İstanbul’un son zamanlarda en çok konuşulan mekanı Reşitpaşa’daki Amanda Bravo. Sadece öğle yemeği servisi vermesine ve rezervasyonsuz müşteri kabul etmemesine rağmen iyi yemek meraklıları tarafından çoktan keşfedildi

Açılalı henüz iki ay oldu. Ama şimdiden şehrin en çok konuşulan mekanı. Ünü kulaktan kulağa yayılıyor. Deneyenler yemeklerini anlata anlata bitiremiyor. Hiç ummadığınız isimler bu yemekler uğruna kendini Reşitpaşa’ya atıyor. Yer bulmak kolay değil. Rezervasyonsuz müşteri almıyorlar. Pazar hariç her gün 12.00-17.00 saatleri arasındaservis veriyorlar. 

Adı Amanda Bravo! Hatta Amanda Bravo isimli bir kadın kahraman da yaratmışlar. Ama isim mekanın ortaklarından Melis Korkud’dan geliyor. Uzun süredir restoran için yer arayışındalar. Sonunda, istedikleri gibi bir yer bulamayınca, catering işlerini yürüttükleri merkezde karar kılıyorlar restoran için. Melis de bu fikirlerine “Aman da bravo!” diyor, ortağı / şef İnanç Baykar da  “Tamam, ismi bulduk!”.

Semte taze bir soluk

Melis Korkud ve İnanç Baykar’ın birlikte kurdukları Prop Event adlı bir catering şirketleri var. Yemekte de serviste de son derece başarılılar. Uzun yıllar Mehmet Gürs’ün İstanbul Yiyecek İçecek şirketinde birlikte çalıştıktan sonra kendi şirketlerini kurmuşlar. Neyse ki şimdi catering hizmeti almadan da yemeklerinden deneyebilmek mümkün.

Yemek uğruna Reşitpaşa’ya gidilebileceğini ilk Dükkan kanıtladı. Daha sonra Mest ile Reşitpaşa yine yeme-içme meraklıların güzergahında kalmayı başardı. Ama uzun süredir Reşitpaşa’da bir yenilik yoktu. Amanda Bravo yeni bir soluk getirdi semte. İçeri girince kendinizi pekala New York ya da Londra’da hissedebileceğiniz bir manzara buluyorsunuz karşınızda. Her detay belli ki özenle seçilmiş. Bardaklardan tabaklara, çiçeklerden bisiklete her şeyi incelemek istiyorsunuz. Dışarısı yemyeşil bir koruya bakıyor, içeri doğru oturursanız açık mutfakta olan biteni izlemeniz mümkün. Mutfakta işler o kadar hızlı ilerliyor ve bütün ekip o kadar severek çalışıyor ki ağzınız açık seyrediyorsunuz onları.

Gurmeleri mest edecek

Sık sık değişen bir menü var. Öncelikleri malzemelerin mevsime uygun olması. Kinoa ve maşla birlikte gelen dana bonfile ve Hindistan cevizi sütlü basmati ile gelen zencefilli somon gibi çok beğenilen bazı yemekler ise kalıcı.

Sote Brüksel lahanası ve deveci armudu ile sunulan ızgara karidesle başlıyor, sonra zencefilli somonla devam ediyoruz. Finali kahveli dondurma ve praline ile tuzlu karamelli molten çikolata ve vanilyalı dondurmayla yapıyoruz.

Steak tartar ve guacamole, pekmezli dana ciğer ve elmalı tabbuleh, isli dana kaburga ve balkabaklı patates püresi, citrus pavlova gibi gurmeleri mest edecek seçenekler de var.   

Fiyatlar ilk bakışta kafelere oranla yüksek gelebilir ama kaliteye bakınca durum değişiyor. Boşuna herkes yemekleri bu kadar ballandıra ballandıra anlatmıyor.

Teşvikiye’nin yeni gözdesi

Atiye Sokak, Mim Kemal Öke Caddesi, Topağacı derken Nişantaşı’nın ekseni bir kez daha değişti. Şimdi yükselen yer, Ahmet Fetgari Sokak, eski adıyla Kalıpçı Sokak. Ela Cindoruk ve Nazan Pak’ın ECNP Galeri’sinden Gül Ağış’ın showroom’una kadar birçok marka bu sokağa taşındı.Sokaktaki hareket bununla da sınırlı değil, her gün yeni bir mekan açılıyor. Son zamanlarda Nişantaşı ahalisinin favorisi Sunday. Burası self servis bir kahveci aslında ama her saatte vitrindeymiş hissi veren koltukları da üst katı da tamamen dolu. Sunday’in biraz ilerisinde Ruha var. Ruha, Gaziantep mutfağından seçenekler sunuyor. Özellikle lahmacun ve şıllık tatlısında iddialılar.Ruha’ya yeni bir komşu geliyor: Grandma. Grandma hem bir kafe hem de bir pastane / fırın. Dekorasyonu çok başarılı. Son eksikleri tamamlanıyor. Birkaç gün içinde açılacak.Sokağın devamında Level Up ve çaprazında Own Coffee Company var. MOC’tan ve Sunday’den sonra sokağın üçüncü kahvecisi Own Coffee Company.Çok yakında tam karşısına semtin sevilen sağlıklı yemek yeri Doğaya Dönüş taşınacak.  Anlaşılan, bu yıl Ahmet Fetgari Sokak’ın adını daha sık duyacağız.