Top
Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

06/08/2013

Hastaneler doldu taştı

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) sağlık ekonomisi ile ilgili önemli bir rapor yayınladı. Raporda ülkelerin 2060’a kadar sağlıklı bir toplum yapısı için ne kadar harcama yapmaları gerektiği konusu ele alınıyor. Yapılan hesaplamaya göre gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre, şu an Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6’sı kadar gerçekleşen sağlık harcamaları, 2060’da yüzde 9.5’e yükselecek. Eğer sağlık harcamaları kontrolü politikalarından vazgeçilirse, bu rakam yüzde 14’e yükselecek ve bu da birçok ülke için sürdürülemez ekonomik sonuçlar doğuracak.
Ülkemizde son 10 yıldır uygulanan politikalarla, sağlık hizmetlerinin kapsamının genişletilmesi ve toplumun tüm kesimlerinin sağlık hizmetinden yararlanması hedefleniyor. Bu kapsam genişlemesi, sağlık harcamalarının ciddi şekilde artışını da beraberinde getiriyor.
SGK’nın son verilerine göre, devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelere vatandaşın 2009’da 245 milyon 720 bin olan müracaat sayısı, 2012 sonu itibariyle 392 milyon 250 bin rakamına ulaşmış. Yani sadece son üç yılda hastanelere sağlık hizmeti başvuru sayısında yüzde 60’lık artış yaşanmış.


Rakamlar nereye koşuyor?
2009’da da hastanelere müracaat çerçevesinde rakamlandırılan tedavi harcaması tutarı da 15.5 milyar TL’den 2012 sonu itibariyle 28.6 milyar TL’ye yükselmiş. Bu rakamlar SGK’nın sağlık harcamalarında ne kadar ciddi bir artış olduğunu gösteriyor.
SGK’nın sağlık harcamalarının, özellikle Genel Sağlık Sigortası’nın 1 Ocak 2012’den bu yana tüm nüfusu içine alacak şekilde devreye girmesiyle daha da artacağını söylemek mümkün. Hal böyle olunca, OECD’nin raporunda da belirtildiği gibi Türkiye de, bu artışlardan genel ekonomik denge içerisinde olumsuz olarak etkilenmemek için bir takım tedbirlere başvurmak durumunda kalabilir. Nitekim, ilaçta katkı paylarının artması, muayenelerde hastadan alınan paranın yükselmesi gibi önlemler zaten alınmaya başlanmıştı.

İlaçtaki faturaya sert fren

Sağlık harcamaları ülkemizde tedavi boyutuyla artış göstermesine karşın, ilaç harcamalarında kontrolün arttığı görülüyor. İlaç fiyatları üzerinde yapılan sıkı kontrol ilaç harcamalarının gerilemesine neden oluyor. Bu da, Türkiye’de sağlık harcamalarındaki artışın “ilaç harcamaları” boyutuyla denetim altına alındığını gösteriyor.
Ayrıca SGK’nın “Medula” adı verilen sağlık takip sistemini kullanmasıyla, ilaçta suiistimallerin önüne geçilmeye başlanarak, bu harcamaların frenlenmesi mümkün oluyor.  Diğer yandan SGK’nın ilaç takip sistemini, akılcı ilaç kullanımı gibi uygulamalarını hayata geçirmiş olması da önemli sayılabilecek kontrol mekanizmaları arasında.
SGK verilerine göre, reçete sayısının 2012’de düştüğü görülüyor. 2009’da 327 milyon, 2011’de 340 milyon civarında olan reçete adedi 2012’de 336 milyon rakamına gerilemiş.
2009’da, reçetelere SGK tarafından ödenen rakam 16 milyar TL iken, 2012’de bu rakam 13.8 milyar TL’ye düştü. Yine reçete başına düşen tutarın son yıllarda gerilediği görülüyor. 2009 yılında reçete başına tutar yaklaşık 49 TL iken, bu rakam 2012 yılında 41,26 TL’ye gerilemiş.

OECD Raporu: Türkiye daha çok harcayacak

Türkiye ile benzer gelişim düzeylerine sahip BRICS (Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin-Güney Afrika) ülkeleri, sağlık harcamalarının bugün bulunduğu düşük düzeyden çok daha hızlı şekilde artması bekleniyor. Bugün sağlık harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içerisindeki payının yüzde 2.5 olduğu bu ülkelerde, bu oranın iyi senaryoya göre yüzde 5.3’e, kötü senaryoya göre ise yüzde 9.8’e yükseleceği OECD Raporunda ifade ediliyor.
Raporda özellikle demografik durum nedeniyle Kore, Türkiye, Şili ve Meksika’da sağlık harcamalarının dünyanın diğer ülkelerine göre çok daha hızlı artacağı belirtiliyor. Norveç, Amerika ve İngiltere’de ise önümüzdeki 50 yıl içerisinde ortalamanın çok daha altında bir artış bekleniyor.

Sosyal yardımlar
Rapora göre, sosyal hizmetler içerisinde önemli bir pay tutan uzun dönemli bakım hizmetlerinde de artışlar görülecek. Ülkemizde de sosyal hizmetlerin ev odaklı düşünülmeye başlandığı, daha fazla sayıda kişiye sosyal hizmet ve sosyal yardım sağlanması eğiliminin artış gösterdiği görülüyor.
OECD, sosyal yardım ve hizmetlerin tüm ülkelerde artacağını söylüyor. Bugün özellikle gelişmiş ülkelerde uzun dönemli bakım hizmetlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içerisindeki yüzde 0.8’lik payının 2060’da yüzde 1.6’ya yükseleceği, yani iki katına çıkacağı öngörülüyor.
Dolayısıyla hükümetlerin de, bundan sonraki dönemlerde önemli mesailerini sosyal güvenlik, sosyal hizmet ve sosyal yardım konularına ayıracağı ve bu konular üzerinden politikalar üreteceği görülüyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp