Top
Belma Akçura

Belma Akçura

okur@milliyet.com.tr

03/02/2014

Luxemburg, Zetkin ve Qasım PKK’lı olursa...

Alman Marksist politika teorisyeni Rosa Luxemburg ve kadın hakları savunucusu sosyalist Alman politikacı Clara Zetkin’in devrimci hareket ve kadın hakları konusunda yeri ve önemli büyüktür...
1800’lerin ortasından, 1930’lara kadar sosyalist hareket içerisinde aktif rol oynayan, baskılar, hapisler ve sürgünlerle geçen iki hayat. Almanya’da halen bazı üniversitelerde eserleri ve öncü kimlikleriyle ‘ders’ olarak anlatılan iki kadın... Leyla Qasım ise Irak rejimine karşı, Kürt hareketinin sesini duyurmak amacıyla uçak kaçırarak 1974’de idam edilen Kerküklü bir direnişçi.   
Geçtiğimiz günlerde, Diyarbakır’da Dünya Kadınlar Günü etkinliğinde, üzerinde Rosa Luxemburg, Clara Zetkin ile Leyla Qasım ile Fransa’da öldürülen PKK’lı Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylamez’in fotoğraflarının yer aldığı ‘Rosalardan Sakinelere Sözünüz Sözümüz Yolunuz Yolumuzdur’ yazılı afişler ile ilgili yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Ancak, kararda Rosa Luxemburg, Clara Zetkin ve leyla Qasım’dan ‘PKK terör örgütü üyeleri’ diye söz edilmesi üzerine Milliyet haberi “Rosa Luxemburg PKK üyesi çıktı!” başlığıyla verdi.

Haberi anlamak mümkün değil
Söz konusu haberde ne Rosa Luxemburg ve Clara Zetkin’in ne de Leyla Qasım’ın kim olduklarına dair tek bir hatırlatma ifadesi bile yer almamakta. Haber öyle kurgulanmış ki; bir dönem tarihe mal olmuş Zetkin ve Lüxemburg ve Qasım’ın kim olduklarını savcı gibi bilmeyenlerin haberdeki ironiyi de anlamalarının imkânı yok. Haberde en azından bir iki cümleyle bu kadınların kimliklerine vurgu yapılabilirdi.

<strong>Necef, Kerbela ve Umre

Kültü
r ve Turizm Bakanlığı’nın 100 Alevi dedesini Necef, Kerbela ve umre seyahatine götürme kararı bazı Alevi derneklerince eleştirilince muhabirimiz Arif Balkan, Bakanlığın bu uygulamasını ‘asimilasyon’ olduğu iddiasıyla eleştiren derneklerle görüştü. 3 farklı Alevi dernek yöneticisinin görüşünü aldı.
Necef ve Kerbela Aleviler için kutsal mekânlar. Ancak gazete ve internet sayfasında çıkan haberde ‘Aleviler sadece umreye götürülecek’ algısı yaratılınca bazı okurlarımızdan tepkiler geldi. Çünkü olayın aslı Necef ve Kerbela’ya götürülecekler ama istedikleri takdirde umre de yapabilecekler.
Anlamı değiştiren kısaltma
Arif Balkan’ın haberinde bir sorun yok. Ancak sayfa editörü haberdeki ‘Necef ve Kerbela’yı çıkartarak sadece umre ifadesi kullanınca bazı okurlarımız habere tepki gösterdi. Bakanlığın Alevi dedelerini ‘umreye’ götürdüğü bilgisinin eksik olduğu, dolayısıyla gerçeği yansıtmadığı düşüncesinde...
Söz konusu kısaltmaları yaparken ‘zamanla yarış’ haliyle haberin bazen bütünü görmeyi engelliyor. Bu da ciddi maddi hatalara, haberin yanlış yorumlanmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla editörlerin hassasiyet gerektiren bu tür haberler de haberi yapan muhabirlerle de konuşması yerinde olur.

Medya’da ‘Çocuk Gelin’ algısı

Kaos GL Derneği Türkiye medyasının “çocuk gelin” ifadesini tartışmaya açtı. Kadın haberleriyle dikkat çeken muhabirimiz Damla Yur’un bu konuya ilişkin açıklaması dikkate değer. Damla Yur şöyle diyor:
“Kimsenin ‘çocuk gelin’ kelimesini duyduğunda 23 Nisan’da gelinlik giyen sempatik kız çocuklarını hatırladığını düşünmüyorum. Tam aksine ‘çocuk gelin’ kelimesini duyanların, Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği İzmir muhabirinin çektiği gelinlik giymiş elleri bağlı kız çocuğunun fotoğrafını hatırlayıp irkildiğini düşünüyorum. Bu bağlamda haberlerimin içinde ‘resmi olmayan nikâhla erken evlendirilen kız çocuğu’ gibi tanımlamalar yapmaya çalışıyorum. Fakat haberlerin girişinde ‘çocuk gelin’ yazarak ve bunu tırnakla vurgulayarak ‘Bu, anladığınız masumane evlilikler değil çocuk istismarı’ mesajını verdiğimi düşünüyorum.
Bu çocuklarla evlenmiş (resmi nikâhsız birlikte yaşatmaya zorlanmış) kişilerin ya da bu çocukların evliliğine onay vermiş ebeveynlerin mağdur profilinde gözükmemesi için azami özen gösterdiğimi söyleyebilirim. Mesela 2 hafta önce hayatını kaybeden Kader’in babası Musa Erten’i ‘acılı baba’, zorla evlendirildiği Mehmet Atak’ı ‘acılı eş’ olarak nitelendirmiyorum. Bütün bunların üstünde dile gösterdiğim özeni, bu davaların takibini yaparak da göstermeye çalışıyorum.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp