Top
Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

09/04/2023

Has edebiyat tutkunlarına bir bahar dalı

Orantısız bir yüz. Boyu 1.87. Çıkık bir üst çeneden fırlamış dişler. Alt çene desen hiç yok. Ağzını açtığında göze ilk çarpan geniş yer kaplayan pembe diş etleri. Büyük bir sırt, içe çökük göğüs kafesi. Aşırı bir zayıflık. Adı ise mahallenin taktığı şekliyle Kuru Kız. Ayfer Tunç’un Can Yayınları’ndan çıkan son romanıyla aynı adı taşıyan. Edebiyatın kadın karakterler galerisine benzersizliğiyle damga vuracak bir kadın.  

Daha ilk sayfalarda, Anadolu’nun küçük bir şehrinden kalkıp gittiği ‘dünyanın sonundaki şehir’ olarak bilinen Ushuaia’dan sesleniyor bize. Ushuaia, Arjantin’in Tierra Del Fiego-Ateş Toprakları eyaletinin başkenti. İyi de kim bu kız, orada ne işi var?  

Yoksul bir mahallede babası ve erkek kardeşiyle yaşıyor. Annesini küçük yaşta kaybettikten sonra evin bütün sorumluluğunu o üstlenmiş. Okulu lise yıllarında bırakmış. Elektrikçi olan babası bir kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkûm oluyor. Annenin ölümünden sonra bütün neşesi kaybolan eve karanlık gibi çöküyor. Erkek kardeş bencil mi bencil. Ama işte kardeş. Kıyamıyor kardeşine Kuru Kız. Bütün hayatını babasına ve ona vakfediyor. Kendisine ait küçük bir dünyası var, ‘bilgi’den beslenen. İnternetin sağladığı olanaklarla, her türlü bilgiyi büyük bir açlıkla katıyor dünyasına. Ama asıl merakı, zevki ‘seyahat’ videoları, yayınları; dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, şehirler. Bir gün oralara gidebilme ihtimalini seviyor, her birini deli gibi merak ediyor.  

Tek bir yakın arkadaşı bile yok. En samimi olduğu varlık ‘ona özel’, geleneksel inanışın dışında kalan Tanrı’sı. En yakın arkadaşı, dert ortağı. Zihninin Tanrı’sı. Ona sık sık ‘iyilik’ kavramını sorgulatan mahallenin dedikoducu insanlarıyla sınırlı dünyası. Ki onlar fiziksel farklılıkları nedeniyle küçümsedikleri Kuru Kız’ı akılca da durgun buluyorlar. Oysa hayli zeki bir kadın karşılarındaki. Kendini bu samimiyetsiz güruhun verebileceği zararlardan korumak, ön sıralarda oturup dikkat çekmemek adına ‘akılca durgun’u oynuyor başarıyla. Böylelikle fazla üstüne gelemiyorlar.  

36 yaşında kaybettiği annesinin ölümünü 50’sinde babasınınki, 37’sinde kardeşininki izliyor. Sonunda bir başına kalıyor hayatta. Durgun (!) aklını istismar etmek isteyen mahalleli evine el koymak için elinden geleni yapıyor. Sessizce dinliyor onları. Kötülük akadursun hayatında o ‘bilgi’nin verdiği güçle, 40’ına yaklaşmış bir kadın olarak hayatını inşa etmeye başlıyor. Ve sonunda bütün mahalleliye ters köşe yaparak o çok merak ettiği dünyanın sonundaki şehre, Ushuaia’ya gitmeyi başarıyor. 

Hayatı tersten yaşamak 

Hayatsız kalmış hayatları, kendisininki de dahil, uzun yıllar izleyen bir kadının hayatına hayat katışının kreşendolarla ilerleyen hikâyesi “Kuru Kız”. Zaman zaman kürdilihicazkâr zaman zaman nihavent. Olumsuz bir beden algısına sahip olması için hazır olan zemine kafa tutan, onu avantaja çevirebilen bir kadının hikayesi. Kardeşinin ölüm haberini aldığı nalburdan ‘kese kâğıdı’ rengindeki boya tenekeleriyle çıkıp evinin salonunu boyayarak kendini rehabilite ettikten sonra hastaneye giden bir kadının. Yalnızlıktan ödü kopmayan dayanıklı bir kadının hikâyesi. Hayatı tersten yaşama arzusuyla dünyanın sonuna gidebilmeyi göze alan güçlü bir kadının.  

Edebiyatın kadın karakterler galerisine çok farklı yepyeni bir üye Kuru Kız. Madam Bovary, Maria Puder, Tante Rosa, Feride, Jane Eyre, Mrs. Dalloway, Aliye, Fosforlu Cevriye, Anna Karenina, Hermione, Aysel, Günsel, Madam Defarge odasını çoktan hazırlamıştır Kuru Kız’ın. Sakız gibi çarşaflarda, edebiyattaki zorlu görevini başarıyla tamamlamanın rahatlığıyla derin bir uyku çekecektir Kuru Kız. Sonra da onlara Ushuaia’yı anlatacaktır. Gelsin Türk kahveleri, sütlü çaylar…  

Edebiyat okuru içinse hayata bağlanma konusunda çok güçlü bir rol model. Kadının Adı Yok’ların ülkesinde doğup büyüyen kadınların ondan öğreneceği çok şey var. Has edebiyat tutkunlarına bir bahar dalı.  

Ayfer Tunç’a gelince. Kaleminde deniz derya, edebî bereket, zarafet, büyük yazarlara özgü feraset, muazzam bir dil işçiliği. Türk edebiyatına verilmiş bir hediye.  

“Kuru Kız”ı okumanızı çok isterim. 

İyi pazarlar. 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp