Top
Aslı Aydıntaşbaş

Aslı Aydıntaşbaş

asli.aydintasbas@milliyet.com.tr

06/04/2015

İran’ın dönüşü bizi etkiler

İran ve ABD arasındaki tarihi anlaşma, bu coğrafyanın kaderini değiştirecek nitelikte. İran’ın yavaş yavaş dünya sistemine entegre olması, nükleer teknolojisinin kontrol altına alınması, başlı başına iyi bir gelişme. Ciddi ve inanılmaz kıran kırana bir müzakere süreci yaşandı. Emeği geçenlere teşekkür edelim. Birkaç nokta gözden kaçmasın:
KADINLAR BAŞARDI: Bu kritik müzakereleri ABD adına yürüten en kritik isim, John Kerry’nin yardımcısı ABD Dışişleri Müsteşarı Wendy Sherman oldu. Kerry müzakere heyetinin başı olsa da asıl teknik pazarlık, Sherman’ın omuzlarındaydı. Avrupa Birliği’nin Dışişleri Bakanı Federica Mogherini de müzakerelerin merkezinde yer aldı.
Dikkat ederseniz özellikle son 10 yılda kadınlar bütün demokratik ülkelerde kritik pozisyonlara gelmeye başladı. Ama Türkiye tam demokrasi olamadığı için, kadınlar da siyaset ve karar verme mekanizmalarının dışında. Kabinede tek bir bakan var, o da zaten kadından sorumlu! Ankara nüfusun sadece yüzde 50’si olan erkeklerin yüzde 100’e kontrol ettiği tuhaf ve arkaik bir sistemle yönetiliyor. Acıklı.
TÜRKİYE’Yİ ETKİLER: Kim ne derse desin, İran’ın dünya siyasetine girmesi, Türkiye’yi etkileyecektir. Türkiye, NATO müttefiki olarak Soğuk Savaş döneminde Batı ve ABD için “olmazsa olmaz” ülke konumundaydı. Bu yüzden de darbeler ve birçok anti-demokratik uygulama görmezden gelindi. Önümüzdeki 10 yılda İran’ın yükselişi ve Irak-Suriye gibi kriz bölgelerinde Batı’yla koordineli hareket etmesi, Türkiye’ye verilen bu “açık çek” durumunu değiştirir. Artık Batı medyasının ilgisi, İran’a yönelecektir. O kuşe kâğıtlara basılan dergilerin “Ne karizmatik lider” kapakları, İran’a ayrılacaktır. Eğer İran buna eşzamanlı olarak kontrollü bir demokratikleşme sürecine girerse, Türkiye’de de otoriterlik trendi devam ederse, 10 yıl sonra roller değişmiş olur. Bunu engellemek için Türkiye’nin yapması gereken, mezhepçi bir Orta Doğu koalisyonuna katılmak değil, tam tersine çözüm sürecinde mesafe kat etmek, ev ödevini yapmak ve demokrasiye dönmektir.
İRAN EKONOMİSİ: Bu anlaşmanın Türkiye’yi “olumlu” etkileyecek bir unsuru, kuşkusuz kademeli olarak İran pazarının açılması olacaktır. Ancak o kadar acele etmeyin. İran rejimi, kendi varlığını tehdit eden hızlı bir açılma sürecine izin vermeyecektir. Ak Parti’yle en yakın olduğu dönemlerde bile kendi pazarını ciddi anlamda Türk şirketlere açmadı. Ticaret, bizim aldığımız doğal gazı saymazsanız, beklenen oranda yükselmedi. Bu sefer de ilk açılım, muhtemelen petrol ve enerji alanında olacaktır. Ancak, ben İranlıların bu sektörlere Türk şirketlerini sokmayacağını düşünüyorum. Daha doğrusu, Orta Doğu’da Türkiye ve İran karşıt kutuplarda yer aldığı sürece, Türk şirketleri geçmişte olduğu gibi büyük ihalelerden dışlanacaktır. Ancak sınır bölgeleri ve ufak çaplı ticaret imkânları, yine de ekonomik ilişkilere ivme katar...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları