Top
01/10/2023

C5’den ‘Rusya ile köprüleri koparmayın’ çağrısı

Hafta içinde Avusturya’nın başkenti Viyana, ilginç bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Kısa adı AGİT olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na ev sahipliği de yapan Avusturya’nın Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, Merkez 5 olarak da bilinen diğer C5 ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla bir araya gelerek Avrupa ülkelerine Rusya ile köprüleri atmama çağrısında bulundu. 

C5, aslında Kovid döneminde aşı ve tıbbi malzeme ihtiyacını karşılamak üzere kuruldu. Gayri resmi siyasi işbirliğini öngören Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerinden oluşuyor. Ufak, ancak kendi çapında önemsiz denmeyecek 5 ülkeyi bir araya getiriyor. Zira Avusturya, Çekya, Macaristan, Slovakya ve Slovenya’dan oluşan C5 ülkelerinin toplam nüfusu 37 milyon, toplam GSYH’ları da 1 trilyon Euro. 

Haberin Devamı

Başlarda Kovid aşısı, ekonomik destek ve pandeminin ekonomik ve sosyal etkileriyle mücadele konularında işbirliği yapan C5, zamanla dış politika ve bölgesel konularda da bir araya gelmeye başladı. Nitekim AGİT’in merkezi olan Viyana’dan Avrupa ülkelerine yaptıkları “Rusya ile diyaloğu koparmayın, köprüleri atmayın” çağrısı Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun ‘başkenti’ Brüksel’e kadar duyuldu. 

Kuşkusuz, C5 ülkelerinin Macaristan’ın Rusya ile olan doğal yakınlığından dolayı bu çağrıyı yaptığını düşünenler var. Avrupa Komisyonu yetkilileri, C5 ülkelerinin, AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım paketlerini yeterince sert uygulamadıklarından yakınıyorlar. Zira Avusturya hala gaz ihtiyacının %66’sını Rusya’dan karşılamaya devam ediyor. Bazıları da AGİT’e ev sahipliği yapan Avusturya’nın AGİT’in işlevselliğini yitirmemesi için Rusya krizinin bu kurumda ele alınması gerektiğini savunduğunu dile getiriyorlar. Aslında hepsi doğru. Ya da hiçbiri yanlış değil. Çok iyi tanıdığım, eski meslektaşım olan ve halen Slovenya Dışişleri Bakanı görevini yürüten Tanja Fajon, Viyana’da düzenlediği basın toplantısında Rusya ile açık bir diyaloğa sahip olan yegane örgütün AGİT olduğuna işaret etti. Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavky de AGİT’in Avrupa’nın güvenlik mimarisinin önemli bir temel taşı olduğunu dile getirerek kurumu göz ardı etmemek gerektiğini savundu. 

Haberin Devamı

C5’den ‘Rusya ile köprüleri koparmayın’ çağrısı

Ancak, Rusya da AGİT nezdindeki vetosunu her fırsatta kullanarak, Ukrayna savaşı konusunda herhangi bir karar alınmasına izin vermiyor. C5 ülkelerinin çağrısına Avrupa ülkeleri duyarsız kalmadı. Ancak kuşkusuz, çağrı bölgesel işbirliklerinin etkinliklerini de yeniden tartışılır hale getirdi. Nitekim Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerini temsil eden Visegrad 4’lüsü, B9 veya bir diğer ismiyle Bükreş 9’lusu, Vilnius 10 gibi çeşitli formatların dünya meselelerinde ne derece söz sahibi olduğu tartışılıyor. Örneğin Macaristan, Polonya, Çekya ve Slovakya’dan oluşan V4 ülkeleri Rusya-Ukrayna savaşı konusunda anlaşamıyorlar. Zira Polonya, Rusya’nın çok ağır bir dille kınanması gerektiğini savunuyor. Macaristan ise buna karşı çıkıyor. B9 ülkeleri Rusya konusunda karar alabilmek ve Çekya ile Macaristan engelini aşabilmek amacıyla formatı mecburen Karadağ ve Kuzey Makedonya’yla genişlettiler. 

Haberin Devamı

Yeni dünya düzeninin şekillendiği bir dönemde mantar gibi çoğalan bölgesel işbirliği teşkilatlarının etkileri tartışılır. Önümüzdeki hafta İspanya’nın Granada kentinde toplanacak olan Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) bir istisna teşkil edebilir. Küresel bir amaç güden AST’nin şimdilik bölgesel meselelerle ilgili attığı adımlar ve aldığı kararlar dikkat çekici. C5, B9, V4, V10 gibi bölge ülkelerini bir araya getiren formatlar NATO, AB, AGİT gibi kurumlar içerisinde bazı ülkeler için kaldıraç görevi üstlenebilirler, ancak dünya meselelerinde söz sahibi olmak için sanki zayıf kalıyorlar. 

MED9 ve AST buna bir istisna teşkil edebilir. Zira Akdeniz’de yasadışı göçle mücadele eden MED9, AB ülkelerinden oluşuyor. AST ise AB ülkeleriyle birlikte Türkiye gibi hem NATO üyesi hem de Avrupa’nın krizle karşı karşıya kaldığı Karadeniz, Balkanlar, Kafkaslar, Afrika ve Ortadoğu gibi kriz noktalarında önemli katma değeri olan bir ülkenin katıldığı bir topluluk. Bu çerçevede C5 ülkelerinin çağrısı yanlış değil. Aslında, Fransa da, Türkiye de, Almanya da aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Sorun, Fransa veya Almanya’nın Rusya ile bağları koparmama çabaları meşru sayılıyor, oysa İtalya, Macaristan, Avusturya veya Türkiye yaptığı vakit, bu ülkeler Fransa veya Almanya basınında Rusya’nın müttefiki olarak değerlendiriliyor. Güney Kıbrıs veya Yunanistan’ın Moskova’ya olan yakınlığı da görmezlikten geliniyor. 

İsveç’in başı organize suç örgütleriyle dertte

İsveç’te Eylül ayı kanlı geçti. İsveç gibi bir ülke için bu ifadeler maalesef mübalağa değil. Başka ülkelerde kaleme alacağım rakamlar vaka-i adiyeden sayılırdı. Sadece geçtiğimiz Çarşamba günü, başkent Stockholm’de 12 saat arayla iki erkek ve bir kadın organize suç örgütleri arasında yaşanan hesaplaşmadan dolayı hayatlarını kaybettiler. Eylül başından bu yana da suç örgütlerinin düzenledikleri bombalı ve silahlı saldırılar sonucu 11 kişi öldü. Sessiz sakin, çevreye önem veren, barışçıl ve insan haklarına %100 saygılı bir ülke olarak bilinen İsveç’te çeteler maalesef kol geziyor. Bu yeni bir mesele değil. Türkiye her fırsatta, bölücü terör örgütü PKK başta olmak üzere ülkede organize suç örgütleriyle terör örgütlerinin Ankara aleyhindeki faaliyetleri hakkında haklı olarak yakınıyor. Ülkedeki çete sorununa da dikkat çekmiyor değil. 2000’li yıllardan bu yana İsveç’te bu örgütler yapılanmaya başladı. Faaliyetlerini 2004 yılından itibaren artırdılar. İsveç Ulusal Suç Önleme Konseyi’nin verilerine göre ülke nüfusunun binde 3’ü, yani 30 bin kişi organize suç örgütüne üye. 

C5’den ‘Rusya ile köprüleri koparmayın’ çağrısı

Durum o kadar vahim ki, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, Genelkurmay Başkanını polis ile kolluk kuvvetlerine destek vermesi için görevlendirmek mecburiyetinde kaldı. Bu, ülkede neredeyse bir ilk sayılıyor. Türkiye’nin İsveç’in organize suç ve terör örgütleriyle mücadele konusundaki eleştirileri Avrupa Birliği ve NATO’nun önde gelen ülkeleri tarafından hep yanlış anlaşıldı. Belki Ankara’nın meramını anlatma yöntemi, zaman zaman kullandığı kelimeler de kafa karışıklığına neden olmuş olabilir. Çuvaldızı kendimize de batırmayı ihmal etmeyelim. Ama ‘şiddetin, terörün dini, dili yoktur’ denildiğinde biraz da kastedilen husus buydu. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ terörle mücadelede pek karşılığı olan bir husus değil. İsveç de bunun acı bedelini ödüyor sanki. Müstakbel NATO müttefiğimizin bir an önce bu tür sorunlara kalıcı çözüm bulması ve Türkiye’nin uyarılarına ve tavsiyelerine dostane bir şekilde yaklaşmasında fayda var. Neticede Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine tamamen karşı çıkmış olsaydı, Madrid zirvesinde ülkenin üyelik senedine imza atmazdı. 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp