Top
Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

22/08/2012

Quaresma falı kapalı!

Beşiktaş’ın Süper Lig’in açılış maçında İstanbul BB ile 1-1 berabere kalması, panik yorumlara neden oldu. Medyadaki dostlar, maç analizlerinde Veli Kavlak, Hasan Türk, Necip Uysal, Olcay Şahan, Mustafa Pektemek ve Mehmet Akyüz’le Manuel Fernandes ve Hugo Almeida gibi iki ustanın pek uyumlu bir takım oluşturamayacağını, ekibe daha usta ve klas katılımların gerektiğini dile getirdiler. Beşiktaş taraftarları da sosyal medyada özellikle İnönü’deki Galatasaray derbisinde takımın güçlü bir onbirle sahaya çıkmasını arzuluyordu.Çoğunun kafasındaki klas ve usta oyuncu Ricardo Quaresma idi.Kolay ezberlerden uzak durmaya çalışırım. Quaresma konusunda ön yargılı değilim. Ama yine de Beşiktaş’ın derbiye Q7 katkılı bir on birle çıkıp çıkmayacağını merak ettim, en yetkili kişiye, Teknik Direktör Samet Aybaba’ya sordum.İşte Samet Hoca’nın söyledikleri : “- Quaresma bu maçta bizim çözümümüz olmaz, olamaz! Sayın Başkan Orman, kongreden hemen sonra Menacer Jorge Mendes’in yanına gitti. Beşiktaş’ın Quaresma’nın maliyetini karşılayamayacağını bildirdi. Oyuncuya takım bulunmasını ya da yıllık ücretinde indirim yapılmasını istedi. Oyuncuya takım bulamadılar. Beşiktaş’a da Quaresma için hiçbir teklif gelmedi. Görüşmeye de yanaşmadı Quaresma... Ayrıca benim hareket alanımı daha da daraltan gerekçeler var. Öncelikle maliyeti çok yüksek (yılda 5 milyon Euro’ya geliyor). Katkısı da tartışmalı. Beşiktaş son iki yılda derbi kazanamadı. Q7 bu derbilerde etkin olamadı. Şimdi de çare olmaz!” Geçen sezon 11 sarı, 2 kırmızı kart gören Ricardo Quaresma, sadece 3 gol attı. Aybaba’nın söyledikleri dışında benim de bildiklerim var. Örneğin takımla bağları hiç de sağlam değil... Geçen yıl Başkan Orman’ın göreve gelmesinden sonra üç ay takımın içinde kaldı. Katkı sağlayabildiğini söyleyebilir miyiz ? Hayır! Sakatlığını öne sürerek iki ay süre ile tedavi için Portekiz’e gitmesi, milli takım kampına katılması bu bağları daha da zayıflattı. Öte yandan Portekizli arkadaşlarıyla ilişkileri de sanıldığı gibi sağlıklı değil. Beşiktaş’ın beyni ve lideri olarak kabul edilen Manuel Fernandes’le konuşmadığı, takımın birçok oyuncusu ile sorunlar ve sıkıntılar yaşadığı da söyleniyor. Samet Hoca’ya “Peki bir adım atar ve indirimi kabul ederse, yine de onunla çalışmayacak mısınız ? ” diye sordum. “Elbette çalışırız. Ama bu çalışma çok farklı ve çok özel bir programla olur. Akşamdan sabaha Quaresma’yı ani bir kararla oynatamayız. Her şeyden önce takımın da onu benimsemesi lazım” dedi.Aybaba, elindeki kadronun, sanılanın üzerinde iş çıkaracağına inanıyor. Batuhan’a çok farklı bir gözle bakıyor: “ Bu çocuk Beşiktaş’ın evladı. Futbolcu olarak oyun disiplinine, taktiğe ilişkin sorunları yok. Onun disiplinsizliği kendi bireysel davranışlarıyla ilgili... Oyunun dışındaki davranışları. Hiperaktif bir çocuk..Hatalarından ders çıkarmasını bekliyoruz. Biz de elimizden geldiğince ona yardımcı olacağız.” Aybaba’nın Beşiktaş taraftarlarına da bir mesajı var : “ Geçen yıl son haftalarda oyundan rahatsız olan taraftarlar, (Başkan Orman bu takımı sat! ) diye tezahürat yapmıştı. Şimdi elimizde yepyeni bir ruhla mücadele edecek yepyeni bir takım var. Bizim koşullarımıza ve ilkelerimize uyanlarla beraberiz. Bu oyuncuların desteklenmesini istiyoruz!” Galatasaray’ın analizini de yapmış Samet Hoca... Arena’daki Kasımpaşa maçını izledikten sonra “İnönü’de kazanmaya çıkacaklarını”söylüyor... Umut Bulut için özel bir önlemi de yok, “ Alan savunması ile işi çözeriz!” diyor.

Demirören’in daveti

TFF Başkanı Yıldırım Demirören, ligin başlamasına 1 gün kala Haliç’te bir akşam yemeği verdi.Davetli profiline bakınca, futbolun tüm paydaşları çağırılmış, masalarda yerleri ayrılmıştı.Gelin görün ki Dört Büyükler başta, bazı kulüp başkanları bu davete icabet etmedi. Her birinin kendince bir mazereti vardır tabii... Ne var ki TFF Başkanı’nın “ birlik, beraberlik, saygı” önerdiği böyle bir geceye katılmamakla sayın başkanlar, “ayrılık,gayrılık,saygısızlık” damgasını da vurmuş oldular...Saygı, UEFA’nın “respect” kampanyasıyla ne zamandır vurguladığı bir kavram. Futbolda en çok unuttuğumuz, en uzak durduğumuz davranış biçimi... Saygının böylesine namevcut olduğu bir ortamda, hangi değerlerle ligimizi süperleştireceğiz, bilemiyorum.Eskiden yayıncı kuruluş, kendine göre protokol anlayışıyla bu daveti yapar, katılım profili de ona göre oluşurdu. Şimdi baktık, futbolun en yetkili organı, nezaket ve incelik göstererek bir bayram arifesinde davet yapıyor, ama yine de özlenen ortamı oluşturamıyor.Sayın başkanlar,vergi indirimi, arazi tahsisi, mali cezaların affı gibi diş kirası alacaklarını bilse, koşa koşa gelirlerdi. Ama gelmediler, ayıp ettiler. Üzücü ve kaygı verici bir durum.

Aykut Hoca’nın dertleriSapanca’da dostlar anlattı. Aykut Kocaman, yıllar önce Sapanca gölüne 100 metre mesafede bahçe içinde ruhsatlı,iskanlı, tapulu bir ev almış. Temmuz ayında da bir şirketle anlaşıp evin onarımdan geçmesini, oturulacak hale getirilmesini istemiş.Gerekli izinler alınmış, tadilat başlamış. Gelin görün ki taşıyıcı özelliğini kaybetmiş bir duvarın yenilenmesi sorun yaratmış... Ev mühürlenmiş, inşaat durmuş... Mal sahibi Aykut Kocaman olunca bu işlemlerin medyadaki yansıması da farklı oluyor. Aykut Hoca’nın canı sıkılmış bu işe.Hayatı boyunca kurallara “fazlasıyla” uyan adam, kural ihlali yapmadığını anlatmak için yargıya başvurmuş şimdi. Adli tatilin bitmesini, mühürün sökülmesini bekliyor. Fenerbahçe’nin sorunlarına çözüm arayıp başarı için gece  gündüz çalışırken bu tür işlerle uğraşmak da elbet canını sıkıyor!G.Saray Tahkim’e gitmemeliydiGalatasaray, Engin Baytar’ın Süper Kupa finalinde gördüğü kırmızı kart sonrası hakem Cüneyt Çakır’a karşı çirkin davranışları nedeniyle PFDK’nın verdiği 11 maçlık cezayı ağır bulmuş, Tahkim Kurulu’na başvurma kararı almış.Yönetici Sedat Doğan, hukukçu kimliğiyle, Kurul’un en üst sınırdan ceza verdiğini, daha etkin bir saldırı halinde daha ağır bir ceza verilemeyeceğini öne sürerek buradaki dengesizliğe dikkat çekiyor. Hukuk açısından haklı olabilir. Bu durum tartışılmalı. Ama Manisaspor kalecisi Bülent’in de yıllar önce yine Cüneyt Çakır’a fiili saldırıda bulunduğunu, PFDK’nın da 20 maç ceza verdiğini, sonradan Tahkim’in bunu 10 maça indirdiğini unutmamalı. Kurul, daha ağır suçlarda daha ağır cezalar da verebilir.Büyük bir spor kulübü olarak Galatasaray, yine de bu ayıbı savunma anlamına gelecek bir itirazla Tahkim’e başvurmamalıydı. Bu tür başvurular, suçlu oyuncuda farklı bir mağduriyet ve haklılık psikolojisi yaratıyor ve cezanın ıslah edici yönü, maalesef unutuluyor!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları