Top
Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

22/12/2012

Bir aceminin türkü gecesi notları...

Yavuz Bingöl’ün Urban Bug Lounge’ta düzenlediği türkü gecesine katıldım. Sanatçıların ve gazetecilerin bir araya gelip başkalarını değil, kendilerini eğlendirdikleri gece, bakın nasıl geçti?

Çarşamba akşamı ‘Muhteşem Yüzyıl’ı izlemek üzere plan yaparken telefon çaldı, ‘Bu akşam Cihangir’de türkü gecesi var, gidelim mi?’ Kibarca reddetmeye çalıştım, bıktırana kadar sorular sordum. Sonra gazetecilik damarım tuttu, ‘Ne menem bir şeymiş bu türkü gecesi’ merakıyla kendimi yola koyulmuş buldum. Yolda söylenmeye devam ettim, ‘Bir gün önce Fazıl Say’ı dinliyordum, bir gece sonra kaderde Kardeş Türküler dinlemek varmış meğer’ diye.Türkü gecesi diye türkü bara gidiyoruz zannetmeyin. Cihangir’de Urban Bug Lounge’tayız. Masalar kurulmuş, içkiler söylenmiş, Urban Lounge küçük bir Maksim Gazinosu haline gelmiş. Ev sahibi Yavuz Bingöl. Tek tek masaları geziyor, herkesle ilgileniyor. Bingöl’ün keyfi yerinde, sonradan öğreniyoruz, meğer yeni kız arkadaşı da varmış aramızda, bkz. Öykü Gürman. Masada Tahir Özyurtseven, Zeynel Lüle, Ahmet Sever, Nebil Özgentürk, Ara Güler var. Sonra Ara Güler, ‘Sahne önü çok gürültülü olur’ deyip yer değiştiriyor. Ne kadar haklı olduğunu düşünürken aramıza Karadeniz fırtınası Volkan Konak katılıyor. Türkü dinlemiyor olabilirim ama “Neşet Ertaş’ın adını hiç duymadım” diyenlerden de değilim. Sabahat Akkiraz’dan Volkan Konak’a teşrif eden türkücüleri görür görmez tanıyorum. Bu da, magazinin gücü işte. Haklarında okuduklarım ve bildiklerim karşısında kendim de şaşırmıyor değilim.Aramızda popçular da varTürkü gecesinde popçular da var, Aşkın Nur Yengi, MFÖ’den Fuat Güner, Eda-Metin Özülkü. Efsane Moğollar’dan Cahit Berkay da aramızda. Oktay Kaynarca ve Ezgi Mola da meğer türkü okumaya meraklıymış. Derken rahmetli Kemal Sunal’ın eşi Gül ve güzel kızı Ezo geliyor. Güzelin hakkını güzele vermek lazım. Ezo neden oyunculuk yapmıyor, anlamış değilim. Hemen arkalarından Nurettin Hasman’ın fotoğrafçı kızı Merve geliyor. Ezo ve Merve ellerinden telefonlarını düşürmüyor. Etrafa bakınca öyle sıradan bir türkü gecesi olmadığı belli.Bu kadar yetenekli isim bir araya gelmiş, başta yorgun argın oturuyorlar. Uyku bastırmış, herkes esniyor. İçerisi dumanaltı. Şarkı söyleyen ve böyle sesi olan insanlar nasıl bu kadar çok sigara içer, hiç anlamıyorum.

‘No name’ler söylesinMasamızı paylaşan Volkan Konak’a kulak misafiri oluyorum, ‘No name’ler çıkıp da söyleyince daha güzel oluyor, biz bıktık artık sahneden’ diyor. O sırada anlıyorum, sahnedekiler henüz çiçeği burnunda türkücüler. Ben Volkan Konak’ı ilk Kuruçeşme trafiğini felç eden Arena konseriyle tanıdım. Yanlış anlamayın, konsere gitmedim, sadece yoldan geçiyordum ama bu kadar insanı bir araya getiriyorsa mutlaka bir nedeni vardır diye düşünüyorum. O yüzden de Volkan Konak’ı dinlemek çok isterdim. Ne yazık ki gecenin sonuna kadar dayanamadım. Zaten Volkan Konak da şarkı söylememiş, şiir okumuş.O saatte dinlediğim şiiri anlar mıydım, ondan da emin değilim.Beni en çok Kardeş Türküler’den Feryal Öney’le Vedat Yıldırım’ın performansı etkiledi. Söylemesi ayıp, ilk defa dinliyorum ve beğeniyorum. Fuat Güner ve Yavuz Bingöl önce ‘Adımız Miskindir Bizim’i söylüyor. Sonra ‘Ele Güne Karşı’da düet yapıyorlar, Metin Özülkü vokalde. Masada ise Aşkın Nur Yengi ve Eda Özülkü onlara eşlik ediyor. Herkes üstündeki rehaveti atmış durumda. İlerleyen saatler mi, müziğin gücü mü yoksa tutuk ve kontrollü bizlerin her zamanki gibi sonradan açılması mı neden, bilmiyorum. Eminim, hepsinin biraz etkisi var. Oturdukları masalarda gayet bezgin duran isimler sahneye çıkınca nasıl da devleşiyor. Başka bir şeye dönüşüyorlar.Tabii baştan kabul etmek lazım, star ışığı herkeste olmuyor. Çok iyi şarkı söylemekher zaman yetmiyor. Derken çaylar geliyor. Arkadan Berk ve Öykü’nün Öykü’sü sahneye çıkıyor, bu geceye özenle hazırlanmış, siyah dantel uzun bir elbise giyiyor. Diğer herkes kot-kazak ikilisinden şaşmamış.  Moğollar’dan Cahit Berkay en çok alkışı alanlardan. Kendinden geçerek çalıyor. Yeni Türkü’den tanıdığımız Derya Köroğlu heyecanla sahneye bekleniyor.

Bir daha gider miyim?Saat 02.00’ye doğru benim pilim bitiyor. Sanırım orada bulunanlar arasında bir tek benim pilim bitiyor. Hepsi geceyarısından sonra, pille kurulmuş oyuncaklar gibi enerji dolular.Öğrendiğime göre, Yavuz Bingöl türkü gecesini sık sık organize ediyor. Her seferinde farklı yerde toplanılıyor. Sanatçılar ve usta gazeteciler bir araya geliyor. ‘Usta gazeteciler benim gibi bir acemiyi bir daha davet ederlerse gider miyim?’ diye düşünüyorum. Giderim tabii, çünkü herkes en samimi haliyle eğleniyor bu ortamda.Ertesi gün The House Cafe’de türkü gecesini arkadaşlarıma anlatıyorum. Önyargılı olduğum için kendimi ayıplayarak. 4 yaşındaki Dere Bey Üren lafı yapıştırıyor, ‘Biz de jelibon gecesi yapalım, olur mu?’ Cevabım kısa ve net: “Olmaz mı!” 

Ayın hastalığı: Fomo

Bir şeyleri kaçırma paniğiyle her yere koşma hali artık bir hastalık sayılıyor. Hatta FOMO (fear of missing out) diye bir de adı var bu hastalığın. İşte ben ve eminim daha birçok kişi yılbaşı öncesi bu hastalığa yakalanmış durumdayız. Havayolu şirketleri gibi ‘overbooking’ yapıyoruz. Aynı saate 2-3 program birden koyuyoruz, biri iptal olursa diğerine gidiyoruz, iptal olan yoksa hepsine birden yetişiyoruz.Bu hafta dergilerin yılbaşı davetleriyle geçti. Şamdan’ın Armaggan’da düzenlediği davette Bülent Cankurt’tan zayıflama sırlarını dinledim. Vogue’un Lucca’da verdiği partide ise yine müthiş bir kalabalık vardı. Lucca benim diyen gece kulüplerinden daha iyi partilere ev sahipliği yapıyor son zamanlarda. Lucca bitti, bitecek diyenlere inat, giderek daha da iyi oluyor.Ajda bugün Kanyon’daPartiler son hızla devam ediyor. Özel partileri bırakalım da hepimizin davetli olduğu bir parti hatırlatmasıyla bitirelim, bu akşam Kanyon’da Ajda Pekkan konseri var. Ajda’yı daha önce hiç görmediğiniz bir yüzüyle göreceksiniz. Aynı şarkısındaki gibi ‘Bambaşka biri’. Konser saat 18.00’de başlıyor. Kaçırmayın derim.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp