Top
Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

05/07/2014

Bir aceminin performans sanatıyla imtihanı

Performans sanatının öncülerinden Marina Abramovic. Lady Gaga, Jay Z gibi popüler isimlerle işbirliği yaptı. Şimdi de Londra’da “512 Saat” boyunca bir sanat galerisine kapandı. Bu sergiyi gidip görmemek olmazdı

Marina Abramovic, aylardır “512 Saat”e hazırlanıyor, özel bir diyet ve sporla. Dile kolay, 67 yaşında, 64 gün boyunca günde 8 saat ayakta duracak.

Bir sergi için Londra’ya gidilir mi? Gidilir. Kuyrukta saatlerce beklenir mi? Beklenir. İçeride başınıza ne geleceğini tam olarak bilmeden emin adımlarla ilerlenir mi? İlerlenir. Sergide de olsa, her elinizi tutanın peşinden gidilir mi? Gidilir. Gözünü kapat dediğinde, ikiletmeden söz dinlenir mi? Dinlenir. Hem de akıllı telefonunuzla vedalaşmak zorunda kalacağınızı bilseniz de... Hatta daha da ileri gidip telefonumu cebimde unutmuş gibi yapayım bari, belki fotoğraf çekerim denir mi? Denir. Her yerde “Fotoğraf çekmek yasak” yazısı olmasına rağmen.  “Gözlerini kapat, hiçbir şey yapmadan otur”Buraya gelirken baştan kabul ettim, ne derlerse onu yapacağım. Boşuna “Performans sanatının kraliçesi” demiyorlar Marina Abromovic için. Öyle bir duruşu var. Sıkıyorsa dediğini yapmayın. Bir tek fotoğraf konusunda sınırları zorlamaya kararlıyım, nasıl Marina Abramovic performanslarında vücudu ve zihni zorluyorsa... Ben de söz verdim sergiyi birlikte gezdiğim Ayşegül Dinçkök’e, yazısı için sergiden bir kare fotoğraf çekmeliyim.Daha salona adımımızı atar atmaz biri elimden tutup bir sandalyeye oturtuyor beni, “Gözlerini kapat” demekle de kalmıyor, bir de kulaklık tutuşturuyor elime. Ayşegül Dinçkök’ü ise bir platforma çıkartıyor, gözleri kapalı yanındakilerle el ele tutuşturuyor.Gözlerim kapalı düşünüyorum, geceden kalma olduğum bu kadar mı belli oluyor acaba? Niye ayakta benden yaşça büyük bu kadar çok kişi varken ben oturuyorum? Kulaklıkta ne müzik var acaba demeye kalmıyor, kulaklık zaten sessiz olan odada sesleri daha da kesiyor. Hiçbir şey görmeden, duymadan, yapmadan otur, öylece dur diyorlar. Bjaşkaları durabiliyor mu diye çaktırmadan bakıyorum. Duranlar da var, benim gibi etrafına bakınanlar da...Marina Abramovic ve ekibi ise ya gelip elinizden tutuyor ya da sırtınızı sıvazlıyor, şefkat gösteriyor. Eskiden el ele tutuşmak diye bir şey vardı diye düşünüyorum. Artık nasıl bir noktaya geldiysek, bir sanatçının gelip elimizi tutması ya da sırtımızı okşamasıyla avutuyoruz kendimizi.Bir yandan sanatçıyı bir popstar olarak görenler var, “Marina elimi tuttu, artık elimi yıkayamam” diyenler bile oluyor.Bir yandan da onu bir pop stardan çok, el veren bir güç olarak görenler var.Marina Abramovic, aylardır bu “512 Saat”e hazırlanıyor, özel bir diyet ve sporla. Dile kolay, 67 yaşında, 64 gün boyunca günde 8 saat bir galeride ayakta duracak. Bir tek tuvalete gitmesi serbest. İşte biz de tam o ana denk geliyoruz. Hemen arkasından çıkıp kapıda Marina’yla sohbet etme fırsatımız oluyor, hatta o noktada fotoğraf çekme ricamızı bile kıramıyor. Özetleyecek olursak Marina Abromovic her ne kadar sergide izleyicilere durun dese de sohbetinden anlıyoruz, kendisi de duramıyor.  Artık durabilmek de bir sanat sayılıyorİşte hayatın bizi getirdiği nokta bu, artık durabilmek de bir sanat sayılıyor.Bir performans sanatçısının sergisinde öylece dururken hem sanatçı hem de sanat eserinin ta kendisi oluyorsunuz aslında. Bir yandan “Böyle sanat mı olur?” diyenler var, bir yandan “Sanat deliliktir, sanatçı sizinle kafa buluyor” diyenler... “Artık Marina Abramovic kendini tekrarlıyor” diyenler... Galerinin önünde saatlerce kuyrukta bekleyenler...Alain de Botton, “Sanat anlayışı şahane bir manzara ya da sevimli bir bahçe tablosundan ibaret olanlar hayatın gerçeğinden kaçıyor maalesef. İzleyici, sanattan tüm hisleri, duyguları alabilmeli oysa. Tam bir denge olmalı” diyor “Terapi Niyetine Sanat” adlı kitabında.Onu bunu bırakın. Peki ama siz ne diyorsunuz?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp