Top
Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

30/06/2016

Felaket endüstrisi

Gene çaresizce ekran ve bilgisayar karşısında oturduğumuz bir akşam. Duya duya kanıksadığımız bir cümle dillerde: “Ölü sayısının artmasından endişe ediliyor”. Kaça kadar artarsa endişelerimiz haklı çıkacak,o belirtilmiyor. 

addAd('/128070660/Milliyet_Yazarlar/Detayici_300x250', [300, 250], 'Gad300250', true, 1, 0);

Facebook hal hatır soruyor gene: “Patlama bölgesinde bulunduğun anlaşılıyor,” diyor: “Güvende misin?” Ne diyeceğini bilmiyor insan. Bakıyorum, arkadaşlarım birer birer “güvende” olduklarını bildiriyorlar. Tereddüt ediyorumelim “Güvendeyim” seçeneğine giderken. “Hayattayım” dahadoğru olurdu belki.

Atatürk Havalimanı’ndaki başına koyacağımız bütün ‘hain, alçak, korkunç, tüyler ürpertici’ sıfatlarıyla beraber zincirleme saldırı, sadece “güvende” olmadığımızı değil, insanlıktan da büsbütün sınıfta kaldığımızı göstermiş oldu. 

Daha önce, mesela deprem zamanı kanıtlamadığımız şey değildi, felaketi fırsata çevirebilme yeteneğimiz. Bu kez artık iyicesıcağı sıcağına ve gösteregöstere faydalandık, insanlarınkorku ve acısından. 

Daha hastanelere yaralı yetiştirirken taksicilerin adam başı 100 TL ile 200 dolar arasında değişen fiyatlar çektiğini okumaya başladık twitter’dan. Panikten nereye koşacağını bilemeyen yabancı turistlerdi tabii hedef. Kazıklayamayacaklarımızı mümkünse almıyorduk arabamıza. “Genelleştirmeyelim” diyenlere, daha az önce aynı kuyrukta beklediği mesai arkadaşı can vermişken o gece alacağı üç kuruş fazla paranın hesabını yapan bir kişi bile yeter, demek istiyorum. Kaldı ki birden fazla olduklarını bal gibi biliyoruz. 

Devamından biliyoruz bir kere. O ne olduğunu şaşırmış turistleri oradan uzaklaştırmak için THY, Onur Air ve Atlas görevlisi sıfatıyla konuşup “Sizi Taksim Meydanı’nda yetkililerimiz karşılayacak” diyenlerden biliyoruz, misal. Bu insanlar sabahın 3’ünde yorgun ve dehşet içinde  ve de kendi imkanlarıyla - Taksim Meydanı’na vardığında  onları kim karşılıyor dersiniz? “Nereden çıktınız siz?” diye soran polisler sadece. 

Hazır yakalamışken bir kişiden en az iki kişilik oda parası almaya çalışan otel işletmecilerinden biliyoruz sonra. Saat sabahın 3’ü, müşterin yok, odan boş, hangi kazancın peşindesin? 

Saat 4.30 gibi gelip kendi yolcularına konaklama sağlayan THY, “Yalnız otele kendiniz gidersiniz” dediğinde gene taksimetreye eli gitmeyip adam başı 40-50 TL gibi paralar almaya çalışan taksicilerden biliyoruz gene. 

“Sen bunları nereden biliyorsun?” derseniz, biz gece lanetimizi okuyup rahmetimizi dileyip şimdilik “güvende” olduğumuz yataklarımıza çekildikten sonra, birtakım insanlar; İstanbul Kent Savunması’nın attığı tweet’lere ses verip Taksim Meydanı’na çıktılar. Uçuşları iptal edilen turistler sokakta kalmıştı. 

Bunlardan ikisi; Güney Zeki Göker ve Ertürk Erkek’ti, iki tiyatro insanı. 350 kadar yolcunun onca dehşeti yaşadıktan sonra bir de kaderlerine terk edilmelerine kayıtsız kalamamış, onlara kalacak yer bulmayı iş edinmişlerdi.  

Polislerin bile “Siz hangi havayolundansınız?” diye sorup hiçbir yerin yetkilisi değil, kendi vicdanlarının sorumlusu olduklarını öğrenince şaşırdıkları bu gençler, böyle durumlarda yardımlaşmak için şart olan internetin yavaşlamasına ve twitter yasağına karşı VPN marifetiyle direnerek insanları bir yerlere yerleştirmeye çalışmışlardı. Bir taraftan taksimetre açmayıp fazla para isteyen taksicileri polise şikâyet etme işini üstlenen de onlardı.   

Turistler birkaç otele dağıtıldı, durumu twitter’dan öğrenen Talimhane’deki Begonia Otel otuz kişiyi bedava misafir etmeye talip olarak namusumuzu temizledi. 

Bu sırada yakında oturan bazı insanlar sokakta kalan turistleri evlerine davet ettiler fakat insancıklar güvenip de gidemedi, siz olsanız gider misiniz? 

Güney, “Otele götürürken bile bize güvenmekte zorlandılar, polisten rica ettik, bizimle gelmelerinin güvenli olduğunu söyleyince peşimizden gelmeyi kabul ettiler” diye anlatıyor.

Alacakaranlık kuşağı gibi bir gece. Havaalanındaki kâbusa mı yanmalı, sonraki ürkütücü tabloya mı?

Siz bir gecede altüst olan hayatlardan anlık rant elde etmeye bakın, sonra “Turizmimize darbe vurmaya çalışıyorlar”. İnsanlığın darbe almış, o ne olacak? Tabii tabii, Türk millet misafirperverdir ayrıca.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp