Geçenlerde okudum, bir Türk turizm acentesinin yaptığı araştırmada tatilcilerin en mutlu döndüğü ülke Tayland olmuş.Şaşırıyor muyum? Hayır.Benim de kendimi en mutlu ve huzurlu hissettiğim yer.Dünyanın en mutlu insanları kesinlikle Taylandlılar olmalı.Yüzleri sürekli gülüyor, kavga ederken bile.Onlar ne içiyorsa ben de ondan istiyorum diyecek hale geliyorsunuz bir süre sonra.Tabii bunda esneme hareketleriyle yapılan Tayland masajlarının da payı var sanırım.Malum her köşe başında bedava sayılacak fiyatlara masaj yaptırabiliyorsunuz.Aslında Bangkok’ta da, aynı İstanbul’da olduğu gibi korkunç bir trafik sorunu var.Ama yine de herkes sinirleri alınmış gibi, sakin ve anlayışlı.Aynı bizim gibi!
Boğaz Köprüsü mücevher olur mu?Bangkok’un Gemopolis adlı bir bölgesi var.Fabrikalar yan yana dizilmiş.Birçok önemli mücevher markasının üretimi burada yapılıyor.Pandora da bunlardan biri.33 yıllık bir Danimarka markası ama yıllardır üretimini Gemopolis’te yapıyor. Fabrikadaki çalışma şartlarını görünce şaşırmamak elde değil.Önce çalışanların mutluluğunu sağlayarak başlıyorlar işe.Çalışanların özel bir radyo ve televizyon kanalı bile var.Bir yandan Murano camlarından özel uğurlar yapıp, bir yandan bir TV dizisinde rol kapabiliyorsunuz mesela.Sosyal sorumluluk konusunda da iddialılar.Her ülkede farklı derneklerle çalışıyorlar. Türkiye’de Aile İçi Şiddete Son ile çalışmayı tercih etmişler.Markanın özelliği ‘charm’ dedikleri uğur bilezikleri.Türkiye’de en çok nazar boncuğu, melek ve kalp satıyor, Türkiye müdürü Anne Kolle’den öğreniyoruz.COO John Murphy’yle tanışınca hemen soruyoruz, koleksiyona Türkiye’ye özel uğurlar eklenecek mi diye.Soruya soruyla karşılık veriyor, sizce ne eklenmeli diyor.Galata Kulesi’nden Boğaz Köprüsü’ne İstanbul’un simgelerini sayıyoruz.Say say bitmiyor, John Murphy can kulağıyla dinliyor.Bakarsınız, yakında İstanbul’un simgeleri de uğur bileziklerine eklenir.
Bize de lazım: Skytrain Taylandlılar trafiğe çözüm bulmuş: Skytrain, havada giden metro.Hem etrafı seyrederek hem de en hızlı şekilde gideceğiniz yere varıyorsunuz.Skytrain İstanbul’a da çok yakışır. Hayal ettiğimiz uçan arabalar yerine bile geçebilir.Bangkok’ta yine İstanbul’a yakışacak bir de tekne seferleri var.İyi otel ve restoranların çoğu Chao Phraya nehri kenarında, nehir suları leş gibi, ama yine de bu manzara onlar için bizim Boğaz kadar değerli.Ayrıca nehir şehri iki tarafa böldüğü için, ulaşımda da önemli bir rol oynuyor.Neredeyse her otelden ya da restorandan minik teknelerle vızır vızır her yere gitmek mümkün.Tamam, Boğaz’dan gemiler de geçiyor, trafik daha yoğun, ama yine de İstanbul ulaşımını rahatlatmak için daha fazla kullanılamaz mı dedirtiyor bu manzara.
AVM’siz alışverişTürkiye’den gelenler genelde hemen kendini Bangkok’un AVM’lerine atıyor.Tabii bünyeler alışmış İstanbul’dan, alışveriş merkezi görmeden yapamıyoruz.Oysa burada olup da İstanbul’da olmayan çok az şey var.Jim Thompson, bunlardan biri.Thompson ABD’den Tayland’a gelmiş, yerleşmiş ve ipekle kaşmir üretimine geçmiş.Kısa zamanda büyük bir marka olmuş.Bütün önemli alışveriş merkezlerinde mağazasına rastlıyorsunuz.İnanılmaz güzel şallar, şapkalar, yastık kılıfları, battaniyeler ve aksesuarlar yapıyor.Bir de Taylandlıların çok katlı, uygun fiyatlı mağazası Robinson dikkat çekiyor.Didik didik etmek gerekiyor, ama bizde yüksek fiyatlara satılan bir şeyi burada çok uygun fiyatlara bulmak mümkün.Pazarlık konusunda iddialıysanız, o zaman şehrin dört bir yanında düzenlenen gece pazarlarına da uğramakta fayda var.
Görmeden dönmemek gereken restoranSirocco, Bangkok’un en ünlü ve en yüksek restoranlarından.Zaten Sirocco’nun bulunduğu binaya (Le Bua otel, State Tower) Breeze/Sky Bar, Wolfgang Puck gibi şehrin en önemli restoranları toplanmış.Binanın girişinde güvenlik için arabaların sadece bagajını değil, motorunu da arıyorlar. 64’üncü katta terasa çıktığınızda kendinizi havalanıyor gibi hissediyorsunuz.Wagyu beef başta olmak üzere yemekler de başarılı.52. kattaki Sky Bar ise şehrin en popüler yerlerinden. Passionfruit martinileri meşhur.Bangkok’ta yeni yükselişte olan bir yer ise Thonburi’deki The Jam Factory.Daha aralık ayında açıldı.Eski bir fabrika ve depo restoran, sanat galerisi ve kitapçıya dönüştürüldü.Restoranın adı: Never Ending Summer. Hiç bitmeyen yaz.Tayland’da havanın şu anda 30 derecelerde olduğunu düşünürsek, yerinde bir isim.Endüstriyel bir ortamda iyi Tayland yemekleri için doğru seçim.
