Top
19/01/2023

CENNET MAHALLESİ’NDE BİR SHAKIRA

Dedim ya, gezegenlerden midir, pandeminin neticelerinden midir nedir tuhaf olaylar yaşanıyor her gün.

Artık şaşırmayacağım olan bitene dediğim her seferinde, hayretten açık kalan ağzımı kapatmaya çalışırken buluyorum bir şekilde. Bakıyorum da hayat ne kadar rutinmiş bizim çocukluğumuzda- gençliğimizde, olması gerektiği gibi akıyormuş düzen, kendi çizgisinde. Şimdi öyle mi, hep bir dürtme hep bir müdahale! Herkes bir şaşkın sanki, canlı bomba gibi dolaşıyor etrafta, düşünüyor kime sarsam diye acaba!

İşte Cennet Mahallesi’nden geliyor bu haftaki ilk konu! Yalnız buradakinden değil Amerika’daki Cennet Mahallesi’nden!

Latin şarkıcı Shakira ile futbolcu eşi Gerard Pique arasındaki evlilik geçtiğimiz günlerde bitti ama taraflar arasındaki hırs- öfke- intikam henüz bitmedi. Geçtiğimiz hafta yaşananlar ise yok artık dedirtti. Shakira’nın eski eşine gönderme’li şarkısı, karşı tarafın gecikmeden gelen cevabı, şarkıda geçen markaların savaşı, Sulukule muhabbetlerinin aynısıydı. Boşanma sebebi, Pique’nin karısını aldatmasıydı. Yalnız o değil de, Shakira’nın bile aldatıldığı bu hayat bize ne yapmazdı!

İşte kocasını başka bir kadınla basan Shakira, iki çocuğa rağmen bu evliliği sonlandırdı. Kariyerinin en parlak döneminde, sırf kocasını yalnız bırakmamak için ülke değiştiren, ailesi için mesleğini geri plana iten Shakira’ya sadece boşanmak yetmemiş, bu acıyı çektiren eşinin de canını yakmak istemiş. Hem de en iyi bildiği yol ile şarkı sözleriyle; “Yedeğim olduğu varsayılan kişiyle sana iyi şanslar dilerim/ Sana ne olduğunu bilmiyorum bile/ O kadar tuhafsın ki seni tanıyamıyorum bile/ Ben iki tane 22’lik kıza değerim/ Bir Ferrari’yi bir Twingo ile takas ettin/Bir Rolex’i bir Casio ile takas ettin/"

Kendisine yapılan bu göndermeye karşı Gerard Pique karşı atakta bulunarak şarkıda atıfta bulunulan saat firması Casio ile sponsorluk anlaşmasına vardığını açıkladı ve; “Bu saat, ömürlüktür!” diyerek ortalığı karıştırdı.

Biz en son bu tarz göndermeli şarkıya; “Kalbimi kapatmışım sen gibilere/ Sen de kendin gibi bir şerefsize aç!” diyen Demet Akalın’da rastlamıştık. Bu şarkı, Shakira’nın da duygularına tercüman sanki! Hırsını bir türlü atamayan Shakira, son olarak da kayınvalidesinin evine bakan balkonuna büyük bir cadı figürü yerleştirmiş. Bunu duyan hayranları da  gerçekliğini görmek için akın akın cadıyı görmeye gitmiş!

Boşanma davasının sonuçlanmasından hemen sonra; “Acılarımız çok taze olsa da biliyorum ki zamanın bir cerrah gibi yaraları saran elleri var" diyen o mağdur ama mağrur kadının şimdi de; "Casio'yu Rolex’e tercih ettin!" diyerek şarkı söylemesi, aldatmanın kolay kolay hazmedilemeyeceğinin göstergesi! Bu kadar ünlü, bu kadar güzel bir kadının böyle atar-giderlere tenezzül etmesi üzücü. Aile içinde kalması gerekenler orada kalmalı, içinle dışın yansa da alnın açık, omuzların dik durmalı!

Ya bir kendine gel, sen Shakira'sın! kendine gel! Aldatan ayıbıyla kalsın, o utansın!

Hey heyyy, kiminin ölen sevdiği için bile yıllar boyunca taşıdığı, kiminin de yanı başındaki için bir ay taşıyamadığı, eskilerin asil, şimdilerin ezik duygusu sadakatsizlik! İki kaçamak arasındaki zaman dilimidir. Sadakat, bir duygu değil tercihtir!

‘İnkara dönüşmenin eşiğinde, aşkın ikrarıdır sadakat!’

Ve bir insanın kaderi, sevdiğinin ihaneti ile sevmediğinin sadakati arasında çizilir!

…………………………………*……………………………………………

Sarmaşdolaş;

Ta-ta-ta-taaaammmm!

Şimdi size tüm zamanların her şeye en iyi gelen ilacını ve özelliklerini açıklıyorum!

Farmakolojik özellikleri: Özlem giderici, ruh iyileştirici mutlu edici bir aktivitedir. Metabolizmada etkileri anında görülür. Gözyaşını durdurur, acıyı unutturur.

Endikasyonları: Özlem, kavuşma, ayrılma, aşk, üzüntü, sevinç, sakinleştirme durumlarında kullanılabilir.

Kontrendikasyonları: Herkesle yapılmamalıdır. Sert şekilde olmaması, duygu katılması tavsiye olunur.

Kullanım şekli ve dozu: Kişinin kendini kötü hissettiği anda, yalnızlık duygusu ağır bastığında İki kol ve tüm yüreği ortaya koyarak yapılır. Bu esnada gözlerin kapalı olması, olumsuz endikasyonları daha hızlı azaltır. İhtiyaca göre kullanım dozu arttırılabilir. Hamileler de kullanabilir.

Yan etkileri: Şu ana kadar yapılan test ve araştırmalarda herhangi bir yan etki görülmemiştir. Sık kullanım halinde öpücüğe yol açtığı gözlemlenmiştir.

Eveeeetttt! Tüm zamanların, herkese, her şeye, her daim en iyi gelen ilacı; SARILMAK!

Şimdi siz az önce yazdığım prospektüsten yola çıkarak espri yaptığım sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz!

Çünkü sarılmak konusu, kocaman bir bilimsel gerçeğe dayanıyor, sırtını önemli bir hormona dayıyor; Kucaklaşma hormonu olarak da bilinen Oksitosin Hormonu’na!

Bu hormon salgılandığında stres hormonu seviyesi azalıyor, korku hissimiz baskılanıyor ve kan basıncımız düşüyor. Tüm bunlar da daha mutlu hissetmemizi sağlıyor. Üstelik sarılmanın gücü, bununla da kalmıyor; Sarılmanın bağışıklık sistemimiz üzerinde de büyük etkisi olduğu biliniyor. Yapılan bir deneysel araştırmada 406 sağlıklı kişiye soğuk algınlığı virüsü veriliyor ve ardından sarılma sıklığına bağlı olarak hastalığın seyri inceleniyor. Çalışma sonucunda sık sarılan bireylerde hastalık belirtilerinin daha az olduğu ve hasta olurlarsa da daha kolay atlattıkları fark ediliyor. Yani aslında sarılmak, şifa kaynağı değil şifanın ta kendisi oluyor!

‘Kelimeleri gereksiz kılan sevgi gösterisi’ denebilir Sarılmak eylemi için! Güven tatmini, sahiplenme içgüdüsü! Kimine göre en iyi masaj, kimine de en iyi mesaj! Şöyle bir sarılacaksın, dayayacaksın başını omzuna. Gözlerini de mutlaka kapatacaksın. Sarılınca gözlerini kapatmayanlardan da uzak duracaksın. Kokusuna bürüneceksin sarılınca, tam kılan işte o kokudur!

Ve dediği gibi şairin; “Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Sağ tarafta kalp yoktur, orası hep boştur. Sarılınca sağ yanını, onun kalbi doldurur!”

İşte sarılmayı hatırlatmak ve bize kazandırdıklarını anlatmak için 1986 yılından beri 21 Ocak günü ‘Dünya Sarılma Günü’  olarak kutlanıyor. Tek bir gün sarılmak değil elbet önemli olan, günde bazen 4-5 bazen de daha fazla sarılmak, hem ruh hem beden sağlığına iyi geliyormuş dediklerine göre!

O zaman Sarılma Gününüzü kutlamak düşer bana da burada!

Herkesin sımsıkı sarılmak istediği birileri vardır illa; Kiminin boynuna kiminin boğazına! :)

…………………………………………*……………………………………….

Aklın Şifahane’si;

2009 yılında çekilen ‘ Agora’ filmini izlediniz mi bilmem ama ben izleyince çok etkilenmiştim. 900.000 el yazmasıyla Antikçağın en büyük eserlerine sahip İskenderiye Kütüphanesi’ni ve yanışını anlatıyordu film. En büyük Pagan ibadethanesi sayılıyormuş bu kütüphane. 6 yüzyıl boyunca büyüyen, gelişen İskenderiye Kütüphanesi, antik dünyanın en önemli bilgi deposuymuş. Ancak bu büyük ve tarihe kucak açarak analık yapan kütüphane, çıkan yangında 6 gün boyunca yanarak kül olmuş!

İçim yanmıştı filmi izlerken! Onlarca eser kül olurken tarihin bir döneminin geri dönülemez şekilde yok olduğunu görmek! İbadethane denmesi de boşuna değil kütüphane için; Yüksek tavanları, koyu renk ambiansı ve derin sessizliği ile gerçekten ibadethaneye benzemiyor mu sizce de? O saygın sessizliğiyle yılların, yüzyılların bilgisiyle insana kendinden çok daha büyük çok daha yüce bir şeyin ortasında olduğunu hissettiriyor.

Çok hoşuma giden bir şey okumuştum; Kütüphane kelimesindeki h harfinin bu güne kadar düşmemesinin sebebi çok az kitap okumamız! Bakın pastahane, hastahane günümüze pastane ve hastane olarak gelmiş, yerleşmiş. Yemeğe düşkünlüğümüz, savaşa yatkınlığımız o kelimeleri çok kullandırmış. Çok kullanmaktan h harfi aşınmış ve düşmüş olsa gerek. Oysa az kitap okuyup, girip çıkmadığımızdan kütüphaneye, kelime hala aynı vaziyette, h harfi duruyor yerinde.

İşte kütüphane konusundaki hassas yanım ve kültür kokan girizgahımla asıl konuya, son zamanlarda beni en mutlu eden açılışa getiriyorum konuyu. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın da sayılı kütüphanelerinden biri olan İstanbul Rami Kütüphanesi’ni, Sayın Cumhurbaşkanımız ve eşinin teşrifleriyle hizmete açtı!

250 yıllık Rami Kışlası’nın renovasyon ve restorasyon çalışmalarıyla kütüphaneye dönüştürülmesi yaklaşık 8 sene sürdü. İçinde dijital kütüphane, yetişkin kütüphanesi, çocuk kütüphanesi ve gençlik kütüphanesinin de ayrıca yer alacağı kütüphanenin yaklaşık 10 milyon kitap kapasitesine sahip olacağı belirtiliyor. Yaşayan kütüphane kapsamında hizmete açılan kütüphanenin, 24 saat hizmet vermesi bekleniyor.

Rami Kütüphanesi, 5.000 levha ile 120.000 nadir matbu esere de ev sahipliği yapacakmış. İçinde el yazması eserler portal’ına erişime imkan tanıyan bir okuma salonu ve farklı temalarda sergilere ev sahipliği yapacak olan bir sergi salonu da bulunacakmış. Bana en ilginç gelen ise dünya standartlarında bir kitap şifahanesinin de bulunması!

Toptan gıda hali olarak kullanılan, minibüslerin korna sesleri ile mezbelelik haline gelmiş bir yapının, bu dönemli önemli bir binaya, bilgi ibadethanesine dönüşmesi çok kıymetli! Çünkü kitaplar, zamanın büyük denizlerinde dikilmiş deniz fenerleri! Kitaplıklar ise, ruhun tedavi yerleri!

Vatana millete hayırlı olsun!

……………………………*……………………………………

HAFTANIN EN’LERİ;

Haftanın Yarışması; Milli reality show’umuz, popüler sporumuz ‘Survivor’! Gene renkli görüntülerle başladı. Yarışmacı kadrosunda Berdan Mardini ile Yusuf Güney’i görünce, ‘O ses Türkiye’yi adada çekiyorlar sandım bir an! Sporcu çoğunluğun içinde şarkıcı azınlığı, gör bendeki şaşkınlığı! Böyle kibar kibar başladılar da yarışmaya, 1 haftaya kalmaz bir avuç pirinç için birbirlerini yiyecekler valla!

Ünlüler& Fenomenler& Gönüllüler! Koşun- Zıplayın- Savaşın! Bol kavga ve dedikodu ile de harmanlayın- kazanın!

Haftanın Şoku; Hollywood’u sarstı! Bir belgesel programına konuk olan ünlü yıldız Julia Roberts, gizli bir aile sırrının ortaya çıkışıyla hayatının şokunu yaşadı! Köklerini bulmak isimli programa katılan 55 yaşındaki oyuncu programda, büyük büyük büyükannesi Rhoda Suttle Roberts’ın kocası Willis Roberts’ın ölümünden sonra evli bir adamla ilişkisi olduğu için büyükbabasının ondan dünyaya geldiğini, aslında bir Roberts olmadığını öğrendi! Valla bu hikayeden güzel bir film senaryosu çıkar, başrol oynayacak kadın oyuncu da işte belli!

Haftanın Eseri; Sivas'ta yaşayan demir doğrama ustası İbrahim Doğan’ın, hurda ve metal malzemeleri bir araya getirerek yaptığı, hareket eden, kükreyen ve ağzından alev püskürten ejderha heykeli! Demirci ustasının herhangi bir eğitim almadan, böyle sanatsal bir eser meydana getirmesi takdire şayan! Geçen hafta piyana çalan kurye, bu hafta ejderhaya fısıldayan usta bilge! Sanat senin içinde eyyy Türkiye!

Haftanın İnşası; Rize’nin Ardeşen ilçesinde yapıldı! Kumanda ile 360 derece döndürülebilen yapılan ev, 2 katlı, 40 ton ağırlığında ve manzarası güneşe göre ayarlanıyor! Mevlana gibi dönen evin ne işe yaradığını çözemedim ama aklıma her daim yüzünü güneşe dönen ayçiçekleri geldi, ne yalan söyleyeyim !

Haftanın Teşviki; Japonya’da açıklandı! Nüfusu hızla azalan Japonya’da çalışan kesimin Tokyo gibi büyük şehirlerde aşırı yoğunlaşması üzerine hükümet, önlem olarak kırsal bölgelere taşınmayı kabul edenlere çocuk başına 1 milyon yen (yaklaşık 7,700 dolar) vermeyi vadediyor.

CANSEN ERDOĞAN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları