Top
Aslı Aydıntaşbaş

Aslı Aydıntaşbaş

asli.aydintasbas@milliyet.com.tr

26/01/2015

SYRİZA ekonomi dersini iyi çalışmış

Yunanistan’daki tarihi seçimlerden bir gece önce, bir grup SYRİZA temsilcisiyle yemek yiyoruz.
Malum, SYRİZA dünkü seçimlerde birinci parti çıkması beklenen radikal sol koalisyon. Sosyal demokrat değil, basbayağı “solun solu”. Birkaç yıl öncesine kadar %5 olması bile mucize olan bu parti, Yunan halkının ekonomik kriz ve Avrupa’dan dayatılan kemer sıkma politikalarına isyan etmesi yüzünden bugün %35’i zorluyor. Birinci parti olacağı kesin; tek soru, kendi başına mi yoksa koalisyonla mı hükümet edeceği...
Atina sokaklarındaki “değişim“ heyecanı, akşam katıldığım SYRİZA’lıların masasında da hissediliyordu. Telefonlar çalıyor; seçim günü için son dakika organizasyonlar bitmiyordu. Ekonomiden kiliseyle ilişkilere kadar zor sorular vardı önlerinde. Çünkü yıllardır “sisteme kafa tutan”, din dahil her türlü kurumu reddeden bu parti, bir anda “muktedir” koltuğuna oturacaktı. euroda kalacaklar mı? Avrupa’yla ilişkileri batırmadan Yunanistan’ın dış borcunu nasıl düşürecekler? Nereden para bulup asgari ücreti yükseltecekler?
Ya da en basitinden, “ateist” olduğunu deklare eden ve lise aşkıyla 26 yıldır birlikte yaşamasına karşın evlenmeyi reddeden SYRİZA lideri Alexis Çipras, yeni hükümet kurulurken, papaz huzurunda ve İncil’e el basarak yapılan kabine yemin töreninde ne yapacaktı?  
Konuştuğum SYRİZA yöneticileri, 30’lu yaşlarda olmalarına rağmen ağır tarihsel sorunlarla cebelleştiklerinin farkınlar.  SYRİZA, bir yandan eski tüfek Marksistler, diğer yandan post-Marksizm çağı genç solculardan oluşuyor. Karizmatik lider Çipras sadece 40 yaşında. Parti yönetiminde yaş ortalaması ise 35.
Ancak tesadüfen iktidara gelmiş değiller. Başta temel ekonomik konular olmak üzere (ki burası CHP, HDP, ÖDP gibi Türkiye’deki sol muhalefet partileri için çok önemli) ülke yönetimi üzerine uzun zamandır kafa yoruyorlar. Derslerini iyi çalışmışlar. “Kendi ideallerimiz ve toplumun beklentileri arasında bir yerlerde buluşmak zorundayız” diyorlar.
Alexis Çipras, geçen hafta Financial Times’a yazdığı bir makalede, global finans çevrelerinde olası bir SYRİZA zaferiyle ilgili endişeleri gidermek için somut konuşuyordu: “Benim partim,  siyasi istikrar ve ekonomik güvenlik için yeni bir sosyal kontrat vaat ediyor. Kemer sıkma politikasına son vererek demokrasiyi güçlendirecek, orta sınıfı yeniden ayağa kaldıracağız. Eurozone’u kurtarıp Avrupa projesini tüm kıtadaki vatandaşlar için cazip kılmanın da tek yolu bu”.
Ayrıca günlerdir Financial Times, Business Week, Wall Street Journal gibi gazetelere konuşan “SYRİZA ekonomistleri” (partinin ekonomik politikalarını şekillendiren akademisyenler), SYRİZA’nın “ekonomik çöküş” anlamına gelmeyeceği konusunda Yunanistan ve dünya finans çevrelerini ikna etmeye uğraşıyor.

‘Artık korku yok’
Yemek yediğim SYRİZA temsilcilerine bu “korku faktörünün“ yüzde kaç olduğunu soruyorum. Yani seçmende, “Bu çocuklar iyi ama iktidara gelirlerse elimizde kalan 3 kuruş da gider” korkusu var mı? “Artık kalmadı. Çünkü iktidar korku faktörünü geçen seçimde fazlasıyla kullandı. Seçmen artık inanmıyor” cevabını alıyorum.
Ertesi sabah SYRİZA lideri Çipras sandıkta oy verirken “Avrupa’yla ortak geleceğimiz, kemer sıkma değildir. Demokrasi Yunanistan’a geri dönecek“ diyordu.
Bakalım dün sabah sandığa giden 10 milyon seçmen de aynı fikirde mi?

Rakamlarla Yunan ekonomisi

640 euro (1,580 TL):
Ortalama maaş
Yüzde 25:
İşsizlik oranı, genç nüfusta yüzde 50’ye kadar çıkıyor.
Yüzde 25:
Altı yıllık krizde ekonominin küçülme oranı.
Yüzde 175:
Yunanistan’ın
borcunun gayrisafi milli hasılaya oranı.
240 milyar dolar:
AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’de alınan borç.

Avaz avaz ‘Çav Bella’ söylendi

Siyasetin doğası bu; her seçimde kazanan partinin taraftarları coşar.
Ama dün gece Kalokatroni meydanında başka bir kitle vardı. Syriza’nin sandıkları patlattığı, rakiplerini “ezip geçtiği” belli olduğu saatlerde, Kalokatroni meydanındaki seçim çadırında avaz avaza Çav Bella söyleyenler sadece Yunanlı değil, Alman, İtalyan, Fransız, İspanyol solcularıydı. 28 yaşındaki Alman sol parti temsilcisinin elindeki pankart olayı özetliyordu: “Almanya’dan başlayacağız. Bütün Avrupa’yı değiştireceğiz.”
İşte dün gece meydanda toplanıp kızıl bayrak sallayan İtalyanlar, İspanya’da iktidara yürümeye başlayan radikal sol Podemos temsilcileri, Türkiye’den gelen HDP ve ÖDP yetkilileri, hep aynı hayalin peşindeydi: Yunanistan’dan başlayan değişim dalgasının yayılarak ülkelerine gelmesi... Bir taraftan kurulu düzene isyan, diğer taraftan vahşi kapitalizmin aşırılıklarını törpüleyerek daha eşit paylaşım... Ama galiba en büyük coşkuyu, yaşlı solcuların gözlerinde gördüm. Bir kuşak önce devrim hayalleri kurmuş, sonra “sus otur! Sen kaybettin” diye kenara itilmişlerdi. Dolmuşlar. Enternasyonel çalınırken en gür onların sesi çıkıyordu....

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları