Top
Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

28/12/2012

BiR METE SÖZER FiLMi: ‘KAYIP’

Soner Yalçın’ın tahliye edildiği akşam Mete Sözer’in yazıp yönettiği, Özge Özpirinççi ve Eşref Kolçak’ın oynadığı kısa film ‘Kayıp’ı izledim. Hayattaki kayıpları ve Soner Yalçın’ın 2 senelik kaybını düşünerek

Maçka Küçükçiftlik Park’ta toplandık, Mete Sözer’in kısa filmi ‘Kayıp’ı izlemek üzere. Özge Özpirinççi-Engin Altan Düzyatan, Bade İşçil, Memet Ali Alabora-Pınar Öğün, Eşref-Harun Kolçak, İsmail Acar ve daha birçok isim.Mete Sözer’i Cosmopolitan’da kadın-erkek ilişkileri üzerine yazdığı yazılarla tanıyor olabilirsiniz. Kendisi aslında yüksek mimar ama çok yönlü kişiliği onu son yıllarda sinemaya yönlendirdi. Benim diyen yönetmenden ve oyuncudan daha çok bilgili film konusunda ve aslında daha birçok konuda. Onu tanıyanlar ne kadar özel biri olduğunu biliyor. Zaten bu kadar kişiyi yılbaşı öncesi Maçka Küçükçiftlik’te toplamak da herkesin harcı değil, büyük başarı.Mete Sözer’in kısa filminin adı, ‘Kayıp’. Kendi yazıp yönettiği film, Norman Cousins’ın “Hayattaki en büyük kayıp, ölüm değildir. En büyük kayıp, yaşarken içimizde ölendir” sözüyle başlıyor.Başrolde Özge Özpirinççi var. Önce filmin hazırlık sürecinden kesitler izliyoruz. Özpirinççi’yi yaşlandırmak için hazırlanan özel maskenin ne güçlüklerle yapıldığına şahit oluyoruz. Bu anı görüntüleyen Mete Sözer’in ve Engin Altan Düzyatan’ın konuşmalarına da tanıklık ediyoruz. Özpirinççi, bir kadının farklı yaşlarını hakkını vererek oynamış. Filmin jönüyse efsane isim Eşref Kolçak. Boşuna efsane olmadığı bu filmde bir kez daha belli oluyor.Filmin konusunu anlatıp etkisini bozmayacağım. Tek söyleyecebileceğim şey, tüyleriniz diken diken izliyorsunuz. Bu filmden de anlaşıldığı gibi Mete Sözer’in adını daha çok duyacaksınız. Sinemayla ilgiliyseniz, şimdiden adını bir yere yazın ve YouTube’dan ‘Kayıp’ın fragmanlarını izleyin. Bana hak vereceksiniz.

iYi ŞEYLER DE OLUYOR!

Perşembe günü hepimiz bir habere kilitlendik: Soner Yalçın tahliye edildi. Kiminle bu konuyu konuşsam tepki aynıydı: ‘Günün en güzel haberi’. ‘Neyse ki, iyi şeyler de oluyor!’ minvalinde konuşmalar gerçekleşti. Herkes Soner Yalçın’ın tahliye edilmesine sevindi, düşmanları bile. Nedeni basit, kimse 2 yıl boyunca suçu kanıtlanmadan hapiste kalmamalı. Ben de herkes gibi Soner Yalçın’ın tahliyesine sevindim. Sevinirken de şaşırdım.Tuhaf olan bir şey var, Soner Yalçın’ın tahliyesi sanki Yalçın’a yılbaşında Milli Piyango’dan büyük ikramiye çıkmış gibi coşkuyla karşılandı. Yılın en güzel haberi ilan edildi. Herkese bu ülkede iyi şeyler de oluyor hissi verdi. Soner Yalçın’ın 12 yaşındaki oğlu Aren, “Babamı çok özledim, bana yeni yıl hediyesi oldu” dedi. 12 yaşındaki bir çocuk tam olarak neyle suçlandığı belli olmayan babasını görmeyi hediye olarak kabul etti. Bırakın Aren’i, Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit bile “2012’nin son günlerinde yeni yıl için mutlu bir müjde” dedi Yalçın’ın tahliyesi için.Soner Yalçın’ın hayatından çalınan 2 sene bir çırpıda unutuldu gitti. Kimbilir Soner Yalçın, ailesi, arkadaşları ve kız arkadaşı bu 2 seneyi nasıl geçirdi? Artık “Neyse canım,     2 sene de bir şey değil, çıktı ya, buna da şükür!” der hale geldik. Suçu kanıtlanmadan haksız yere 2 sene hapis yatan bir kişi hapisten çıktığı için “İyi şeyler de oluyor” diyoruz. Ne diyeyim halimize, geçmiş olsun hepimize, en çok da Soner Yalçın’a ve sevenlerine!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp