Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

25/10/2013

Türkiye bir hukuk devleti mi?

Genç Bakış’ta önceki gece Türkiye’nin güncel sorunları konuşuldu. İstanbul Süleyman Şah Üniversitesi’nde gerçekleşen programın konukları  Prof. Dr. Mehmet Altan ve Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen’di.
Altan, 2002’de tam destek verdiği Ak Parti ile şimdikinin aynı parti olmadığını söylerken, Şen de hukuk devleti olmadan demokrasi ve huzuru bulmanın mümkün olmadığına dikkat çekti.
İşte programdan satır başları:

Prof. Dr. Mehmet Altan                                                                                
- Referandumda siyaset istediğini aldı, söz verdiği şeylerin hiçbirini yapmadı, şimdi 60 tane maddeyi değiştirelim diyorlar. Bunların hiçbirinin anlamı yok. Çünkü bu parlamento 12 Eylül parlamentosudur.
- Parlamentoya gidenler konuşmaya değil susmaya gidiyorlar. Susmazsam bir daha beni seçmez diye.




- Ben hayata siyasi partiler üzerinden bakmıyorum. AK Parti ilk geldiği zaman yaptığı reformları yine yapsın yine alkışlarım. 2002’deki AK Parti ile şimdiki kıyas kabul etmez. 2002’deki haline dönsün yine AK Parti’yi desteklerim.               
-  Üniversiteyle çatışan bir siyasi iktidarın geleceği yoktur. Bu insanları anlamak, demokrasinin özünde eylem olduğunu kabul etmek gerek. Herkes bana benzeyecek, ayran içecek, dindar olacak dediğin vakit bunun Kemalist bir mantıktan hiçbir farkı olmadığı gibi, bu toplumu patlatır.


YÖK niye kalkmıyor?
- Mevcut siyasi iktidar demokrasiyi kurumsallaştırmıyor. Kalıcı hale getirmiyor. Vesayeti kendi kullandığı kadar bir noktada tutuyor. 12 Eylül rejiminin vesayeti içinde tadilatlar yapıyor. Bu anlamda kamuda başörtünün serbest olması, ant gibi tek parti döneminin gayri insanı bir söyleminin ortadan kaldırılmasına tabii ki desteğim vardır. Ama benim eleştirim bu tür tadilatlar yerine 12 Eylül rejiminin berhava edilmesi, YÖK’ten Milli Güvenlik Kurulu’na kadar her şeyin kalkmasıdır. Ama Ak Parti sistemi dönüştüreceğine o iki yaşlı adamı yargılamaya kalkıyor.                                                                 
-  Türkiye dış dünya için, askeri vesayeti geriletmiş, önemli demokratikleşme adımları atan, küresel ekonomik krizden fazla etkilenmemiş, önemli bir model ülke olabilecekmiş gibi dururken birdenbire resmi açıklamalara göre 2.5 milyon insan sokağa çıktı. Bu kadar olumlu görünen bir ülkenin halısını kaldırıp altına baktılar ve bir dehşetle karşılaştılar.
- Gezi Parkı’na çıkan insanlar neden bu kadar bunaldılar da alanlara indiler bunu sorgulamak gerek. Onları dinlemek, anlamak ve ortaya çıkan sıkıntıyı gidermek lazım. 
-Anadolu’da bir törende bir başbakan yardımcısına biri saldırıda bulunmak istedi orada anında bütün emniyet değiştirildi ama Gezi Parkı sürecinde öldürülen çocuklardan hiçbirisinin faili bulunmadı. 
n Gezi Parkı’nda mesele, şiddete karışmayanlara uygulanan şiddettir.


Osmanlı’nın bakiyesiyiz
- Kürt meselesini bir siyasi mesele olarak düşünmemek lazım. Türkiye Osmanlı’nın bakiyesidir. Bir ulus devlet değil devletin ulus yarattığı bir toplumdur. Ondan sonra da bunu hukuksal açılımlarla olması gereken noktaya taşımamıştır. Bu da bir tepkiye neden oluyor.
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık kavramını hukuksal olarak hayata geçirmediği sürece, Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Müslüman, gayrimüslim ayrımlarını devam ettirdiği vakit burada huzur olmaz. Buna tepki duyanları değil bu tepkiyi yaratan anlayışı eleştirmek ve kınamak lazım.                          


Prof. Dr. Şen
- 1982 Anayasası’nın askerin ürünü olduğu için güvenini kaybettiğinden, sürekli değiştiğinden, ayrıntıcı olduğundan kaldırılması gerekir. Ama anayasa asla her şey demek değil. İsterseniz en iyi anayasayı yapın kanunları eşit ve dürüst uygulayamadıktan sonra gerçek amacına hizmet etmeyecektir.
- Türkiye’nin kısa ve öz, herkesin anlayabileceği, 20 maddeden ibaret bir anayasaya ihtiyacı var.                                                               
- En önemli sorun seçim sistemi. Anayasadan evvel seçim sistemi düzenlenmeli. Yüzde 10 barajının olduğu bir ülkede asla gerçek demokrasi yoktur.


Telefon dinlemeleri
- Bizde kişisel verilerin toplanmasıyla ilgili bir yasal düzenleme yok ama bu verilerin toplandığını görüyoruz. Anayasada yasak olduğu halde bu yapılıyor. Mesela telefon dinlemeleri.
- AİHM’nin kararları nettir ve o kararlar bizi de etkiler; ‘Eğer cebir ve şiddete başvurmuyorsanız, güvenlik kuvvetlerine taş vs. atmıyorsanız, o gösteride bulunmanız yasaklansa dahi size dokunulamaz.’ Ama bu uygulanmıyor. Yunanistan bizden daha karışık ama oradaki sonuçlar bizimki kadar vahim değil. O zaman bizde bir hata var.   
-Türkiye’de hukuka aykırı deliller meselesi var. Yani siz hukuka aykırı bir arama, dinleme vs. yapmışsanız, izinsiz dinlemiş, görüntüsü almışsanız, internette ne yaptığını takip etmişseniz, o kişinin suç işlediğini tespit etseniz bile, bu hukuka aykırılığın sonucundan yararlanamazsınız. 
- Önümüzde Balyoz adında bitmiş bir dava var. Bu davanın esasını dijital veriler oluşturuyor. Dijital veriler, e-postalar elbette delil olur. Yeter ki hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilmesin.
- Bazı soruşturmalar gizli. 1 yıl, 2 yıl gizli soruşturma mı olur? Ben savunma makamı olarak delile ulaşamıyorum. Temsil ettiğim insan tutuklu. Ve tutuklu insanlar kapalı ceza evlerinde kalıyor.
n Özellikle savcılık soruşturmaların beyni haline getirilmedikçe, adli kolluk teşkilatı kurulmadıkça, adli tıp kurumları geliştirilmedikçe, Türkiye özellikle ceza soruşturmalarında istenilen seviyeye ulaşamayacak.
- Türkiye’de 75 hukuk fakültesi 32 ceza hukuku profesörü, 28 civarında anayasa profesörü var. Biz bu kadar hukuk fakültesini açıp hangi kalite ve nitelikte hukukçu yetiştirebiliyoruz. Sonuçta bu hukuk fakültelerinden bazılarını seçip, onlardan çıkanlar hakim, savcı, avukat olabilecek, diğerlerine siz yapamazsınız denilecek.  


Af beklentisi var ama...

-Genel af beklentisi var ama şu ortamda çıkma ihtimali yok. Mevcut davalar bitmeden de gündeme geleceğini düşünmüyorum. Bu beklentinin terk edilmesi lazım aksi halde hukukta istikrarı sağlamak da mümkün değil. Ancak yeni anayasa ile birlikte, yeni anayasanın şerefine kısmi bir af gündeme gelebilir.
- Türkiye bir aflar ülkesidir. Hep bir af beklentisi vardır. Asayiş bakımından Türkiye’de insanların çıldırma noktasını 3. sayfa haberlerinde görürsünüz. Onun sebeplerinden birisi de hukukun yeterli caydırıcılıkta olmaması, insanların inanmamasıdır. Ceza aldım ama dava uzar 3-5 sene sonra da af çıkar kurtulurum anlayışıyla bakıldığında olmaz.
- Anadil tabii ki kullanılabilir. Bilinmelidir. Ama bir ülkede tek bir resmi dil olur ve herkes onu bilmek zorundadır.
Özetin özeti: Görünen o ki hukuk devleti olmadan diğer sorunlarımızı çözmemiz mümkün değil!..

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp