluluğu yaşayan düzgün bir ailenin mensubu.
Yıllar önce gene bugünlerdeki gibi Musevileri rahatsız edebilecek olaylar sahneleniyordu.
Leyla’nın bir grup arkadaş arasında şöyle sorularını anımsıyorum.
“Senin annen Boşnaktı değil mi?
Ailesi 100-150 yıl önce Türkiye’ye gelmiş olmalı.
Seninkiler Çerkez, yanındakiler Bulgaristan göçmeni. Onların da bu topraklardaki kökleri en fazla 100-200 yıllık.”  Susmuştuk.
Gözleri çakmak çakmaktı. Sessizlikte bir süre tek kelime etmedi.
Sonra patladı.
“Siz ne diyorsunuz yahu... Türkiye’deki Museviler 500 yıldır bu topraklarda. Çoğunuzdan eskiyiz. Bizim köklerimiz en derinlerde. Biz Türküz, Türk Musevisiyiz. Sadece dinimiz farklı.”
Çakmak çakmak gözler bu kez dumanlanmıştı.
Onu sevgi ve saygıyla kucakladık.

 

ABD LOBİSİ NE YAPAR?
ERMENİLERE soykırım tasarısı nisan ayında ABD Kongresi’ne geldiğinde Musevi lobisinin tavrı ne olacak?
Kimilerine göre lobi, “Madem öyle, işte böyle” deyip, “Türkiye’yi güçlü Ermeni lobisiyle baş başa bırakacak. Tasarı kabul edilecek.”
Bu kesinlikle yanlış bir öngörü...
İsrail ve Musevi lobisi böylesine hissi ve sığ sanılmamalı.
Türkiye ile bağlantılarında en etkin bir kozu ellerinden çıkarmak akılsızlığını yapmazlar.
Gene Türkiye’nin yanında tavır almaları olasılığı büyüktür.
Ama... Türkiye için nasıl da ihtiyaç duyulan bir stratejik güç olduklarını, altını çize çize hissettirerek destek verir. Mutlaka sonuç alabilir mi?
Bu çok ileri bir iddiadır.
Abartıdan arınırsak, Musevi lobisinin ciddi ölçüde etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Daha önceki Ermeni tasarısını geçirme girişiminde İstanbul’daki global çevresi olan bir Musevi büyük işadamının İsrail’e, Peres’e telefon ettiğini, onun da ABD Musevi lobisini Beyaz Saray’a yönlendirdiğini, Bush’un ağırlık koyduğunu bu devrede yer alanlardan birinden dinlediğimi hatırlıyorum.
Bütün bunlar bana göre bir tek şey için önemlidir.
Dünyanın her yerinde barış olsun. İnsanlar ve bilhassa çocuklar ölmesin.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları